İkram Kali

Özlem-Uğur çiftiyle gurur duyuyoruz

İkram Kali

Göç insanlık tarihi kadar eskidir. Öyle sanıldığı kadar da korkulacak kötü bir hareket değil. Günümüzde düzensiz göçmenler, Batı ülkelerine gidebilme uğruna canlarını tehlikeye atarak maceralı yolculuklara katlanıyorlar.    

Göçmenler, vatanlarını, ailelerini, sevdiklerini geride bırakarak daha demokratik bir ülkede refah içinde insanca yaşama, eşit eğitim alma, çalışarak para kazanma; kendileri, çocukları ve ailelerinin daha iyi bir geleceğe kavuşma özlemi içindeler. Sınır kenti Van,  bu beklentilerle yollara dökülen düzensiz göçmenlerin yoğun akınlarına uğrayan şehirdir. Öte taraftan insan ticaretinin çok karlı sektör haline dönüştüğü şehrimizde her gün yeni göçmen faciası ve olayı ile karşılaşıyoruz.    

Umuda yolculuklarında büyük zorluluklarla, tehlikelerle karşı karşıya kalan göçmenler, insan tacirleri tarafından acımasızca sömürülerek istismar edilmelerine karşın yolculuktan vazgeçmiyorlar.     

Göçmenlerin birçoğu hayalini kurdukları ülkeye varmadan kışın geçilmesi zor yollarda donarak, trafik kazalarına uğrayarak, mavi sularda boğularak hayatlarını kaybediyor. 

Umuda yolculuk Türkiye’nin en büyük göçmen mezarlığı olan Van kimsesizler mezarlığına gömülerek son buluyor. Geride filmlere senaryo olacak yürek burkan hikâyeleri, mezar taşları kalıyor.   
*** 
Türkiye’den de Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine göç eden kuşaklar oldu. Fakat bu göçler İran, Afganistan, Pakistan, Bangladeş uyruklu düzensiz göçmenlerin durumundan çok farklıdır. İşçi olarak Avrupa’ya giden insanlarımızın göçü ülkelerin karşılıklı anlaşmalarıyla gerçekleşti. Almanya’ya göç 31 Ekim 1961’de Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde hayata geçti.    

Yarım asrı geçen bu zaman içinde göç eden işçiler çeşitli sıkıntılar çekti. Gurbetçiler sılayı, hasreti, memlekete özlemi beraberlerinde Almanya’ya taşıdı.    

Alman ekonomisine bağlı olarak Türkiye’ye zaman içinde dönüşler olsa da, göçmenler için Almanya uzun yıllar umut kapısı olmaya devam etti.     
Birinci, ikinci, üçüncü ve sonraki kuşak nesil Türk göçmenler Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde bilim, iş dünyası, kültür, sanat, spor ve politika alanlarında başarılarıyla kendilerinden söz ettirerek yaşadıkları ülkeleri gururla temsil ettiler ve ediyorlar.   

*** 

Dünya yeni tip koronavirüs salgını ile boğuşurken BionTech’in kurucuları,  en zengin 100 Alman arasında yer alan Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin çifti virüse karşı aşı geliştirerek insanlık tarihine başarılı Türk göçmenlerin çocukları olarak isimlerini yazdırdılar. Dünya şimdi umut yaratan bilim insanları Şahin çiftini konuşuyor. 

Uğur Şahin, 1965'te İskenderun'da doğduktan sonra 4 yaşındayken annesiyle Almanya'da Ford fabrikasında çalışan babasının yanına Köln'e göç etmiş, tıp eğitimi aldıktan sonra kanser çalışmalarında bulunmuş. Şahin, 2019'da gerçekleştirdiği araştırmalardan dolayı Alman Kanser Toplumu tarafından ödüllendirilmiş.  

Şahin o günleri "Akşam 4'e kadar bütün gün derslerimiz vardı. Diğer öğrenciler eve giderken, ben de çalışmak için laboratuvara giderdim. Bazen sabah 4'e kadar çalışırdım" diye anlatıyor.   

İstanbul'dan Almanya'ya göç eden Rizeli doktor bir babanın kızı olan Özlem Türeci ise eşi Uğur Şahin’le eğitimini tamamladığı Hamburg'daki Saarland Üniversitesinde tanışmış. Mainz Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Özlem Türeci, kanser immünoterapisinde bir öncü olarak tanınıyor. Babasının çok duyarlı bir hekim olduğunu söyleyen Türeci, bunun kendisini çok etkilediğini, hatta tıpkı babası gibi insanlara yardım etmek için, önce rahibe olmayı bile düşündüğünü, ardından tıbbı seçtiğini belirtiyor.   

*** 
Şahin çiftine kutlama yağıyor 

Almanya Başbakanı Angela Merkel, koronavirüse karşı geliştirilen aşının mimarları Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin’i tebrik etti. BioNTech yöneticisi Türeci ve Şahin’le vídeo konferans yoluyla bir araya gelen Merkel, Almanya’nın böyle araştırmacılara sahip olduğu için gurur duyduğunu belirterek, iki bilim insanının Türkiye kökenine de atıfta bulundu.   

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) 111. Konsey Toplantısı'nda Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin başarısı örnek gösterildi.   
BM'nin göç örgütü IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino, örgütün İsviçre'nin Cenevre kentindeki merkezindeki Konsey toplantısında Şahin çiftinin başarısına dikkat çekerek,  bir kişinin yalnızca ekonomik veya toplumsal katkılarına göre değerlendirilmemesi gerekmekle birlikte, Covid-19'a karşı en umut verici aşılardan birini geliştiren bilim insanlarından ikisinin Türk göçmenlerin çocukları olmasının, göçün gerçekten herkese fayda sağlayabileceğini hatırlattığını vurguladı…  

Vitorino,”Göçmenler toplumumuzun ayrılmaz bir parçasıdır ve bunun için minnettar olmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.   
Avrupa Parlamentosu ve Alman Meclisi tarafından düzenlenen "Avrupa'da göç ve iltica" konulu konferansta ise Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin başarısı örnek gösterildi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de, konferansın açılışındaki konuşmasında Türk bilim insanlarının başarısından bahsetti.   

İngiliz iş gazetesi Financial Times de, Prof. Dr. Uğur Şahin ve Özlem Türeci'yi "Yılın Kişisi" seçti.   

ABD'nin en önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ) ve New York Times (NYT), Şahin ile Türeci’nin başarısını ve göçmen toplumuna etkilerini sayfalarına taşıdı.   

Anna Sauerbrey imzalı makalede, Şahin-Türeci çiftinin hikayesinin son 10 yılda Almanya’da yaygınlaşan göçmenlere karşı duyulan öfkeye meydan okuyacak nitelikte olduğu belirtilerek "Eğer göçmen karşıtı duyguları ortadan kaldırabilecek bir şey varsa, bunu kesinlikle dünyayı ölümcül bir virüsten kurtaran bu Türk-Alman çift yapardı" ifadesi kullanıldı.   

*** 

Batı'da göçmenlere ülkelerin kaynaklarını sömüren eğitimsiz, fakir ve suç oranı yüksek kesim olarak bakıldığına işaret edilen makalede, Şahin ve Türeci çiftinin başarısının bu algıyı yıkmak, göçmenlerin toplumu nasıl zenginleştirdiğini ve derinleştirdiğini anlamak için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.   

Avrupa’da göçmen karşıtlığının zirve yaptığı, göçmenlerin ötekileştirildiği, Yunanistan’ın göçmenlere insanlık dışı muameleyi reva gördüğü bir dönemde Türk göçmen ailesi koronavirüse karşı aşı bulmakla kalmadı. Batı’nın dikkatini göçmen gerçeğine çekmeyi de başardı.   
Özlem-Uğur çifti sayesinde göç olgusu Batı’da yeniden tartışılarak algılar, ön yargılar kırılmaya başlandı. 

Hayatlarını insanlığa hizmete adayan, göçmenlerle ilgili farkındalık yaratan, idealist genç bilim insanlarına örnek rol model olan Şahin çiftini biz de yürekten kutluyoruz, başarılarından gurur duyuyoruz.  

Yazarın Diğer Yazıları