Ömer Gündüz

Umuda Ve Kurtuluşa Yolculuk, Hicret

Ömer Gündüz

Miladi 2012 takviminin 15 Kasım Perşembe günü, yani bu gün 1 Muharrem 1434 hicrî tarihine rast gelmektedir ve Müslümanların yılbaşısıdır. Bu yazımız vesilesiyle tüm okurlarımızın ve Vanlı kardeşlerimin yeni yılını tebrik eder sıhhat, afiyet, selamet ve uyanıklık dilerim. Çıkan seneyi rahmet ve mağfiretle kapatmalarını Mevla-i Müte'alimizden temenni ederim.
Hicret, bir yerden bir yere göç etmek. Özel anlamda da Hz. Peygamber (sav)'in Mekke'den Medine'ye gitmesidir. Bu gün hicri yılbaşı. İslam aleminin takvimine başlangıç kabul ettikleri kutlu seferin idrak edildiği gün.
Hicret bağrında sevgiyi, özlemi, hasreti barındırır. Aynı zamanda her bir hicret umuttur, beklentidir, kötülüklerden ve felaketlerden kurtuluştur. Zulümden kaçmanın, insanca yaşayabilmenin adıdır bir anlamda. Yarenliğin, yoldaşlığın, yol arkadaşlığının nasıl olması gerektiğini gösterir bizlere. Umuda yolculuk dedik. Neydi hedeflenen? Sadece işkenceden, iman etmenin aydınlığını göremeyenlerin körlüğünden bıkmak mı? Mekke'den dayanılmaz acıların çekildiği ana vatandan, kendisine kucak açanlara gitmek ve orada tüm dünyaya örnek olacak bir devletin kurulması için çalışmayı hedeflemek mi?. Hicret aynı zamanda bir hedefi olmanın, ideali doğrultusunda gayret gütmenin, zorluklara aldırmadan maksuda varmanın dışavurumudur. Hicret bedel ödemektir. Sevdiklerinden, doğduğu, yetiştiği topraklardan kopmak ve meçhulün koynuna girmek, mal ve mülkten yani tüm dünyevi hazlardan fedakarlık yapmak, bir bilinmeze umutla yelken açmaktır. İdealin her ne şart altında ve neye bedel olursa olsun gerçekleşmesinin tüm sevgilerden üstün olduğunun belirtilmesidir. Aynı zamanda bir fethi düşlemek ve o fetih için gerekeni de yapmaktır. Hicret, Sevgililer Sevgilisinin (s.a.v.) inancı doğrultusunda göçü olmakla beraber içerdiği mesaj ile bizlere her zaman taze umutlar ve tükenmemesi gereken azmi muştular. Hicret Allah'ın bizlere bahşedilen nimetlerden bir an olsun ayrılmak ve sıkıntılara düçar olmak, o nimetlerin yeniden kadrü kıymetini bilme yolunda Mevlamıza yeniden şükredebilmektir. Tıpkı Van depreminin 1. yılını geride bıraktığımız bu günlerde,  tüm Van halkının deprem sebebi ile muhacir olması, memleketini terketmesi ve var olan bir çok makamın, mevkinin, malın, mülkün ve düzenin bir anda altüst olması gibi...
Peki neden takvim başlangıcı olmuş? Neden O Kutlu Elçi'nin (s.a.v.) doğumu, ölümü, Bedir harbi vs. değil de hicret olayı başlangıç seçilmiştir? Belki de fethin başlangıcı olması, tüm dünyaya İslam'ın bu göçle başladığının akılda tutulması, sürekli mücadelenin anlamlanması için, belki de müslümanların daima bu minval etrafında yaşamaları ve her daim dinini diri tutmak, toplumların ıslahını hedeflemek; beşeri sistemlerin kölesi olmak yerine Rabbine kul olabilmek için bir milad seçilmiştir. Çünkü hicret manası ve muhtevası gereği terketmek, bırakmak, Allah'a iltica etmektir. Gelin bizlerde kötülüklerden iyiliklere, zararlıdan faydalıya, yanlızlıktan birlikteliğe, hasetten dostluğa, kavkadan kardeşliğe, günahtan sevaplara, yalnışlıktan doğruluğa ve ruhbanlıktan cihada doğru hicret edelim. Tıpkı Peygamber ve arkadaşları gibi kötülüklerden uzaklaşarak, güzel olana doğru koşalım ve her birimiz Mekkeli "Muhacirler" olalım.
Her ne düşünülmüş olunursa olunsun hicret; içinde barındırdığı kutsi anlamlarla ve bizlere aktardığı ruhla ilelebet yaşayacak ve inananlar her yeni yıla yeni fetihlere yelken açmak üzere taptaze umutlarla başlangıç yapacaklardır.
Vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları