Prof. Dr. Nurten Laleci Sarıca

'Bilmeyen ne bilsin bizi, Bilenlere selam olsun'

Prof. Dr. Nurten Laleci Sarıca

Dil ediniminde ve dil öğretiminde dört temel beceriden ve bunların geliştirilmesinden söz edilir. Bunlar okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerileridir. Dil öğretirken konuşma dersinde ilk konu selamlaşmadır. Çünkü selamlaşmak iletişim kurmanın ilk basamağı, ilk adımıdır hatta. Konuşmayı başlatmak için kullandığımız ilk sözcük bir selam içerir. Selam sözcüğü Arapça kökenli bir sözcüktür ve " barış, esenlik, güven" gibi anlamlara gelir.  Bir yere, bir kuruma gittiğinizde karşılama veya danışma masasındaki görevliye yaklaştığınızda; alış verişe gittiğiniz dükkândaki görevliyle karşılaştığınızda nasıl başlarsınız konuşmaya? Örneğin birine, bir yere telefon açtığınızda önce ne dersiniz? Sanırım birçoğumuzun ilk aklına gelen en kolay, en rahat sözcük "merhaba" olacaktır. Bunun dışında kullandığımız selamlama sözleri de mevcuttur. Örneğin "selam ün aleyküm, iyi günler, selam" gibi. Veya günün saatlerine bağlı olarak "günaydın, iyi sabahlar, hayırlı günler, iyi akşamlar, iyi geceler vs". Doğal olarak, iletişim kurulacak kişi, ortam, yetişme tarzı, kültürel özellikler gibi ölçütler konuşmayı veya iletişimi başlatmak için kullanılacak sözcüğün seçimini etkiler. Yani her yerde aynı şekilde selam verilmez.

Selamlaşmak için kullanılan sözcüklerin yanı sıra hareketlerle de selamlaşılır. Genellikle selamlama veya selamlaşma hareketine sözlü selamlama eşlik eder. Gerek sözle gerek davranışla olsun selamlaşma ülkeden ülkeye farklılıklar gösterir. Selam vermek muhatabınıza değer vermek, ona esenlik dilemek, sizden zarar gelmeyeceğini, sizin onun için bir güven kaynağı olduğunuzu, ona saygı duyduğunuzu göstermektir bir bakıma. Dilimizde selam ile ilgili çok sayıda deyim ve atasözü de mevcuttur. "Bir selam, bin hatır yapar; garibe bir selam bin altın değer" gibi atasözlerinde selamın ne kadar değerli bir kelam olduğu vurgulanır. "Selamı sabahı kesmek" deyiminde ise uzaklaşmak, ayrılmak anlamları vardır. Ayrıca, "selam etmek, selam durmak, selam göndermek, selam çakmak, selamını esirgemek" gibi deyimleri de sayabiliriz.

Birçok kültürde insanlar selamlaşmak için genellikle karşısındakine elini uzatır ve el sıkışırlar/tokalaşırlar,  bu harekete "merhaba veya iyi günler" gibi selamlama sözcükleri eşlik eder. Eli güçlü bir şekilde sıkan kişinin daha enerjik, daha kararlı ve girişken kişilikli olduğu söylenir. Çekingen insanın el sıkması da yavaş ve daha gevşek olur. Ama sert bir şekilde el sıkmak çok önerilen bir davranış olarak kabul görmez. Bazı kültürlerde cinsiyet ayrımına göre farklı uygulamalar mevcuttur. Örneğin ayrı cinsiyette olanlar el sıkışmazlar, bazılarında da farklı cinsiyette olanla el sıkışılır, aynı ise gerek duyulmaz sadece sözlü selam yeterli görülür.

Ülkelere göre nasıl selamlaşılır diye merak ederseniz işte birkaç örnek: Avrupa ülkelerinde bizde olduğu gibi genelde el sıkışarak ve selam sözcüğü ile selamlaşılır, bazen buna yanakların değdirilmesi eşlik edebilir.

Asya'da selamlaşmak saygı anlamında bir hareketle gerçekleşir. Örneğin Çin'de başını öne eğmek, merhaba demektir. Geleneksel Çin kültüründe yere baş koymak, bir tür secde etmekle selam verilirmiş. Japonlar öne doğru eğilerek selam verirler. Bu hareketin adı ojigi'dir. Hindistan ve Tayland'da eller önde birleştirilir ve başla beraber eğilerek selam verilir ve bu hareketin adı da wai'dir. Hindistan'da aynı harekete "namaste" sözcüğü eşlik eder. Yine bu ülkede yaşlı insanların önünde eğilerek ayaklarına dokunmak da saygı ile selamlamak anlamına gelir. Malezya'da eller karşıdakinin ellerine dokundurulur ve sonra kalbin üstüne bastırılarak selamlaşılır. Bu harekete  "salame" denir.

İspanyollar ve Meksikalılar selamlaşınca sarılırlar ve sırtlarına vururlar. Bu sırta vurma hareketinin anlamına bakıldığında şöyle bir ayrıntıyla karşılaşılır. Eskiden, insanların silah taşıdıkları zamanlarda sarılan kişinin silah taşıyıp taşımadığı anlaşılsın diye selamlaşma sırasında sırtına vurarak, sırtı sıvazlanarak bundan emin olunmaya çalışılırmış. O zamanlardan gelen alışkanlıkla günümüzde de selamlaşmalarda aynı hareket devam etmekte.

Güney Afrika'da bazı kabilelerde karşılıklı gelerek elleri çakmak nazikçe selamlaşmak anlamındadır. Bir Nijer kabilesinde yumruk sallayarak selamlaşılırken, bir başka kabile bizde küfür sayılabilecek bir kol hareketiyle selam verir. Zambiya'da başparmaklar tutularak selam verilir. Maori kabilesinde selamlaşmak için burunlar ve alınlar birbirine değdirilmelidir.

Tibet'te karşınızdakine selam vermek ve saygınızı bildirmek istiyorsanız dilinizi göstermeniz gerek. Eğer kutuplarda Eskimolarla selamlaşacaksanız burnunuzu muhatabınızın yanağına veya alnına değdirip koklamak zorundasınız.

Filipinler'de yaşlı birine selam verirken, elini alnınıza/başınıza değdirmelisiniz, bizde önce öpüp sonra alına değdirilir. Bu bakımdan benziyor bizim tarzımıza. Yakın komşumuz Yunanistan'da selamlaşırken iki kişi bir birinin omzuna dokunur. Amerika'da ise yumruk tokuşturmak selamlaşmak demektir.

Bizim de kullandığımız "selamünaleyküm" ifadesi Fransızcaya"salamalek" olarak geçmiştir. Ama dilden dile geçme aşamasında biraz değişime uğramıştır doğal olarak. Öyleki selamlamak karşılığı olarak güncel dilde "fairesalamalek" diye bir deyim de kullanılmaktadır. Museviler İbranice "şalom alekem" diye selamlaşırlar. Anlamı Arapça "selam aleyküm" ile aynıdır.

Gelelim bizim memleketimize. Selamlaşmak çok önemlidir bizim ellerde. Karşılaşılan kişilere yaşı ne olursa olsun selam vermeden, verilen selam alınmadan geçilmez. Hele söz konusu kişi tanıdıksa, selamın ardından bir de hal hatır sormak iki kelam etmek de gerekir. Küçükken bu konuda büyüklerimize epeyce sitem etmişliğimiz vardır. Şimdi neredeyse hepsi rahmetli olmuş büyük komşularımızla ayaküstü sohbetlerden aklımda kalan ve hatırladıkça beni gülümseten cümle "Gızgızım necesen, eyisen? Heç görünmiyisen? Ne var ne yoğ?" cümlesi. Böyle başlayınca tabi sohbet uzar gider.

Söylenecek her şey bir "Merhaba" nın arkasında bekler. Selamı, sabahı kesmek sohbeti, dostluğu kesmektir. Bir "Merhaba" duyamamanın sancısını sevenler bilir. Selamda saklı tavır sohbetin arkasını baştan haber verir.  Bazen bir bakışa ya da bakmayışa sığan selam uzun uzun anlatılacakların ilk hecesidir.

Bakışa sinen selam ağızdan çıkacakların müjdecisi olur. Gönülden gelen selam gönülde yer bulur. Yunusça selam olsun tüm gönüllere.

Gönül Çalab'ın tahtı

Çalabgönüle baktı.

İki cihan bedbahttı,

Kim gönül yıkar ise.

Yazarın Diğer Yazıları