Ümran Öztürk

Korkuyu aşarsan bitkisel hayattan çıkarsın…

Ümran Öztürk

   "….Türkülerimizi Söyletmiyorlar Bize.

Korkuyorlar Robson Şafaktan Korkuyorlar,

Görmekten, Duymaktan, Dokunmaktan Korkuyorlar.

Yağmurda Çırılçıplak Yıkanır Gibi Ağlamaktan,

Sımsıkı Bir Ayvayı Dişler Gibi Gülmekten Korkuyorlar.

Sevmekten Korkuyorlar, Bizim Ferhat Gibi Sevmekten…

Tohumdan Ve Topraktan Korkuyorlar.. "(Nazım Hikmet)

 

Korku, bilinmeyene karşı duyulan histir. İnsanı köleleştiren ancak aşıldığı takdirde yaşama olanak tanıyan duygudur.

Yapmak istediğiniz bir çok şeye, hayallerinize bile ket vuran, hayatı zorlaştıran sizi yaşamak istediklerinizden uzaklaştıran, hayatınızın yönetimini eline alan hatta kişiliğinizi oluşturan en güçlü duygudur.

Örneğin çocukken şekillenen bu duygu yumağında korkunç rivayetler, şehir efsaneleri, ya da yaşadığımız olumsuz olaylar bilinçaltına itmiş olduğumuz korkularımızı daha da körüklüyor. Bu durum kaygı ve korkuları artırmakla kalmayıp, var olan korkuları iyice güçlendirip, insanların yaşam biçimini değiştirmesine neden oluyor. Kısacası tüm yaşamımızı yönetiyor.

Korku beklenmedik ve öngörülemeyen bir durumla karşılaşan insanın, zihnini yoğunlaştırmasını sağlayan bir mekanizmadır. Biz korktukça korku giderek hayatımıza daha çok yayılarak bizi esir alıyor.

Kişisel deneyimlerimiz de hayal gücümüzü ve korkularımızı biçimlendiriyor.

Korkulan her şey kaynağını  bilinmeyen  karanlıktan ve bilgisizlikten alır bu nedenle bilinmeyene karşı korkularımız hep vardır. Karanlıktan korkarız, panikleriz. Çünkü karanlıkta bilinmeyen vardır. Tanımadığımız insanlara karşı daha mesafeli, daha temkinli oluruz çünkü bilmediğimiz yönleri vardır.

Çözemediğimiz her şeyden korkarız.  Bir doğa olayının olduğunu düşünelim deprem, gök gürültüsü ve şimşek ya da fırtına. Bu esnada korku ve panik birleşince kendi kendini haklı çıkaran bir dinamiğe sahip olur.

Korku korkuyu besler ve pusuya yatmış bizi bekleyen tehlikelerle ilgili spekülasyonlar yapmamıza yol açar.

Korku hızla yayılan, kolay kolay insan beyninden çıkmayan bir virüstür. Bulaşıcı tüm virüslerden daha hızlı yayılarak hastalığa dönüşür. Korkuyla bilinç köreltilmiştir. Ancak Korkunun panzehiri bilinçtir.

İlk çağlarda insanoğlu korktuğu her şeye tapmıştır  ve böylelikle korkular tanrıları yaratmıştır.

Mülkiyetçilik topluma egemen olmaya başlayınca insanın insan üzerindeki korkusu başladı. Paranın gücüyle belli bir statüye kavuşan ya da sınıf atlayanların toplumda statü kaybetme, sınıf düşme ya da itibar kaybetme korkusu başladı.

Korku üretenler korkuyu; cesaretli oldukları için değil, tüm gücü elinde bulunduruyor olmalarının yanı sıra muhatabının cesaretsizliğinden, bilinçsizliğinden ve korkak oluşundan yaratırlar. Korkuyu yaratmak için her türlü yola başvuranlardır korku üreticileri.

Korku yalanla iç içe olduğu kadar, şiddetle de ilintilidir.

İnsan korkutulduğu için korkar ve korkularını başkalarını korkutarak giderir.

insanlar eskiden konuşarak, tartışarak bu duvarı aşarlardı. Kendilerine umut veren başka değerleri yardıma çağırıp uzlaşırlardı.

İnsanlar arasında sürüp gelen uzun diyalog bitti. İnsanların yaşamında en çok güvensizlik ve samimiyetsizlik hakim olmaya başladı. İnanamadığınız güvenemediğiniz insanlarla karşı karşıya kaldınız. İnandırılamayan bir adamdan elbette korkulur ve her kötülük beklenir. Öldürmenin haklı görüldüğü, insan yaşamının hiçe sayıldığı bir dünyada yaşıyoruz.  İşte, günümüzün başlıca sorunu budur, korkuyu doğuran Cehalet.

Korku içinde yaşayan bitkisel hayata girmiş bir hasta gibidir. Eğer korkuyu aşabilirsek bitkisel hayattan çıkabiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları