İkram Kali

Zernabat suyu künklerine dokundum!

İkram Kali

Dünyadaki yaşamın devam edebilmesi için gerekli temel madde olmasının yanı sıra medeniyet, ekonomi, ülkeler için stratejik güç olan su kaynaklarının korunması hayati önem taşmaktadır.

Güneş şehri Van, su kaynakları bakımından da bereketli coğrafyadır. Yerüstü su kaynaklarının yanı sıra Van genelinde çok sayıda yeraltı suyu kaynağı bulunmaktadır. Su şebekesinin olmadığı dönemlerde şehir merkezinin içme suyu ihtiyacı kehrizlerin yanı sıra Zernebat suyundan karşılanmış. Şehrimizin bugünkü içme suyunun tamamı, sulama suyu ihtiyacının bir kısmı Gürpınar Yukarı Kaymaz Mahallesi ( Mejingir) su kaynağından karşılanmaktadır.

 Kehrizler Erek Dağı eteklerinin sularını 5 ile 15 km uzunlukları, 6 ile 20 mt derinlikleri, 15 ile 140 lt/sn debiye sahip yer altı kanalları yardımıyla şehrimizin dört bir köşesine taşımıştır. Son yıllara kadar DSİ Van 17. Bölge Müdürlüğü tarafından korunarak işletilen kehrizlerin bakım, onarım işlerini 'Kenkan' adı verilen personeller yapmaktaydı. 

1960 yılına kadar Van Şehri'nin her türlü su ihtiyacının tamamını, 1980 yılına kadar ise Van Şehri'nin sulama su ihtiyacının yarısını kehrizler sağlardı.  Bilinçsiz yoğun alt yapı çalışmalarının (yol, su, kanalizasyon, PTT gibi...) yanı sıra, yoğun kaçak imar çalışmaları, ilgisizlik, sahipsizlik ve kenkan kadrolarının iptali sonucu ve kentin "Koruma amaçlı İmar Planının" hazırlanmamasından dolayı kehrizlerin büyük bir bölümü işlemez hale getirildi. Şehir merkezinde sayıları 36 ile 48 arasında değişen kehrizlerden günümüzde Tepebaşı/Valimithatbey Mahallesi'ndeki Toprakkale Kışlası içinden geçen, suyunu doya doya içmenin yanı sıra, Akköprü deresine akan kanalında çocukken yıkandığımız, 1996 yılında galerilerine inerek fotoğraf çektiğim Sofu ve Eski Yengi Kehrizleri dışında işleyen kehriz yoktur maalesef. Kehrizlerin çoğu kurutulduğu için, kehriz kullanım kültürümüz de kaybolmuştur.

Van'ın tarihi içme suyu kaynaklarında bir diğeri Zernabat suyudur.

Van Ovası'nın doğusundaki haşmetli Erek Dağı'nın 300 metre altından çıkan Zernabat suyu şehrin içme suyu ihtiyacını 1960-70'li yıllara kadar karşılamış. Cana can katan bu  suya bilge insanlarımız "Altın-Su" anlamı yükleyerek Zernebat demişler.

Zernabat suyu türkülere, manilere, hikâyelere, efsanelere de konu olmuş. Sunulan bir bardak su için " Su gibi aziz ol" diyerek teşekkür eden Vanlılar, Zernebat suyunu şifa, sağlık, bereket kabul ederek sudan içen hamile kadınların sağlıklı doğum gerçekleştireceğine, hastanın iyileşeceğine, su ile yıkananların hasta olmayacağına,  çocuğu olmayanların çocuk sahibi olacağına, aktığı yerleri yeşillendirip bereketlendireceğine inanmışlar.

Erek Dağı'nın doğusunda şehrimize 125'lik pik borularla ulaştırılan Zernebat Suyu, şehir merkezi içme suyu şebekesini uzun yıllar beslemiş ancak yoğun göç nedeniyle, su hatlarının geçtiği yerleşim yerlerinde plansız yapılaşmalar nedeniyle tahribatlara uğrayarak kehrizler gibi köreltilmiştir. Zernebat Suyu halen Bostaniçi (Sıhke) mahallelerinde kısmen kullanılmaktadır.

1996 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu ekonomiye kazandırmak amacıyla aralarında Koç, Sabancı gibi devlerin de bulunduğu Doğu Holding'i kuran, ancak bölgede yaşadığı talihsiz olaylar, feodal yapı ve terör saldırıları nedeniyle yatırım projeleri başarıya ulaşmayan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Mehmet Yıldırım'ın Van'da Zernebat suyu şişeleme tesisi kurma girişimi vardı. Proje yerel yöneticilerin ilgisizliği sonucu gerçekleşmedi.

Zernebat Suyu 1980'li yıllara kadar şehrimizin bazı mahalle köşelerindeki tarihi çeşmelerden akmaktaydı.  Belediyece işletilen Zernabat suyunun künkler (pişmiş topraktan imal edilen su borusu) vasıtasıyla eski mahallelere daha sonra da evlere ulaştırıldığını, künklerin Bardakçı köyünde toprak çanak, çömlek, küp imal edilen atölyelerde yapıldığını Van'da 1940'lı yıllardan itibaren mezar taşı, hamam, kara fırın, çeşme, mihrap, mozaik, fayans döşemesi yapan yapı ustası ve müezzinlik yapan, hayatının son dönemlerine kadar bisiklet kullanan,  muhacirlikte gittikleri Kerkük'te dünyaya gelen babamın ve annemin amcasının oğlu, dayım ( annemin süt kardeşi)  rahmet ve saygıyla andığım Vanlı ustalarından namı diğer Mecit Hoca-Usta (Mecit Balak)'dan dinlemiştim. Mecit Usta, ilkbahar aylarında kırılan,  çatlayan künklerin bakımlarını müddeiumumî  (Savcı)  Vanlı Kemal Yörük'ün izniyle cezaevinde adi suçlardan hapis yatan mahkumların çalıştırılmasıyla yaptıklarını anlatmıştı.

Zamanında Sümbül,  Tepebaşı, Çavuşbaşı,  Vali Konağı gibi çeşmelerden akan Zernabat suyundan kana kana içtim. Ama Mecit Usta'dan dinlediğim künkleri hep merak ettim. Geçenlerde Van Su ve Kanalizasyon İşletmesi'ne  (VASKİ)  su aboneliği işlemeleri için gittim.  O arada merhaba demek için uğradığım VASKİ Genel Müdür Yardımcısı Abdulvahap Gezegen'in odasında köşede duran toprak borular dikkatimi çekince hemen sordum. Abdulvahap Bey, Karşıyaka mahallesinde ekiplerinin çalışma sırasında künkleri bulduklarını anlattı.  Yaklaşık 60 santimetre uzunluğunda, bir ağzı geniş diğer ağzı dar, bir birine geçmeli 80'lik boru çapında olan,  geçme yerlerinde conta, çimento yerine kirecin kullanıldığı asırlık künklere heyecanla dokunurken buz gibi akan Zernabat suyundan içercesine mutlu oldum. Mecit Hoca'nın anlattıklarını anımsayarak her yanı bağlık bahçelik,  çeşmelerinden, kehrizlerinden şarıl şarıl suların aktığı muazzez, asude Van'a yolculuk yaptım.

Künkleri görünce…

Van'ın tarihine, kimliğine, kültürüne kazınan su mimarisinin önemli eserleri Zernabat ve Kehriz sularının acımasızca yok edilişine kederlendim. 

Abdulvahap Gezegen'e öneride bulunarak VASKİ Müzesi kurun, künkleri ve benzer eserleri burada muhafaza ederek sergileyin. Ayrıca örnek olarak bir Kehriz ve Zernabat çeşmesini Van'a kazandırın dedim. 

Künklerin sergilendiği Kent Müzesi'ni hayal ederek kentimiz için müzenin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha anladım. 

***

Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim

Sensizken canım ağlar bensizken memleketim

Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim

Aşka aşıkken bile memleket delisiyim (A. Şafak)

Yazarın Diğer Yazıları