İkram Kali

Belediyelerin Kültür Politikası var mı?

İkram Kali

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin çeşitli bölümlerinden, lise ve ilköğretim okullarından kentimizin yakın tarihi, tarihi mekânları, siyasal ve sosyal olaylar üzerine araştırma yapan öğrenciler zaman zaman bilgi ve belge almak için bana gelirler. Ben de arşivimi kendilerine açar, gerekli bilgi ve belgeleri paylaşarak onlara yardımcı olmaya çalışırım.

 

Bir süre önce "Van'da Yerel Yönetimlerin Kültür Politikaları " üzerine yüksek lisans tez çalışması yaptığını belirten bir öğrenci geldi. Tanışma, sohbet sonrası soru sormak ve bilgi almak istediğini belirtti.

 

"Van'da olmayan bir olgudan söz ediyorsun" dedim.

 

Ve ekledim…

 

Kentimizde yerel yönetimlerin kültür politikası, stratejisi falan yok, hiç de olmamıştır.  Zira yerel yönetimlerin kurumsal ruhu kentli olamadığından böyle bir dertleri de yoktur. Halk dalkavukluğunun, rantın, yağmacı ve talancı anlayış ile ikiyüzlülüğün itibar gördüğü bu süreçte yerel yönetimlerin kültür politikası oluşturmasını beklemek de saflık olur. Dolayısıyla siyasi kişi ve grupları, çıkar çevrelerini, oy deposu gördükleri odakları memnun ve mutlu etmeye çalışan yerel yönetimlerin kültür politikası olmaz, olamaz.

 

Olmuş olsaydı;

 

* "Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere belediyelerin kurumsal hafızaları olurdu.

 

* Belediyelerde fotoğraf, resim, video, film gibi sesli, yazılı ve görsel dokümanların yer aldığı dokümantasyon merkezi bulunurdu. Mesela belediyelerde kent ve belediye geçmişiyle ilgili arşiv olurdu.

 

* Kent mimarisi bu denli çirkin, kimliksiz ve estetikten uzak beton görünümünde olmazdı. Belediyelerce geleneksel mimariyi yansıtan yapılar yapılması teşvik edilirdi.

 

* Tüm ilçelerde belediyelerin kültür merkezleri, kütüphaneleri, okuma- yazma odaları, kültür ve sanat atölyeleri olurdu.

 

* Adana, Antalya, Malatya gibi ulusal ve uluslararası kültür ve sanat festivali ve günler olurdu.

 

* Yazarları okurlarla buluşturan, genç yazarları destekleyerek teşvik eden kitap fuarı hayata geçirilirdi.

 

* Festivaller, şenlikler ve kültür etkinlikleri olurdu. Kültür ve sanat toplulukları oluşturulurdu.

 

* Kent merkezi ve ilçelerde Kent Müzesi ve kent kültürünü yansıtan özel müzeler kurulurdu.

 

* Botanik ve hobi bahçeleri ile bilim merkezi olurdu.

 

* Kültür çalışmaları ve üretimine destek sağlanarak bu yöndeki çalışmalar teşvik edilirdi.

 

* Van'ın yetiştirdiği ünlü yazar, sanatçı, bilim insanı, şair gibi değerler için anma günleri düzenlenirdi. Kentin seçkin parkları ve önemli noktalarında değerlerimizin büstleri, biyografileri ile birlikte veciz sözleri yer alırdı.

 

* Eskişehir gibi kültür sanat kimliği ile ön plana çıkan, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı kent yaratılırdı.

 

* Kültür değerleriyle ilgili araştırmalar yapılarak veriler toplanırdı.

 

* Vatandaşların yeni kültürel üretim ve tüketim türlerine (dijital tüketim vb.) ulaşmaları için olanak sağlanırdı.

 

* Kültürel mirasın korunmasına yönelik proje ve çalışmalar hayata geçirilirdi.

 

* Sanatçıların ve diğer yaratıcı mesleklerin kentimizin sosyal ve ekonomik dokusunda yerlerini almalarına destek sağlanırdı.

 

* İnsan odaklı, eşitlikçi sürdürülebilir kültürel kalkınma anlayışı ile kapsayıcı sosyokültürel politikalar geliştirilirdi.

 

* Tüm boyutlarıyla kültür olgusu günlük yaşama, yerel yönetimde hizmet ve idarecilik anlayışına yansırdı.

 

* Merkezi hükümet, ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile diyalog geliştirilerek ortak projeler hayata geçirilirdi. 

 

* Huzur ve güven içinde bir arada yaşama kültürü oluşturulurdu" dedim.

 

Konuğumuzun dikkatini çekerek…

 

Günü kurtararak gelecek seçimi kazanmayı amaçlayan yerel yönetim anlayışı devam ettikçe ne kentleşme olur ne kentlilik ne de kültür politikası.

 

 

Bakan Günay'a sorulmayan sorular!

Kültür ve Turizm Eski Bakanı Ertuğrul Günay geçen ay "Sevgili Anadolu" kitabının imza gününe katılmak üzere Van'a geldi. Bazı ziyaretlerde bulundu. Yerel yemekler yiyip Dolay Usta'nın kahvesinde Van çayı içerek çevresindekilerle sohbet etti. Mazeretimden dolayı bulunamadığım imza günü ve söyleşide Ertuğrul Günay, yeni Van Müzesi'nin bakanlığı döneminin bir eseri olduğunu gururla söyledi. Günay, bunu söylerken Van Kalesi'nin burnunun dibine, hem de 1. derce sit alanına zorlama ile yapılan müzenin tartışmalı yeri ve mimarisinden birinci derce sorumlu olduğunu bir anlamda itiraf etti.

2011 Van depremlerinde ağır hasar alarak yıkılan Atatürk Kültür Merkezi yerine bakan olarak siyasi gücü ve yetkisi olmasına rağmen kentimize kültür merkezi ve kütüphane neden yapmadığını anlatmadı!

Çok sevdiğini söylediği Van'a...

Bakan olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Müziği Korosu'nu rahatlıkla kurabilirdi…  Yörenin ihtiyacı olan böylesi bir kurumu kentimize niçin kazandırmadığını da söylemedi.

Olsun…

Vanlılarla sohbet ederken gönül okşayan, kulağa hoş gelen güzel şeylerden söz etti Ertuğrul Günay.

Kendisine konukseverlik göstererek yanından ayrılmayan Vanlı dostlar da bu konuları Ertuğrul Günay'a sormadı!

Yenildi içildi ve güzel şeylerden söz edildi. Hepsi bu.

 

 

Vefasız kent

Türkülerin Çınarı Mehmet Bülbül'de aramızdan ayrıldı.

Mehmet Bülbül'ün ölümünün ardından şu yapılsın bu yapılsın denildi. Üç gün sonra hepsi unutuldu.

Vanlı değerlerimiz var…

Ruhi Su, Akşit Göktürk, Seyit Ahmet Arvasi, Yaşar Kemal, Server Tanilli, Celalettin Tüfekçi, Atakan Çelik gibi.  Bunlara sahip çıkmayan bir anlayış Türkülerin Çınarı Mehmet Bülbül'e mi sahip çıkacak dedim kendi kendime.

Köklü geleneklerinden koparılan Van; vefasız, duyarsız bir kente dönüştürüldü maalesef.

Yazarın Diğer Yazıları