Prof. Dr. Ahmet Özer

Beklenen TV buluşması ve İmamoğlu

Prof. Dr. Ahmet Özer

İstanbul seçimlerinde son düzlüğe giriliyor. Bu noktadan sonra yapılacak bir yanlış hareket veya istemeden de olsa söylenecek yanlış bir söz seçimin kaderini değiştirebilir.

Ekrem Bey şimdiye kadar işi iyi götürdü, ama bu noktadan sonra iktidar ve yandaşları onun insicamını ve psikolojisini bozmak için epey bir gayret sarf edecekler, ediyorlar da zaten. O nedenle bu saatten sonra çok dikkatli bir o kadar da temkinli olması lazım.

Bu bir.

İkinci olarak da bu noktada dikkat edilmesi gereken husus gündemde olan televizyonda tartışması meselesidir. Çünkü zaten fark aşağı yukarı bir (ya da birkaç) puan etrafında dönüyor. Tv karşılaşmaları her zaman için tartışmayı kazanana bir iki puan kazandırır. Bu noktayı unutmamak lazım.

Bu noktada bir örnek vereyim:

Bilindiği üzere Mersin adaylık açısından en tartışmalı ilimizdi. Burada biz Türkiye'de bir ilke imza atarak üç büyükşehir adayını bir masa etrafında bir araya getirdik. Moderatörlüğünü benim yaptığım program 3,5 saat sürdü. Binlerce insanın izlediği tartışma ve konuşmaları yerel ve ulusal tv'ler canlı olarak yayınladı. CHP büyükşehir adayı Vahap Seçer bu tartışma ile iki puan öne geçti. Tek etken bu değil elbette ama bu da katkı yaptı ve sonuçta birkaç puanla seçimi kazandı.

Seçim sürecinde alanda artı olan bir duruş ve davranış biçimi televizyonda başka türlü etki yapabilir. Ör, Ekrem İmamoğlu aday olarak çok cevval, istekli ve heyecanlı bir çalışma yürütürken Binali Yıldırım sanki zorla aday yapılmış gibi isteksiz ve ağır işleyen bir performans gösterdi. Bu da seçmenin gözünden kaçmadı ve dolayısıyla İmamoğlu'nun hanesine artı olarak yazıldı.

Ne ki TV kapışması öyle değil. Yıldırımın sakinliği ve sakin konuşması bir kısım seçmene samimi ve özgüvenli görünebilir televizyonda. Buna karşılık İmamoğlu'nun atak ve heyecanlı davranışı kimi seçmene agresif görünüp yanlış tesir bırakabilir.

Oysa İmamoğlu'nun bu süreçteki en büyük vasfı samimi, içten ve kucaklayıcı olmasıydı. Bu bir sosyal mühendislik sonucu oluşmuş bir şey değildi; İmamoğlun'u tanıyanlar bilir, o zaten böyle biridir. Kutuplaşmadan ve ötekileştirici zehirli dilden gına gelmiş seçmen İmamoğlu'nun ayrım yapmayan bu birleştirici ve kucaklayıcı dilini ve halini taktir etti benimsedi. Bunu gören rakipleri onun bu halini  psikolojik saldırılarla bozmak istiyorlar. Buna alanda da tv'de de izin vermemek gerekir. En önemli husus budur; yoksa bu saatten sonra seçmen kimin bir projesi fazla kimin az ona bakmayacaktır.

Son olarak şunu söylemek isterim. Bu seçimin anahtarı Kürt seçmenin elinde olduğunu herkes biliyor. O nedenle Kürt seçmen üzerinden de vuruşlar olacaktır. Dersim sorusu, Topal Osman meselesi, HDP, PKK vurgusu gibi. Bu tuzaklara da düşmemek, tartışmayı belediye hizmetleri İstanbul'un, geleceği ve Türkiye'nin huzuru üzerine kurma başarısına kilitlemek gerekir.

Zaten belediyecilik siyaseti de en nihayetinde etkin hizmetlerle üretimi artırmak, çalıp çırpmadan kalkınmayı ve katma değeri tabana yayarak adil bölüşümü sağlamak ve bütün bunları toplumsal barış içinde gerçekleştirmek hünerine dayanıyor.

Bu noktada başarıya giden yol, hedeflerin net konulması, bunlara ulaştıracak fizibil projelerin anlatılması ve bu projeleri gerçekleştirecek liyakat ve ehliyet sahibi kadroların ortaya konulmasından geçer.

Ekrem İmamoğlu'nun kısa başkanlığı döneminde bu minvalde halkın yüreğine su serpen girişimleri gelecekte yapacağı işlerin de teminatı olarak okunmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları