Şahbettin Uluat

Kentimizi korumak kendimizi korumak

Şahbettin Uluat

Biz insanlar yaşarken dokunduğumuz insanlarla, sistemlerle ve diğer şeylerle etkileşimlerimizde onlarla ilgili sorumluluklar altına girer, haklar ediniriz.

Bu hakların ve sorumlulukların en yakınımızda olanlarını neredeyse hepimiz biliriz de, ikinci, üçüncü, beşinci dereceden olanlarını çoğumuz ya hiç bilmeyiz, ya da iyi bilmeyiz. Bilmediğimiz için de çoğumuz yapılmaması gereken hataları hiç farkında olmadan yapar, yineler dururuz.

Yaşadığımız kentler o anlamda bizi çeşitli şekillerde sorumluluk ve hak sahibi eden yerlerdir.

Bizler o kentlerin elektriği, suyu, doğalgazı olan binalarında yaşarız. Okullarından eğitim hizmeti, sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti alırız. Gideceğimiz yerlere caddelerinden, sokaklarından ulaşırız, toplu taşıma olanaklarından yararlanırız. Park ve bahçelerinde dinlenir, eğleniriz. Temiz bir çevrenin tadını çıkartırız. Fazlası var, eksiği yoktur.

Fazlası da var ama gündelik işlerle yoğun şekilde meşgul olduğumuz için çoğumuz, genellikle bunların her birinin kentin  yaşamımıza sunduğu katkılar olduğunu düşünmez, düşünemeyiz.

Öyle olunca bir kısmımız kentimizi korumanın gerçekte birey olarak temel sorumluluklarımızdan olan kendimizi korumanın bir parçası olduğunu da fark etmeyiz. Kentin bize sağladıklarına karşılık bizim de ona iyi bakmamız, onu korumamız onun sorunlarının çözümünde üzerimize düşeni yapmamız gerektiğini anlamakta güçlük çekeriz.

Kentin insana hizmet sunan sistemleri, ne kadar güncel, uyum içinde, aksaksız ve planlara uygun, verimli ve akışkan çalışırsa kentin görünüşü de, kent sakinlerinin rahatı, mutluluğu ve huzuru da o kadar artar.

Bu rahata, huzura ve mutluluğa kentte yaşayan insan da kent kültürüyle, dikkatiyle, emeğiyle kayda değer oranda katkı sağlayabilir. Hatta duruma göre, bireyler birer birer küçük sorumluluklar üstlenerek kentin büyük sorunlarını da ortadan kaldırabilir. Ya da tam tersi davranıp sorumsuz davranışlarla kente ciddi zararlar da verebilir.

Kentler yaşayan varlıklardır. Yerel yönetim hizmetleri an be an görülürken yer yer, zaman zaman küçük aksamaların olması da mümkündür. Bu normaldir, her yerleşim yerinde yaşanır ve sorumlularca gerekenler yapılır. O arada yurttaşa düşen de, sabır ve anlayışla sorunu ilgililere bildirip çözümün gelmesini beklemek olur.

Kentlerin en önemli konularının ve her türlü sorunlarının her zaman yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimlerin yerel birimlerinin masasında olduğunu hepimiz biliriz. Kenti çekip çevirmek, gerekli projeleri yapıp gerçekleştirmek ve büyüklü küçüklü güncel sorunlarını çözmek oralarda yetkili ve sorumlu olarak çalışanların yapmaları gereken ve yapabilecekleri işlerdir, yerine getirilir.

Şehir planıyla, imar durumlarıyla, yollarla, park ve bahçelerle, şehre yeterli, uygun su ve elektrik teminiyle, şehrin temizliği ve toplu ulaşımı ile ilgili her şey o birimlerde ele alınır. Bu işler için kullanılmak üzere genel bütçeden ve yerel yönetimlerin katma bütçelerinden sağlanan fonlar bu birimler eliyle yönetilir. Oralardaki yetkili insanların bilgileri, becerileri, çalışkanlıkları, ferasetleri ile kentlere ayrılmış olan kaynakların hacmi ve bu kaynakların etkin kullanımı şehirlerin görünümünü ve gelişmesini büyük ölçüde etkiler.

Şehirleri etkileyen, onları ışıl ışıl ışıldatan ya da solgun ve yorgun kılan bir diğer önemli faktör de yukarıda da dile getirilmiş olduğu gibi içinde yaşayan insanların şehir bilinci ile o bilince bağlı tutum ve davranışlarıdır. İlk bakışta bazen fark edilmese de, bu tutum ve davranışlar pek çok konuda belirleyici olur. Dışarıdan gelen bir yabancı yeni geldiği bir yerleşim yerinde yaşayan insanların şehir bilincine sahip olup olmadıklarını basit bir gözlemle kısa sürede çözer.

Öte yandan, gelişen, büyüyen, zenginleşen her kent, içinde kendi kurtlarını da büyütür. Her şehirde kendi küçük çıkarlarını kentin büyük çıkarlarının önünde gören, elindeki maddi ve maddi olmayan olanaklarla, araçlarla denge ve düzenleri bozmaya yönelik hamleler yapan kötü niyetli birileri de ne yazık ki hep olur.

Her dönemde, her ülkede, her kentte örneklerine rastladığımız bu insanlar bazen siyaseti,bazen ilişkileri ve bazen de başka güçleri o küçük çıkarları için harekete geçirmeye, yönlendirmeye çalışırlar, bu yolla duruma göre kuralları, sistemleri şu ya da bu şekilde zorlayıp esnetmeyi denerler. Duruma göre fırsat bulduklarında kentin ortak kullanım alanlarına dalarlar, ruhsatsız, izinsiz kaçak, korsan yapılarla, işgallerle düzenleri bozarlar. Kentin soluk aldığı yerleri daraltır, çarpıtırlar.

O çıkar sahipleri bazen kentlerin en kritik yerlerindeki yeşil alanların imara açılmasına neden olur, kentin sağlıklı gelişmesine ciddi zarar da verirler.

Eğer bir yerde bunlar oluyorsa, o süreçlere doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayan, ciddi yanlış ve suiistimallerin bir parçası olan ya da kendisine yapılan şikayetlere rağmen görmezden gelen, duruma göre o şikayetleri kayıtlara almayarak, kayıtlardan sildirerek göz ardı eden ya da bütün bunların bir parçası olmadan her şeyden habersiz işinin başında otururken sayılan yanlışların yapılmasına fırsat veren dönemin siyasi yetkilileri de an be an halkın vicdanında mahkûm olurlar.

Halk, kentine karşı yapılan yanlışları unutmaz. Duruma göre kendi desteklediği partiden de olsa haklı yakınmalara kulak tıkayan o siyasi yetkiliyi (yeniden aday olarak gösterilmesi halinde) seçim sandığı önüne geldiği gün cezalandırır. Duruma göre seçmeni olduğu partiye desteğini o seçim için çeker, seçimi başka bir partiye kaptırma pahasına oyunu da kullanmaz.

Ne var ki yerel yönetiminin her el değiştirmesi sonuçları itibariyle ciddi riskleri de beraberinde getirir.

Seçmen tercihlerinin değişmesi ile iş başına gelen yeni yönetimin performansı çok daha düşük olabilir. Hatta kimi durumlarda yeni yönetim deneyimsizliğiyle ve yetersizliğiyle kente zarar bile verebilir.

Bu anlamda siyasi partilerin özellikle yerel yönetim seçimlerinde çok duyarlı davranmaları; mümkün olan en geniş seçmen desteğini sağlayabilmek için doğru adaylarla yola çıkmaları gerekir.

Adayların şehir ve şehircilik konusunda bilgili, şehir kurtlarının çıkar hesaplı yönlendirmelerine kapalı, sağlıklı çözümler üretebilecek ve ürettiği çözümlerin arkasında durabilecek, her koşulda kentin çıkarlarını, küçük grupların çıkarlarının ve kendi çıkarlarının önünde görebilecek, doğru kimselerle istişare ederek belirleyecekleri kentin tamamını kapsayan gelişme hedeflerini doğru plan ve projelerle destekleyip gerçekleştirebilecek güce ve karaktere sahip dinamik kimseler olmaları önemlidir.

Önemlidir çünkü eninde sonunda sandık ortaya geldiğinde son sözün sahibi seçmen olacaktır.

Kendimizi, ailemizi, çevremizdeki diğer insanları ve başka varlıkları korumak nasıl bir bilinç işiyse, kentimizi korumak da bir bilinç işidir. Yerel seçimler bu anlamda önemli bir araçtır.

Biz kent bilinciyle, çevre bilinciyle hareket ettikçe; kentimize, çevremize, insanlarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirdikçe, kentimiz, çevremiz, insanlarımız da cömertçe karşılığını vereceklerdir.

Güzellikler katlanarak çoğalacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları