Şahbettin Uluat

Bayram mesajları

Şahbettin Uluat

İyi ki cep telefonları, internet bağlantıları var.

Artık tebrik kartı ya da kartpostalı kullanmıyoruz.

Ortaokula, liseye gittiğimiz zamanlarımızda, o zamanki adıyla P.T.T. (Posta Telefon Telgraf Kurumu) önüne koyduğumuz demir telden raflara dizdiğimiz kartpostalları satarak harçlık, bayramlık paralarımızı çıkarırdık.

Şimdiki gençlerin böyle bir şansı da yok, postanelerin o yoğunluğu da yok, o bayram ya da yılbaşı tebrik kartı gelecek diye beklemeler de yok.

Kimse gidip kartpostal stantlarının önünde göndereceği kişiye göre kartpostallar seçmiyor.

Hacı amcaya Mekke resmi, Hatice Teyze’ye kedi resmi, askerdeki arkadaşa hafiften ya da tam dekolte bir aktris resmi, cemaatten birine üzerinde ayet ya da hadis bulunan kartpostal ve gurbetteki hemşerilere de memleket resmi gönderilirdi.

Futbol fanatikleri kendi takımlarının kartpostallarından yana yaparlardı tercihlerlerini.

Elbette üzerinde bayrak, Atatürk ya da başka özel kişilerin, siyaset adamlarının resimleri olanlarla ideolojik temalılar, kalp ve çeşitli çiçek resmi olanlar, şiirlerden bölümler bulunanlar da vardı.Çeşitli ressamların eserleriyle dünyanın güzel yerlerinin fotoğrafları olanlar da stantlarda göze çarpardı.

Bunlar özenle ve dakikalarca düşünülerek seçilir, arkalarına bayram mesajı ve alıcının adresi yazılır postaya verilirdi.

Tabii biraz daha masrafı göze alanlar ya da gönderdikleri kartın üçüncü kişiler tarafından görülmesini istemeyenler birbirinden güzel zarflara koyarlardı.

Dört kenarı mavi, kırmızı süslenmiş üzerinde Fransızca ve İngilizce olarak  uçak ile anlamında“par avion ve air mail” yazılı fiyatı birazcık değişse de uçakla gönderilen zarflar da vardı. Zarfın kapağı yapıştırılmışsa biraz daha yüksek olan posta ücreti ödenirdi. O yüzden genellikle zarfların kapağı yapıştırılmaz, içine alınırdı.

Postaneler ana baba günü olurdu. Postacılar çantalarına doldurdukları o kartları dağıtırken hem büyük bir yük altında ezilir, hem de çok sayıda evi ve işyerini ziyaret etmek zorunda kalırlardı.

O zaman çok fazla hazır mesaj kalıbı yoktu. İnsanlar kartpostalı gönderdikleri kişiye göre akıllarına gelen, içlerinden geçen şeyleri yazar; ama duruma göre mutlaka bayramını ya da yeni yılını kutlarım ifadelerini eklerlerdi.

O kartları yazanlar mesajlarını kendileri oluştururlardı. İlginç, çarpıcı, komik, düşündürücü, hüzün verici ifadelerle şiirler, ideolojik sözler kullanmak da serbestti. Bunları yazmak için ellerine kağıt kalemi alır, düşünür ve düşündüklerini kendi el yazılarıyla kartpostalın arkasına döktürürlerdi.

Askerlik yaptığım birlikteki asker arkadaşlara çok ilginç kartpostallar gelirdi. Birbirlerine gösterir, hava atarlardı. Çanakkaleli Necati bu konuda rekortmen sayılırdı. Her gün mutlaka birkaç kartı gelirdi ve o da mutlaka çok sayıda kart gönderirdi.

Sınır bölgesindeydik ve bu onun için inanılmaz bir moral unsuruydu.

Şimdi bütün bunlar geride kaldı.

Her yerde çok sayıda hazır mesaj var. Size gönderilen mesajları da kopyalayıp başkasına yollama şansınız var.

Aynı mesajı bir anda ve onlarca kişiye tek tuşla yollama olanağı var.

Artık insanların çok büyük bir çoğunluğu kime ne mesaj yazayım hesabı yapmıyor.

Mesajlar daha da renklendi, çeşitlendi. Videolu olanları, resimli olanları, metin olanları var.

Resimlere istediğiniz mesajları ekleyebiliyorsunuz.

Biraz bilgisayar ve internete aşina iseniz kendiniz de çeşitli programlar kullanarak ilginç mesajlar oluşturabiliyorsunuz.

Yine de o eski günlerdeki üretkenlik yok, sıcaklık yok, doğallık yok.

Gönderen de, alan da o günlerde kartpostallardan alınan tadı almıyor, alamıyor.

Yine de kendine göre bir çeşitlilik var. Bunu ne yadsıyabilir, ne de inkâr edebiliriz.

Biri mesajında “ülkemiz için barış, huzur getirmesini, dünyadaki tüm savaşların durmasını, insanların kardeş olmasını” temenni ederken bir başkası sadece “bayramınız kutlu olsun” demekle yetiniyor.

Biri “memleketimiz ve milletimiz için” iyi dileklerde bulunurken öteki sadece kendi etnik kökeninin iyiliğini istiyor. Bir başkası da tüm dünyaya huzurun ve refahın gelmesini diliyor.

Biri mesajını ideolojik bir sloganla bitirirken, bir başkası bir şiirle ya da şarkıyla tatlandırıyor.

Tabii bütün bu mesajların neredeyse tamamına yakını internet ortamından sağlanan verilerle şekilleniyor.

Eskiden tek bir dilde gönderilen mesajlar farklı dillerde yazılıp gönderilebiliyor.

Dönen, değişen dünya ile birlikte bayram mesajları da, başka mesajlar da değişip dönüşüyor, çağa ayak uyduruyor.

Ramazan Bayramınız kutlu olsun.

NOT: Bu yazı  25 Eylül 2015 tarihinde Milliyet Blog web sitesindeki köşemde yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları