Ömer Gündüz

Güçlü ve kaliteli insan yetiştirmek

Ömer Gündüz

İnsanoğlu hâkimiyeti, yönetimi ve değişimi, sahip olduğu güç sayesinde gerçekleştirmektedir. İnsanın insana, toplumun topluma üstünlüğü eldeki güçle mümkündür. Haklı olmak yetmemekte ve güç kimin eline geçerse hâkimiyette onun eline geçmektedir. İnsanlık tarihine yön vermek, imparatorluklar ve medeniyetler kurmak, insanların huzur ve mutluluğunu temin etmek veya asayişi bozmakta, hep güçle mümkün olmuştur. Durum böyle olunca, insan da, hayatta gücü ele geçirme peşinde koşmaktadır. Gücü ele geçiren, kendi ve ülke hâkimiyetini genişleterek, dünyayı istilaya kadar götürmüştür. Böylece dünyadaki kaynaklara sahip olup gücüne güç katmıştır. Bu durumda birileri maddi imkânlara kavuşurken, birileri de esaret altında kalmaktadır. Bu da insanlık tarihinde ki çatışmaların altında yatan temel nedendir ve aynı zamanda insanoğlunun en büyük zaafıdır. İnsanlar ellerindekiyle yetinmeyip hep daha güçlü olmanın peşinde koşmuşlardır. Günümüzde Faşizim olarak tanımlanan bu güç kavgası insanlık tarihindeki sorunların başı olmuştur.
Batı dünyasında Rönesans, Reform ve Sanayi Devrimiyle başlayan değişim, insan hayatının her alanını içine alarak, daha yaşanır bir yönetim ve üretim ilişkileri geliştirme iddiasıyla ortaya çıkıp, bütün bir dünyayı felakete sürüklemiştir. Bilim, felsefe, yönetim ve din hayatını da kapsayarak temelde geçmişi reddeden, her alanda materyalist ağırlıklı bir sistem ortaya çıkmıştır. Temelde bu işin bilimi de, felsefesi de, düşünürü de, dini de ekonomiye odaklı olmuş, ortaya tam anlamıyla ekonomiyi üstün tutan bir sistem çıkmıştır. Böylece topluma yön veren filozoflar ve alimler yerine ekonomistler geçmiş, her türlü faaliyetin amacı kâra indirgenmiş olduğundan yeni sistemin adı da Kapitalizm, ya da serbest Pazar ekonomisi olmuştur. Her şey üretim ve tüketim üzerine kurulmuş, insan mutluluğu da bunlara bağlanmıştır. Böylece günümüzde her insanın en büyük hedefi çok kazanarak büyük servet toplamak olmuştur.
Ortada bir gerçek vardır ki o da problemin insandan kaynaklandığıdır. Birbirine haksızlık eden de, yardımcı olan da insandır. Birinin elindekine göz koyan da, elindekini biriyle paylaşanda insandır. Nedense birileri bu gerçeği bir türlü anlamak istememektedir. Bu durumda tehlike olan güç değil, güce hükmeden insandır. Eğer siz insan ihtiyaçlarının ve zevklerinin meşru sınırlarını belirlemez ve insanı tek hedef olarak maddi zenginlik peşinde koşturursanız olacağı budur. Onu sadece bir üretim ve tüketim makinesi gibi görür, eğitimini hep bu yönde verir ve insani duygulardan uzak yetiştirirseniz egoist bir tip ortaya çıkması kaçınılmaz olur. İnsanlık adına medeniyet ve uygarlık kurduklarını iddia edenler önce ideal insanı tanımalı ve onu yetiştirmelidir. Önemli olan gücü kendi egolarının tatmini yerine, insalığın hizmetinde kullanacak şahsiyetli insan yetiştirmektir. Bu insani idealleri üstün tutan bir medeniyet geliştirmektir.
Ancak Rabbine inanmış ve O'nun hükmüne boyun eğmiş; maneviyatı yüksek toplumlar için en büyük güç; yetişmiş kaliteli insanı ve gençliğidir. Ahlak ve maneviyatta, bilim ve kültürde, eğitim ve öğretimde, v.s. her alanda mükemmelliğe ulaşmış, donanımlı adam gibi adamlarıdır. Onların elindeki güçleri aldıkları manevi eğitimleri, dünyevi ilimleri, dürüstlükleri ve ileri görüşlülükleridir. Bu gücü kesinlikle insanlığı yok etmek, ifsada sürüklemek yada bir rant elde etmek için değil; bilakis insanlığın dünya ve ahiret saadeti için ortaya koymaktır. "Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız bir tohum ekiniz. On yıl sonrasını düşünüyorsanız bir fidan dikiniz. Yüz yıl sonrasını düşünüyor iseniz bir insan yetiştiriniz" sloganıyla yola çıkılmalı, gerçektende günümüz toplumunun en çok ihtiyaç duyduğu her yönüyle kalite insanı yetiştirmeliyiz. Bu sebeple, haksızlıklarla dolu bu dünyada, saadet yolunu bulmak ve istediğimiz ve hayal ettiğimiz insan modelini yetiştirmek için Kur'an bir harita, akıl bir pusula, iman ise önümüzü aydınlatan bir fener hükmündedir. Gelecek nesillerimizin "akil" adamlarını yetiştirmek için bu konuya el atmalı ülke evlatları olarak en kaliteli okulları, üniversiteleri ve bilim yuvalarını kurmalı ve eşrefi mahlukat olan insanı, o ünvanı hakedecek konuma yükseltmeliyiz.
Yeni bir dünya için ebed yolcusu bir gençlik var etmeli, ecdadımıza yaraşır şekilde tarihteki o izzetli ve şerefli yerimizi tekrardan  elde etmeliyiz. "Bu ümmetin asıl gücü; topu, tankı, tüfeği değil, imanlı-inançlı gençliği ve tam anlamıyla yetişmiş  insanıdır."
Vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları