Şahbettin Uluat

Adam gibi adam sorunu

Şahbettin Uluat

Ülkenin dört bir yanından gelen kadın cinayeti haberleri bitip tükenmiyor. Bataklık sivrisinek üretmeye sivrisinekler de ilişkilerin kanını emmeye devam ediyor. Sık sık ekranlara düşen ve her biri ayrı bir vahşet, farklı bir dram olan haberleri izledikçe insanlar dehşete kapılmaktan kendini alamıyor.

Her dönemde, her coğrafyada çok sayıda sorunsuz, iyi erkeğin yanında sorunlu olanları da çıkıyor.

Herkes kendi bulunduğu yerden ve açıdan görüyor olayı. Yaşı geçmiş, torun torba sahibi olmuş kimseler başka bakıyorlar olaya, evlenecek evladı olanlar başka bakıyorlar, evlilik çağına gelmiş olanlar başka bakıyorlar, hâlihazırda evli olup da az ya da çok şiddet görenlerle, görmeyenler başka bakıyorlar.

Sorunun çözümüne yönelik sorumluluk duygusu taşıyan ve yasama kurumumuz TBMM'de söz hakkı olanlar başka bakıyor; ellerindeki yasayı uygulamak durumundaki hâkim ve savcılar başka bakıyor, devletin kolluk güçlerinde çalışanlar başka, genel anlamda haberleri izleyen kitleyi oluşturanlar başka.

Erkek terörüne maruz kalanlar, onların yakınları başka bakıyor; bu terörü kadınlara reva görenlerle destekçileri başka.

Sorun bütün diriliğiyle ve ülkenin her yerinde sık sık bir tsunami gibi hedef seçtiği kıyıya vurup duruyor. Her vuruşunda da canlar, ümitler, gelecekler ziyan oluyor.

Konuyla ilgili eğitimcilerin, psikologların, sosyologların, siyaset bilimcilerin, ilahiyatçıların, toplum önderlerinin, siyasetçilerin ve diğer kesimlerin ayrı ayrı değerlendirmeler yapıp reçeteler yazmaları yetmiyor; bir araya gelip birlikte çözüm önerileri üretmeleri gerekiyor.

Kısa vadede ve öncelikle sivil toplum kuruluşlarının seslerini yükseltmeleri, halk desteğini arkalarına alarak yasa yapıcıyı harekete geçirip bu suçlarla ilgili cezaların caydırıcı düzeylere çekilmesi, eğer varsa ceza indirimi uygulamalarına son verilmesi konusunda zorlayıcı girişimlerde bulunmaları kadına yönelik şiddet konusunda kısa vadede sınırlı da olsa sonuç verebilir.

Uzun vadede de kadına şiddeti besleyen her ayrıntının yukarıda bir kısmı sayılmış olan ilgili bilim adamları ve yetkili kamu kurumlarınca titizlikle masaya yatırılmaları gerekir. Kadına şiddeti doğuran her nedenin ayrı ayrı belirlenip netleştirilmesi, ortak çaba ve çalışmalarla çözümlerinin üretilmesi ve o çözümlerin ilgili kuruluşlarca ülkenin her yerinde ciddi tavizsiz, her türlü araç ve yöntem kullanılarak uygulanması büyük ölçüde işe yarar.

Kadın ve erkeğin hiç birinin diğerinden üstün olmadığı, hak ve özgürlükler anlamında bir kesimin diğerinden daha yüksek ya da alçak basamaklarda bulunmadığı bilincini toplum katlarında yayacak eğitim programları bu anlamda uzun vadede işe yarar.

Kadına şiddeti doğuran yanlış bilgi ve inançların ayıklanıp ortadan kaldırılması için halkın görüşlerine önem verdiği toplum önderleri, din adamları aktif olarak süreçte yer alabilirler.

Başta yerel yönetimler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri ve duruma göre gönüllüler projeler üreterek sorunun çözümüne ciddi katkılar sağlayabilirler.

***

Şarkıcı Lara'nın "Adam Gibi Adam" adlı şarkısını ilk dinlediğimde çok hoşuma gitmişti.

Dostumuz, meslektaşımız Yunus Avcı ile Erciş'e giderken arabasında dinlemiş ve baştan bir daha çalması için ricada bulunmuştum.

Sonraki günlerde de sürekli gidip geldiğimiz o yolda birkaç defa daha dinlemiştim aynı şarkıyı.

İddialı, tavizsiz bir ses nakarat şeklinde defalarca "adam gibi adam yine bize rasgelmez" deyip duruyor, gerçek dünyada pek çok kadının aklından geçeni her konumdan dinleyiciye adeta haykırıyordu.

Kadınların bir kısmı, özellikle belli bir eğitim alıp dünyaya biraz daha geniş bakabilenleri, aradıkları erkeği bulmakta güçlük çekiyorlardı. Sonradan yaşanabilecek tatsızlıkları adeta öngörüp yakınıyorlardı.

O şarkıyı dinlerken kendimi onların yerine koyuyordum.

Haydi, uçuk kaçık olanlarından vazgeçtim, o samimi bir şekilde adam gibi biriyle tanışıp evlenmek, yuva kurmak hayali olanların yerine.

Bu anlamda ilk teklifin hep erkeklerden yapılması beklenen bir toplumda kaç gerçek kafa dengi erkek,  düşünen, yorum yapan, fikrini ortaya koyan, duruma göre itiraz eden bir kadına yaklaşıp teklifte bulunurdu acaba? Bulunanların kaç tanesi gerçek anlamda güven verirdi?

Durum gerçekten sıkıntılıydı.

Doğal olarak bu yazıyı okuyan kimi hemcinslerim de çıkıp "kardeşim, biz de kadın gibi kafa dengi kadın bulmakta güçlük çekiyoruz. Bazılarımız hanımlarımızdan baskı görüyoruz" diyebilirler. Onların bir kısmının da gerçekten bu anlamda ciddi sıkıntısı olabilir. İtiraz edemem.

Ancak konuya kadına güncel bir sorundan, kadına şiddet sorunundan geldiğimiz için işin o tarafı bu yazının konusu dışında.

Yine de her iki taraf açısından şunu söylememiz mümkün; artan eğitim düzeylerimiz, onlara bağlı olarak farklılaşan dünya, evlilik, kadın ve erkek hakkındaki görüşlerimiz ile pek çok şeyi genişleten, değiştirip dönüştüren ve her birimize cep telefonlarımız kadar yakın değişik kaynaklardan ulaşan sayısız değişik yorum, değerlendirme, her yerde ve her anlamda olduğu gibi ilişkiler anlamında da bizi farklı düşünmeye, farklı beklentiler içine girmeye zorluyor.

Birbirimizden giderek uzaklaşıyoruz, yalnızlaşıyoruz ve daha doyumsuz hale geliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları