Prof. Dr. Nurten Laleci Sarıca

Salgın Günlerinde

Prof. Dr. Nurten Laleci Sarıca

Herkesin bildiği covid-19 hastalığının ilk tespit edildiği Mart ayının 11’inden bu yana ülkece uyguladığımız bir dizi önlemin başında (çalışmak zorunda olanlar dışında) herkesin evinde kalması, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmaması geliyor. Küresel boyutta böylesine etkili, böylesine hızlı yayılan ve yoğun ölüm riski taşıyan Covid-19, sayılı salgınlardan biri olarak tarihe geçecektir. Konu sağlık olunca da elbette en önemli yük sağlık çalışanlarının omuzlarında. Ailemdeki sağlık çalışanlarından da bildiğim kadarıyla, onlar canları pahasına, kendi yaşantılarından ödün vererek işlerinin başında. En küçüğünden, en büyüğüne hepsine milletçe minnettarız.

Eğitim camiasının bir üyesi olarak bizler de beklenmedik bir şekilde eğitim-öğretime önce ara verip daha sonra ilköğretimden yükseköğretime kadar her kademede uzaktan eğitim yöntemini ülkece uygulamak zorunda kaldık. Sayılı denebilecek alanlarda bir süredir kullanılıyor olduğu halde, her alanda uzaktan eğitim yapmak ve bunu kısa süre içerisinde uygulayabilmek çok kolay bir iş değildi. Aslında günümüzde genel ağ (internet) üzerinden yapılan (Fransızca l’éducation en ligne, İngilizceonlineeducation) uzaktan eğitim ülkemizde tarihsel olarak bakıldığında mektupla öğretim dönemlerine kadar gitmektedir. İletişim yollarının gelişimiyle beraber yıllar önce mektupla yapılan eğitimle başlayan bu yöntem günümüzde yerini artık uzaktan eğitime yani genelağ üzerinden eğitim ve öğretime bırakmış durumda. Eğitim kurumlarımızda faklı uygulamalar kullanılarak gerçekleştirilen bu eğitim, ilk başlarda bir takım aksaklıklara neden olmakla beraber giderek daha yetkin bir hal almaktadır.

Görev yaptığım yükseköğretim kurumunda biz de bu uygulamalardan birini kullanmaktayız. Ülke genelinde eğitimin her kademesinde toplamda 25 milyonu aşkın öğrenci ve bunun 8 milyona yakınının üniversite öğrencisi olduğu göz önüne alındığında aynı anda (senkron) genel ağ üzerinden ders yapmanın çok da kolay olmayacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Bizler de bu nedenle derslerimizi ders program saatlerinde yapıp kaydederek öğrencilerimizin istedikleri zaman (asenkron) izleyebilmelerini sağlayacak şekilde, kurumun belirlediği usul ve esaslar doğrultusunda gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda üniversitemizin özellikle Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nın gayretleri de takdire şayandır. Çok kısa sürede uygulamanın üniversitemiz genelinde sorunsuz uygulanabilirliğini sağlamak için büyük çaba harcamaktadırlar. Biz akademisyenlerin ve öğrencilerimizin karşılaştıkları sorunları veya karşılaşabilinecek olası sorunları çözmek için gerçekten hızlı ve etkin bir çalışma içindeler. Her ne kadar eğitim-öğretime bu şekilde devam ediyor olsak bile öğrencilerimizle yakından, yüz yüze etkileşimli olarak derslerimizi işliyor olmanın yerini tutmadığını belirtmek isterim. Onların olmadığı derslikler, koridorlar, laboratuvarlar, kantinler, fakülte bahçesi ve yerleşkenin her bir yanı öyle ıssız ki. Onlar olmadan üniversitemiz cansız bir beden gibi. Hepsini çok özledik. Yeniden dersliklerimizde ders yapacağımız, çalışmadıklarında, dersi kaynattıklarında kızacağımız, konuları karşılıklı tartışarak işleyeceğimiz günlerin hayaliyle bu salgın günlerinin çabucak bitmesini diliyorum.

Sağlıcakla kalın.  

 

 

Yazarın Diğer Yazıları