Şahbettin Uluat

Merhamet

Şahbettin Uluat

Van Ticaret Lisesi 70/80 sosyal medya gurubumuzda Yılmaz Özel arkadaşımız Doğan Cüceloğlu’nun güzel bir sözünü paylaşmış.

“Bir erkeğin merhametini sevin. Yakışıklılık geçer gider. Para, mal, mülk tükenir ama merhamet kalıcıdır. Ve bir erkeğe en çok merhamet yakışır” der Tomris Uyar. Şu son cümlesini hep söylerim. Merhameti küçümsemeyin. En kalıcı ve en büyük duygudur.

Hoşuma gitti ve ben de o mesaja hemen katkıda bulundum.

“Merhamet güzeldir. Merhamet sınır, ırk, din, cinsiyet, insan-hayvan farkı tanımaz.  Merhametsiz insan farkında olmasa da engellidir. Dünyayı yaşanmaz kılanlar merhametsizlerdir” diye yazdım.

Sonra da neden bu konuyu biraz daha genişleterek köşemde siz dostlarla paylaşmayayım diye düşündüm. Merhametten iyi konu mu bulacaktım.

Tarihin her döneminde başta semavi dinler olmak üzere pek çok inanç insanoğlunu merhametli olmaya çağırmıştır. Buna karşılık yine tarihin her döneminde merhametsizlik insanlığı kasıp kavurmuştur.

Her insanda yaradılıştan gelen fıtri bir özellik olan merhamet kimi toplumlarda, topluluklarda, ailelerde ve bireylerde şu ya da bu nedenle aşınmış, yok olmuş ve hatta pek çok durumda da yerini merhametsizliğe bırakmıştır.

Merhamet de, merhametsizlik de, acımasızlık da insanlık tarihi boyunca şu ya da bu kılıkta kendilerini göstermişlerdir.  

İlk çağlardan bugüne, dünyanın her yerinde güç devşirme hesabı yapan kimi krallar, derebeyleri, ağalar, devlet başkanları bu emellerine ulaşabilmek için sayısız insana zulüm etmiş, sayısız can almış, onlardan kat kat fazlasını da acılarla yaşamaya mahkûm etmişlerdir.

Gücü ve kudreti eline geçirmiş olan bazı devletler kendi zamanlarına göre gelişmiş sayılabilecek ulaşım olanaklarını kullanarak dünyanın dört bir yanına ulaşmış, ülkeleri sömürgeleştirmiş, baskıcı yönetimler oluşturmuş,  oralardaki madenleri ve diğer doğal kaynakları yerli halkları karın tokluğuna çalıştırarak çalıp çırpmış ve bu arada o toplumların kendi hallerinde gelişip kalkınmalarını da engellemişlerdir. 

Aynı devletler bunlarla da yetinmemiş işgal ettikleri ülkelerin insanlarını da tuzaklar kurarak, kiralık çeteler kullanarak vahşi hayvanlar gibi yakalamış, en insanlık dışı koşullarda kendi topraklarına köle olarak kullanmak üzere kıtalar arası taşımış, insan ticaretine konu etmişlerdir. O taşımalar esnasında insanlık dışı koşullarda yolculuğa mecbur edilen esirlerden hayatlarını kaybedenleri çürük birer meyve gibi okyanus sularına bırakmışlardır.

Ne yazık ki, bütün bu merhametsizlik imparatorluklarının hangi koşullarda evirilip bugünkü demokratik (!) zengin ülkeler haline gelmiş oldukları, bizim tarih kitaplarımızda gereği kadar yer almamıştır. Öyle olunca da gençlerimizin büyük bir kısmının günümüz dünyasında söz sahibi olan bu ülkeler hakkında yeterli ve sağlıklı bilgileri yoktur,  güncel olayları, mevcut sömürü düzenlerini algılamakta, anlamakta güçlük çekmektedirler.

O sömürgeciler bugün de binlerce kilometre uzaktan gelip, yerli işbirlikçilerini sonuna kadar kullanarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde darbeler yaptırmakta, yoksul halkların üzerlerine bombalar yağdırmakta, yersiz yurtsuz koydukları yerel halkları sonu belirsiz yolculuklara çıkarmakta, denizlerde boğulup ölmelerine neden olmaktadırlar.

Dünyanın her yerinde dün olduğu gibi bugün de, kimi cinayet örgütleri, çeteler, kiralık katiller küçük çıkar hesapları için merhametsizce iş başındadırlar.

Bir kısmı eşlerini birer eşya gibi hırpalamakta, eziyet çektirmekte, ölümlerine neden olmaktadırlar.

Yakın zamanda televizyon ekranlarına yansıyan haberde olduğu gibi köpekleri toplu halde yakıp öldürmekle, hayvanlara eziyet etmekle iyi iş yaptıklarını zannetmektedirler.

Elbette siyahın ve beyazın, sıcağın ve soğuğun bir arada olduğu dünyada onca merhametsizliğe karşı sayısız merhamet sahibi de vardır. Onların yaptıkları yıkıcı olaylar kadar haber değeri taşımadıkları için ve kendileri iyiliklerini açıklamadıkları için adları sanları bilinmemektedir.

Onlar insanlara da, hayvanlara da, doğaya da merhametle yaklaşmasını bilen kimselerdir.

Duruma göre sömürgecilerin yıkıp patlattığı ülkelerinden kaçan milyonlarca mülteciye kucak açan yetkililer de onlardır, susuz köpeğe su getirmek için kuyuya inip ağızlarına aldıkları ayakkabılarının içinde su çıkaranlar da.

Tanımadıkları şehirlerde, mahallelerde bakkallardaki ödenemeyen borçları ödeyenler de onlardır.

Bir inanca göre dünyanın bugün varlığını sürdürüyor olmasının nedeni o merhamet sahiplerinin henüz tükenmemiş olmasıdır.

Yazımızı merhametle ilgili güzel bir sözle noktalayalım.

İnsan merhamettir. Merhametin olmadığı yerde insan yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları