Prof. Dr. Ahmet Özer

Nereye doğru gidiyoruz?

Prof. Dr. Ahmet Özer

Iskalanan Yüzyıllar

Türkiye 18 yüz yılı ıskaladı matbaa 200 yıl geç girdi Osmanlı İmparatorluğuna. 19 yy sanayi devrimi ıskalandı fabrika 50 yıl geç girdi bu ülkeye. 20 yy bilişim çağı ıskalandı bilgisayar 30 yıl geç girdi Türkiye'ye. Bari 21. Yüzyılı ıskalamayalım. Peki, bu çağı ıskalamamak için ne yapmak lazım? Bunun için"yapısal reform" şart.

 

Yapısal Reform Şart

Yapısal reformla ne kastediyoruz? Siyasi açıdan özgürlük, eşitlik, adalet, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü ve tam demokrasiyi kastediyoruz. Ekonomik açıdan ise özgür teşebbüsün önünün açılması, adil rekabet ortamının yaratılması ve ve ezberci eğitim yerine beceriye dayalı eğitime geçilmesidir kastettiğimiz yapısal reform. Biraz daha yakından bakalım.

 

Özgürlük Olmadan Kalkınma Olmaz

Çünkü özgürlük olmadan teşebbüs olmaz. Nitekim özgürlüklerle, özgür basınla, demokrasi ile kalkınma arasında güçlü bir ilişki olduğu yaşanan örneklerle tespit edilmiş durumda. Yanı sıra adalet olmadan güven ve istikrar ortamı oluşmaz. Güven ve istikrarın sigortası ise tarafsız ve bağımsız yargı ve tam demokrasidir. Bunlar olmadan kimse yatırım yapmaz. Bunların olmadığı yerde yasaklar ve yolsuzluklarla beraber yoksulluk da artar. Kayırmacılık, yolsuzluk, soygunculuk birilerini haksızca zengin edebilir ama ülke fakirleşir. Aslolan birilerinin zenginliği değil Arap ülkelerindeki yapay petrol zenginliği gibi. Aslolan halkın sosyo ekonomik yaşam ve refah düzeyi ve demokratik standartlarıdır.

 

Temel Taş Eğitimdir

Eğitim bütün bunların temel taşıdır. O olmadan hiç bir şey olmaz. Sonuçta nitelikli eğitime bağlıdır herşey. Ama nasıl eğitim? Birilerine hizmet eden, tornadan çıkmış gibi tek tip yaratan ezberci ve bilimdışı eğitim değil elbette. Bahse konu ettiğimiz eğitim, beceriye dayanan eğitimdir. Beceriye dayanan eğitim ise bilime, hayal gücüne, tasarıma ve akla dayanan, bunları geliştiren eğitimdir.

 

O halde bilime, hayal gücüne, tasarıma ve akla dayanan bunları geliştiren eğitim şart. Örnek mi? Bakın 53 kişinin kurduğu WhatsApp 19 milyar dolara satıldı. Bu ne demek? Türkiye'den örnek verirsek ne demek olduğu daha iyi anlaşılır. 53 kişinin çalıştığı 19 milyar dolarlık şirketi bir tarafa koyun. Sonra Türkiye'de 500 bin kişinin çalıştığı Türkiye'nin en büyük firmaları olan Türk Telekomu, Tüpraşı, THY'yı ve yüzbinlerce çalışanı olan kimi tekel, kimi devlet desteğiyle kurulmuşken büyük kuruluşları alt alta koyun bir WhatsApp etmiyor.Dahası var; 40 tane THY Amerikada arabası olanla olmayanı bir araya getiren,bir çeşit çöpçatanlık  yapan, bir UBER firması etmiyor.

 

Katma Değeri Yüksek Üretim

İşte bu yüzden katma değeri yüksek üretim yapmak zorundayız. Örneğin bir kilo kum'u ele alalım. Geleneksel toplumda kumla duvar harcı yapılır, kilosu bir cent eder. Sanayi toplumunda silis, silisten de cam yaparsın aynı kilo kumdan, fiyatı bir dolar ya eder ya etmez. Ama aynı kilo kumdan bilgisayar çipi yaparsan, bin dolara satarsın. Şimdi dijital teknoloji ve yapay zeka ile bunu daha da katlayabilirsin. Oysa hepsinde hammade aynı kum. Değişen girdilerdir. Herşeyden önce bilgi girdisi. O tek başına herşeyi değiştiriyor. O yüzden bilgiyi üretenler zenginleşirken onu sadece alıp kullananlar fakirleşiyor.

 

Endüstri 4'e Doğru.

Çin dev adımlarla sanayileşiyor. Bu konuda bir çok avantajı var. Başta ucuz emek büyük Pazar olmak üzere cazip bir alan var. Kendi olanaklarıyla hızla ve büyük oranlarda istikrarlı bir biçimde kalkınıyor. Bu yüzden sanayileşmiş birçok ülke girişimcisi fabrikalarını buraya taşıdılar.2015 yılında Çin bütün batının ihraç ettiğinden daha fazla "sanayi ürünü" ihraç etti. Böyle giderse Çinle rekabet edemeyeceğini anlayan batı atağa geçti. Başta Almanya olmak üzere Batı Endüstri 4'ü icat etti. Merkezinde dijitalleşme ve teknolojinin sunduğu otomosyon var. Yanısıra yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri analitiği, bulut gibi temel yapıtaşları var. Makineleri üreten makineler çağı. Yani katma değeri yüksek mal üretimi. Böylece şimdilik Almanya ön almış gözüküyor. Fakat Çin'in sahip olduğu potansiyeller bunun da üstesinden gelebileceğini gösteriyor.

 

Gelenekselden Modern Ötesine

Özet olarak, birinci sanayi devrimi buhar gücünün bulunması ve kullanılmasıyla başlamıştı.Deniz Yolu, İpek Yolunun önüne geçince buna dayanan imparatorluklar (Osmanlı dahil) zayıfladı, çöktü gittiler.  Çünkü buhar gücünü kol gücünün yerine kullananlar zenginleşti. 2. Sanayi devriminde, elektriğin bulunması ve fabrikaların kurulması ile "kitleler için"seri biçimde "kütle üretimi"ne geçildi. Sanayileşmenin öncüleri böylece dünyanın en zengin ülkeleri haline geldiler. Almanya, İngiltere, Japonya ,ABD gibi.3. sanayi devrimi ile dijital devrim gerçekleştirilerek, elektronik kullanımı, artı bir ucunda insan unsuru yer alan tam otomatik ve esnek üretime geçildi. Sanayi 3 ile geleneksel sanayi aşıldı. Ardından dördüncü döneme geçildi.

 

Sonuç

Sonuç itibariyle, endüstri 4 denilen  4. sanayi devrimi geleneksel sanayilerin bilgisayarlaşma yoluyla teşvik edilmesi, yeni teknolojilerin kullanılarak insanın tam otomasyonlu üretim sürecine geçilmesidir.Artık ulaşım sektöründe sürücüsüz arabalar, tıp da ameliyat yapan robot doktorlar, eğitimde akıllı araç gereçler ve bilgisayarlar şoförlerin, doktorların, öğretmenlerin işlerine son vererek işsiz bırakacak.Bu yeni teknolojik devrim, sadece işsizliğe yol açmayacak siyasetten hukuka, sosyolojiden psikolojiye, hatta dine kadar birçok alanda büyük değişim ve dönüşümlere yol açacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları