Şahbettin Uluat

Eski Van Resimleri

Şahbettin Uluat

Eski Van var, eski eski Van var. Onun da eskisi Van var.

Çünkü zaman var.

Zaman, o çoğumuzun anlamını tam idrak edemediğimiz akıp giden, büyütüp yeşerten, silip süpüren şey; onun her şey gibi Van üzerinde, Van resimleri üzerinde etkileri var. 

Eski Van'lardan birini, eskilerin en yenisini biz yaşadık; biliyoruz. Giderek kalabalıklaşan, merkezden başlayarak kenar mahallelere doğru büyüyen, binaları ve taşıtları gözle görülür bir şekilde artan ve son dönemde çok daha geniş alanlara doğru serpilen Van'ı bizler gördük.

Deprem sonrası verdiği büyük göçe rağmen kalabalıklaşan altyapısı ve üstyapısı ciddi değişimler geçiren, her geçen gün daha kozmopotit bir hale gelen Van'daki değişime hep birlikte tanık olduk.

Küçük ama bizim olan şehir artık büyük ve herkesin oldu. Her çevreden, her kültürden göç alan şehir her anlamda başkalaşım geçirdi.

Son yıllarda ivme kazanan teknolojik gelişmeler de hem insanımıza, hem fiziki çevremize çeşitli etkiler, katkılar yaptı. Bunun genellikle olumlu olsa da olumsuz sonuçları da ortaya çıktı.

1980 darbesi öncesi ve sonrasında uzun süre bölgemizi etkileyen gergin hava doğal olarak belli bir oranda sermayenin şehir dışına çıkmasına, rahatlıkla yapılabilecek kimi yatırımların ertelenmesine ya da yapılmamasına, zaten sınırlı olan yerel sermayenin il dışına kaçmasına neden oldu. 1970'lerin ortalarından 1980'lerin sonlarına kadar bölgeye canlılık katan turizm faaliyetleri o gerginlikten nasibini alıp aksadı.

Zaman içerisinde yaşanan değişiklikler bazı taşların yerine oturmasına, kimi sıkıntıların azalmasına yardımcı oldu. Gerginliğin ciddi anlamda azalmasıyla turizm ve konaklama işletmeleri hareketlenmeye başladı. Büyük bir çoğunluğu komşumuz İran'dan gelen yabancı turistler piyasaları az da olsa canlandırdı.

Kamu teşvikleriyle ve güven ortamının etkisiyle çarklarını döndürür hale gelen bir kısım sanayi işletmelerimiz sınırlı da olsa yeni istihdam olanakları sunmaya başladılar. Ancak kırsal bölgeden kent merkezine doğru gerçekleşen yoğun göç nedeniyle işsizlik diğer sorunlar arasında ağırlık kazandı.

Sonuçta Van büyüyüp gelişmeye devam ediyor. Tüm yakınmalara rağmen her geçen gün büyüyen kentin cadde ve sokakları yoğun taşıt trafiğine yer yer yanıt veremiyor ki, bu toplumun bir kesiminin zenginleştiği anlamına da geliyor.

Günümüzde artık son model cep telefonlarıyla çekilmeye başlanan yeni Van resimleri her anlamda eskilerden daha iyi durumda. Hem çözünürlükleri, piksek derinlikleri daha yoğun, hem kapsadıkları manzaralar daha parlak ve eskiye göre daha bayındır yerleri gösteriyor.

***

Eskinin eskisini bizim babalarımız yaşadı.

Bizler artık yaşımızı başımızı almış olsak da onların yaşadıkları o bizden önceki yirmi, otuz yılı yaşamadık.

Söz gelimi Van'a gelen ilk kamyonu onlar gördüler, biz görmedik.

Onlar belediyenin önünde yayın yapan ilk radyoyu, jeneratörle şehre verilen ilk elektriği gördüklerinde bizim çoğumuz henüz dünyada değildik.

Şimdiki Sıhke Caddesi üzerinde bulunduğunu söyledikleri eski cezaevini de, topraktan yapılmış eski hükümet binasını da görenimiz var mıdır, bilmiyorum.

Eski buğday pazarında kimi suçluların idam edildiğinden bahsedenler var. Rahmetli kayınpederim Abdulbaki Yazlık Baco adlı bir kadının o idam edilenlerden olduğunu ve öyküsünü anlatırdı; bize karanlık.

Kısacası 1920 ile 1950 arası çoğumuzun kaynaklara başvurmadan bilemediği bir dönem. Babalarımızın, bizden önceki kuşağın yaşadığı dönem.

Ciddi kamu yatırımlarının ilk Karayolları ve Devlet Su İşleri kurumları tarafından başladığı, o güne kadar kerpiç kesen, tırpan sallayan, hizmetkârlık yapan insanların devlet işine girdikleri, düzenli bir gelirle ailelerini beslemeye başladıkları dönem.

Onun siyah beyaz ve az sayıdaki resminden yol bulup ulaşabiliyoruz o zamanlara.

***

Babalarımızdan öncesi tufan, savaş, kırım, yoksulluk, sefalet.

Alın Hikmet Ilgaz'ın yazdığı Şark Yıldızı (yeni baskısındaki adıyla Esir Cami Müslümanları) romanını, Gazetemiz Vansesi yazarlarından dostumuz Nedim İlikçi'nin o dönemle ilgili tanıttığı kitapları alın, okuyun.

Bugün Suriye'de yaşanmakta olayların benzerlerinin o dönemde Fransızların, İngilizlerin, Rusların, Amerikalıların ve diğerlerinin genellikle dini ve etnik farklılıkları bahane ederek, kullanarak kışkırtmalarıyla, destekleriyle bölgemizde de nasıl yaşandığını; canlara ve mallara ne zararlar verdiğini; yerleşik düzenleri nasıl altüst ettiğini herkesin bilmesinde yarar var. Var, çünkü aynı oyunlar başka aktörlerle oynanıyor.

Göçle gidenler, göçle gelenler; muhacir olup çoluk çocuk yollara düşmüşken can pareleri evlatlarını bırakanlar, akarsulara atlayıp intihar edenler.

İnanılmaz katliamlara maruz kalanlar, yaşadıklarının çok çok sınırlı bir kısmını evlatlarına anlatıp bugüne kadar ulaştırabilenler.

O günlerin de az sayıda da olsa resimleri var.

***

Savaş öncesinin en güncel resmi bir yangın yeri olarak silik bir şekilde şu anda Van Kalesi'nin eteklerinde boylu boyunca yatıyor.

Kalenin eteklerinde eski şehir, üzerinde de bin yıllar öncesine giden daha daha eski şehir.

Birinci Dünya Savaşı öncesinin eski Van şehrinin resimleri silik de olsa bir yerlerde duruyor.

Bin yıllar öncesininkilerin de var mıdır? İlle de vardır ama ben bilmiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları