Ömer Gündüz

Bir(Leş)Miş Milletlerden, Birleşmiş Ümmete

Ömer Gündüz

Bir(Leş)Miş Milletlerden, Birleşmiş Ümmete
İslam dünyası savaş, işgal, yoksulluk ve açlık gibi felaketlerin pençesinden bir türlü kurtulamıyor. Gazze yanıyor, Filistinli evladım ölüyor. Suriye harap olmuş yıkılmış. Dünya bir ateş çemberinde. Oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Her geçen gün yeni sıkıntı ve yeni felaketlerle yüz yüze kalan mazlum Müslümanlar yaşadıkları karanlık gecelerin sona ermesini bekliyor. Sabahın aydınlığına uyanmak her millet gibi Müslümanların da hakkıdır. Ama insanlık sus pus! Dünya Müslümanları sessiz bir şekilde olanları normal bir şeymiş gibi izlemeye devam ediyor. Sanki her şey yolunda ve tıkırında işliyor. Evet bizim için her şey tıkırında! Vurdumduymaz, pısırık ve bana değmeyen yılan bin yaşasın misali sözde Müslümanlar için her şey yolunda ve bütün bir hayatlarının böyle şatafatlı ve rahat süreceğini; son model arabalarla gezip tozacağını, dayalı, döşeli  evlerde krallar gibi keyf çatacağını uman sözde uyanıklar, öteki alemde de cenneti parsellemiş, konuştuğunda kitabın ortasından konuşan ve mangalda kül bırakmayan gafil Müslümanlar size söylüyorum... Ne zaman uyanacaksınız. Ne zaman kendinize gelip; özünüze döneceksiniz. Yoksa sizden öncekilerin  başına gelen sıkıntı ve musibetler sizlerin başına gelmeden cennete girivereceğinizimi zannettiniz. Cennet ucuz değil, cehennem ise asla lüzumsuz değil. Ancak çığlıkları duyan ve söylenenleri dinleyen kim.  Evet ey Müslüman alemi! Sizlere avazımın cıktığınca bağırmak istiyor ve haykırıyorum. Gazze'de körpecik evladım katlediliyor. Bombalanan evlerin ve moloz yığınlarının altında can veriyor. Sen ise ne haldesin.
Katledilen çocuklardan yalnız bir tanesi, gözünü çöpten sakındığınız, gece uyurken üstünü açmasın, ağlamasın diye ve hastalandığında saatlerce nöbet tuttuğunuz kendi çocuğunuz olduğunu düşünün. Düşünün ki oradaki ana-babaların hangi acıları tattığını ve hangi duyguları yaşadığını... Yıllardır evlerinden ve yurtlarından zorla çıkarılmaya çalışıldığını ve horlandığını. Bizler ise kalkmış Bir(leş)miş Milletleri, Nato'yu ve Amerikayı göreve çağırıyor ve hani nerede bunlar diye söyleniyoruz. Şunu iyi bilelim ki Müslümanın Müslümandan başka ne bir dostu nede Rabbinden başka bir yardımcısı vardır. Küfür ise tek millet. Bizler sıkıntılarla yüzleştiğimizde batıdan medet ummaya ve onlardan dostane tavırlarla çaresizlik içerisinde bir şeyler beklemeye alıştırıldık. Oysa ki Kur'an'da "Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır."  (Bakara/120)
İslam çaresiz değildir. Bilakis günümüz Müslümanları İslama ve Kur'ana sığınmada acizdir.    Bugün İslam dünyasında yaşanan her türlü zulüm, ölen her çocuğun, hamile kadının vebali, bunu görmeyen ve kapitalizmin esiri olan ümmettedir. Gazze'de ölen her çocuk karşısında insanlık neden susuyor, özellikle İslam dünyasından neden cılız sesler yükseliyor. Gerçek çözümün ne olduğu başta yönetici kadroları olmak üzere herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Batıyla işbirliği yaparak onların eliyle Filistin'e yerleştirilmiş olan azgın toplulukla mücadele edilemez. Bütün bu yaraların, sarılması, bu çatışmaların sona erebilmesi, Türkiye'nin başkanlığında İslam NATO'sunun, İslam Ortak Pazarının kurulmasıyla, kısacası İslam Ümmetinin birleşmesi ile mümkündür. Çünkü Rabbimiz öyle emrediyor ve şöyle buyuruyor: "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız." (Al-i İmran/110) "Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir ümmet olsun. İşte kurtuluşa erenler bunlardır." (Al-i İmran/103-104)
Oyalanmayı bırakıp bir an evvel somut adımlar atılmalıdır. Bu saldırganlığa son verecek olan sadece ve sadece Müslümanlardır. Bunun somut ve kurumsal ifadesi de İslam Birliğidir. Siyasetten ekonomiye, ileri teknoloji üretiminden İslam Barış Gücü yapılanmasına kadar ihtiyaç duyulan ne varsa, her konu ancak bu çatı altında planlanıp kurumsal yapıya kavuşturulabilir.
İsrail saldırganlığına son vermek ve Filistin'i özgürleştirmek İslam Birliğini kurmakla mümkün olacaktır. Selam ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları