İkram Kali

Yaşadığınız yeri tanıyın, gezin, görün

İkram Kali

Dünyanın farklı yerlerini gezip görme tutkusu hızla yayılıyor. İnsanlar yeni yerleri görüp, saklı köşeleri keşfetmeye çalışıyor. Yurt içinde görülmesi gereken yerleri gezip gören şanslılar rotayı yurt dışına çeviriyor. Bu anlamda ülkeler arasında devriâlem yaşanıyor.

 

Aileler özel arabalarıyla veya tur gruplarıyla gezmeyi tercih ederken gençler ikili üçerli arkadaş gruplarıyla tren, otobüs gibi araçlarla maceralı yolculuklara çıkıyorlar.

 

Bölgemizde sağlanan güvenlik, huzur ile birlikte son yıllarda kentimize gelen yerli turist sayısı hızla artmaya başladı. Sırtında çantasıyla çarşıda dolaşan, Van Kalesinde fotoğraf çeken, Gevaş Selçuklu Mezarlığını yakından gözlemleyen turistleri görmek sıradan görüntüye dönüştü.

 

Uçakla, otobüsle 2-3 günlük turlarla Van'ın tarihi ve doğal güzelliklerini gezip görmek,yerel lezzetleri tatmak, Van oturma gecesinde Van türküleri dinleyerek gezinin keyfini çıkarmak isteyenler bir hayli arttı. Van yeniden keşfediliyor sanki.

 

Edremit'te çadır açan, karavanını park eden turistler sayesinde 1970-80'li yılların görüntüleri yeniden görülmeye başlandı. Oteller İranlı turistlerin yanı sıra yurt dışından ve yurt içinden gelen yerli yabancı turistlerle dolup taşıyor.

 

Özellikle 2011 Van depremi sonrası Vanlıların hayata bakış açılarında, kendilerine daha fazla zaman ayırma konusunda değişim yaşandı ve yaşanıyor. Arkadaşları, dostlarıyla Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu, İran, Gürcistan, Çanakkale, Kapadokya gibi farklı yerlerin yanı sıra turlarla Avrupa ve Balkan ülkelerini gezip görmeye giden Vanlıların sayısı her geçen gün artıyor.

 

Ancak doğduğu, büyüdüğü ve halen yaşadığı memleketi Van'ın tarihi ve doğal güzelliklerini gezip görmeden farklı ülkeleri ve şehirleri gezip görme çelişkisi yaşayanlar gibi memleketinin eşiz güzelliklerini yabancılardan öğrenenler bile var maalesef. 

 

Geçenlerde bir dost sohbetinde Vanlı bir hemşerimizin sözleri çok manidardı. Kendisi aynen şöyle söylemişti: "Yurt dışına çıktım bazı Avrupa ülkelerini gezdim, gördüm ancak bu yıl Van'a gelen misafirlerimi gezdirmek maksadıyla çevre gezisi yaptığımızda kendi şehrimde görmediğim yerler olduğunu üzülerek fark ettim. Bunlardan birisi Hoşap Kalesi idi. Bu tarihi kaleyi ilk defa bu yıl misafirlerimin sayesinde yakından gördüğümde kendi coğrafyama, kendi memleketime yabancı olduğumu fark ettiğimde ne kadar büyük bir eksiğimin olduğunu üzülerek anladım ve kendimden utandım" dedi. Bende  " Bu konuda sen tek değilsin, rahat ol ama keşke herkes bu özeleştiriyi yapabilse" dedim.

 

Dünyanın küçüldüğü, mesafelerin kısaldığı ve birkaç saat süren uçak yolculuğu sonrası herkesin istediği ülkeyi, istediği yeri gezip gördüğü bir dönemde, yanı başımızdaki güzellikleri gezip görmemek tek kelimeyle ayıptır,kusurdur, eksikliktir. 

 

Yaşadığımız yerin tarihi, kültürü, doğal güzellikleri hakkında bilgi sahibi olmak, gezip görmek, çocukları ve genç kuşakları da buna teşvik etmek kültürdür.

 

Van Kalesi'ni fotoğraflarda seven, Erek Dağı'nın yamacındaki Turna/ Keşiş Gölü'nün yerini bilmeyen, Erçek Gölü'nün yalnızca ismini duyan, Zeve Şehitliği, Eski Van Şehri, Akdamar, Çarpanak, Adır, Kuş adalarına merak ederek bir kez olsun ayak basmayan, Çatak, Bahçesaray'ı uzayda zanneden, Gevaş Selçuklu Mezarlığı'nı es geçen,Bendi Mahi Şelalesi ve Şeytan Köprüsünün ihtişamından habersiz olan yüz binlerce Vanlı var. Sorsan herkes buraları bildiğini söyler ama gördüm gezdim diyen çok az çıkar. Bu " Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli" durumuna benziyor.

 

Son yıllarda Kaymakamlıklar, Belediyeler;  kadınlar, çocuklar, öğrenciler, engelli ve diğer gruplar için gezi turları düzenleyerek kentimizin doğal ve tarihi yerlerini tanıtıyorlar. Bu tür sosyal kültürel projeler elbette yararlıdır, ancak yeterli değil.

 

Yaşadığı yerin tarihi ve doğal güzelliklerini "zaten bize aittir" anlayışıyla sahiplenen ama gezip görmeyi gerekli görmeyen çok yanlış bir algı var toplumda.

 

Farklı ülkeleri, şehirleri gezip görmek güzeldir. Ama önce yaşadığımız yerin tarihinde, kültüründe ve kimliğinde onemli yeri olan mekânları, doğal güzellikleri gezip görmek gerekir.

 

Yaşadığımız yeri tanımak, gezip görmek hakkında doyurucu bilgi sahibi olmak aidiyet duygumuzu güçlendirerek ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, sevdiklerimizi bağrına gömdüğümüz toprağımıza daha güçlü duygularla bağlanmamızı da sağlar.

 

O nedenle…

 

İstediğiniz, merak ettiğiniz yerleri ailenizle, dostlarınızla gezip görün; ama mutlaka yaşadığınız yer hakkında doğru bilgi sahibi olun, görülmesi gerekli yerleri gezin görün ve tanıyın.

 

Yaşadığınız yerin geçmişten günümüze yaşadığı acıları ve sevinçleri de öğrenin. Mesela yerel sözlüğünü, halk kültürünü,  önemli şahsiyetlerini, renkli insanlarını, sembol mekânlarını öğrenin. Güneşin doğuşunu ve batışının farkını fark edin. Otların yerel adlarını, özelliklerini nerde kullandıklarını bilin ve özgün kokularını hissedin. İnsanının karakterini huyunu bilin. Dağlarını tepelerini gezin. Yemeklerinin, meyvelerinin tadına bakın. Türkülerini, şarkılarını, şiirlerini ezberlemeye çalışın. Çocuklarınıza yaşadıkları yeri tanımalarını söyleyin.  Dost meclislerinde halk hikâyelerini, destansı öykülerini anlatın, fıkralarıyla gülün ve güldürün. Topluma yararlı olmuş, iz bırakmış kahramanlık göstermiş örnek insanlarından, olaylardan, o şehre damgasını vurmuş sanatçılardan yöneticilerden, bilim insanlarından söz edin.

 

Özetle…

 

Nerde doğmuş olursanız olun; yaşadığınız yeri tanıyın, mutlaka gezin görün. Tanıyın ki yaşadığınız yerde yabancı kalmayın. İnsan bildiği, gördüğü ve sahiplendiği kadar yaşadığı yere aittir.

Yazarın Diğer Yazıları