Prof. Dr. Ahmet Özer

Korona sonrası dünya nasıl olacak? -3

Prof. Dr. Ahmet Özer

İnsanlık tarihi boyunca doğal afetler ve salgın hastalıklar hep olagelmiştir; bu da sosyal ve toplumsal kırılmalara neden olmuştur. Ancak insanlık tarihine baktığımızda hiçbiri bu son salgın kadar küresel, hızlı ve yaygın bir etkiyi sahip olmamıştır.

Bu salgının birçok bakımdan şu ya da bu şekilde bir milat olduğu söylenebilir. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının hemen hepimiz farkındayız.

İşin ilginç bir tarafı da şu:
Her biri ayrı güç, olanak ve yönetimlere sahip olan dünya devletlerinin hemen hepsi bu pandemi karşısında aynı reflekslerle hareket ettiler. Bunun gelecekte yaratacağı “aynilik” ve “tek tiplik” açısından önemini bir kenara not edip analizimize devam edelim.

Bu salgın ayrıca bize şunları gösterdi:

1)Küreselleşme, ulus üstü kurumlar denilen koca koca teşkilatların bir virüs karşısında hiç bir şey yapmadıklarını ya da yapamadıklarını gösterdi.

2)Doğayı yok etmekte, insanları katletmede mahir olan militarist güçlerin, onca silahın, ordunun bir virüs karşısında onları yaratanları bile koruyamadığı ortaya çıktı..gerçek yüzleri görüldü..

3) Çok güvenilen ulus devletlerin de bir işe yaramadığı, vatandaşlarını koruyamadığı ortaya çıktı.

4) Dinlerin, mezheplerin, tarikatların da çare olamadığı bir kez daha görüldü.

5) Onca kaynağın tanka, topa, nükleer silahlara yatırmak yerine doğa ve insan sağlığı için harcamanın gerekliliği ve önemi bir kez daha kendini hatırlattı

BAŞKA NELER OLDU?

Aslında bu bahisle ilgili Fütüristler daha önce çeşitli görüş ve uyarılarda bulunmuşlardı. Yakın çağın bu bilim insanlarından A. Tofller “Şok” ve “Üçüncü Dalga” adlı kitaplarında bunun ipuçlarını verir. Genç bilim insanı Hararri “Sapiense” ve “Deus” adlı çalışmalarında benzer öndeyilerin ipuçlarını sergiler. Bütün bunları bu gün yaşadıklarımızla birleştirdiğimizde tablo net olarak ortaya çıkar.

Peki oryaya çıkan tablo nedir?

Her şeyden evvel yerleşik toplumsal, sosyal ve kültürel davranış kalıplarımıza bir balyoz inmiş gibi şaşkınız.

Bütün sosyal ilişkiler başta olmak üzere; toplu ibadet anlayışı, cenaze töreni, taziye, tokalaşma alışkanlığı, aile ilişkileri vs. kökten değişti..

Dostum L. Botan’ın bir yazıda belirttiği gibi; Paris artık romantik değil, New York ayakta durmuyor. Çin Seddi artık koruyucu değil,
Papa suskun, Roma Meydanında Ayin yok ve Mekke bomboş.

Kucaklaşmak-öpüşmek birdenbire silah haline geldi. Aile büyükleri ve arkadaşları ziyaret etmemek sevgi gereği oldu.

Aniden güç, güzellik, altın, para değersiz oldu ve almaya çalıştığımız oksijeni alamaz olduk. Mevsim bahar ancak dışarı çıkmaktan korkuyoruz.

Kirlettiğimiz hava, su ve toprağı daha özler olduk ve yaşamsal önemini iyiden iyiye kavramış olduk.

Dünya insanlığı günlük koşuşturmacadan dolayı hem kendine hem doğaya yabancılaşmış, düşünce üretmekten kopmuştu! Salgın ile birlikte tekrar kendimizi ve doğayı keşfetme olanağı bulduk! Ya da öyle umuyoruz.

Sadece bazı kesimler değil, herkes kapitalizmin dayattığı yaşamın yaşamaya değer olup olmadığının muhasebesini yapmaya başladı.

Doğa asırlar sonra rahat bir nefes alırken insanlık yeni düşünceler için adeta kuluçkaya yatmış durumda! Çöküşü engellemek ve yeni bir çözüm ve çıkış için bir büyük anlatıya (bir kosmogenia’ya) her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu bilinci gittikçe yaygınlaşıyor.

Bunlar bizim tespitlerimiz ve öngörülerimiz. Bir de maalesef bunlara karşı direnen reel bir dünya var.

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

Küresel güçler, küresel şirketler, dünyaya artık algoritmik yöntemlerle hükmetmek isteyenler (ki bunlar küçük elit yapılar ve bu konudaki uzman kesimlerden oluşacak) bu süreci hızlandıracaklardır.

Madem, aile, devlet, din vs sizi koruyamıyor o zaman bize biat edin karşılığında sizi biz koruyalım diyecekler. Diğer bir deyişle, yönetmek isteyen küçük elit kesim, yönetilen büyük avam kesime şunu demek istiyor: Bundan sonra gelecek ölümcül virüslerden, yoksulluk ve açlıktan korunmak için bana biat edin; bunun için kolunuza ya bir bilezik ya da bir çip takarak sağlığınızı takip edeceğim.

Bu yöntemle; Küresel bir “Veri Tabanına” ve her bir birey hakkında A’dan Z’ye bilgi sahibi olacaklar. Bu veriler sayesinde istedikleri şekilde tek tek ve toplu olarak kaderimizi belirleyebilecek güce sahip olabilirler.

Peki reddederseniz ne olacak? “Sizi kaderinizle baş başa bırakıyorum” tehdidiyle korkutacaklar o zaman. Yani bir çeşit ölümden tutup sıtmaya razı edecekler geniş yığınları ve toplulukları. Ya “süper insan” olarak sağlığınız ya da her türlü saldırıya açık ölüme mahkum olun ikilemi… Bu virüs ile bize yaşattıkları “psikolojik sosyal travma” onlara bunu bize daha rahat deme fırsatı veriyor.

ROBOTLARIN DÜNYASI HIZLANACAK!?

-Daha önce belirttiğimiz gibi robotik dünya artık yaşamın her alanında kendini gösterecek. Robotlar hizmet sektöründen üretim sektörüne ve askeri- güvenlik sektöründen sağlık sektörüne kadar hizmet vermeye başlayacak!

-Artık milyonluk ordulara, paralı askerlere, (fabrikalarda robotlarla birlikte dijital devasa makinalar varken) çalıştırdıkları milyonlarca işçiye ihtiyaç yok.

-İnsansız hava araçları, akıllı füzeler, biyolojik silahlar, akıllı teknolojiler, uzay uydularıyla bütün dünyayı 24 saat gözetim altında tutan tekelci sermaye kendi ihtiyacı kadar yüksek beyin gücüne sahip sağlıklı bir nüfus planlaması yapmak istiyor.. Niteliksiz gördüğü nüfustan yavaş yavaş on onbeş yıl içinden kurtulmak istiyor. Yaşlı, hasta ve engelli nüfustan kurtulmanın ve hızlı artan nüfusu kontrol altına almanın peşindeler...

(Sağlıklı nüfus için sperm bankaları zaten devredeydi ve ileride zorunlu hale gelecek. Spermleri analiz edip içinden en sağlıklı olanları seçebilecekler. Böylece hem engelli hem de niteliksiz nüfustan kurtulmayı öngörmektedirler.)

-Ekonomik işleyiş yeni bir hal alacak, para ve banka sistemi tamamen değişecek, daha doğrusu para elektronik hale gelip sanalleşecek, böylece bankacılık sistemi de ortadan kalkacak

-Başta devlet kurumu olmak üzere diğer kurum ve organizasyonların yapı ve işleyişi değişecek. Memurlar, devasa devlet binaları yerine bilgisayarlarıyla evlerinde kendilerine verilen şifreyle kamu hizmeti vermeye başlayacaklar.
Böylece devlet elektrikten, sudan, doğalgazdan, bina masraflarından tasarruf edebilecek.

- Eğitim sistemi değişmeye başladı bile. Uzaktan eğitim ya da sanal eğitim öğretim faaliyetleri de benzer şekilde hızlanacak.

-Emeklilik yaşı genel olarak 70’e çıkarılacak. Emekliliğe ayrıldıktan sonra kolunuzdaki çip veya bilezik aracılığıyla rahatlıkla yaşamınızı sonlandırabilecek opsiyonu ellerinde tutmayı hedefliyorlar; ağır sigorta ve sağlık masrafları yükünden kurtulmak için…

- Saldırı ve savunma sistem ve biçimleri de değişecek. Nitekim silah sanayi nitelik değiştiriyor.
Nükleer silahlar, tanklar, toplar yerini (hem riski hem maliyeti daha düşük olan) hackerlara, siber saldırı araçlarına, sanal saldırı teknolojilere, biyolojik silahlara, virüslere bırakacak vs.

-İnsan zihnini yönlendiren, etkileyen hatta zihnini kopyalayan teknolojilerle tanışmamız artık zaman meselesi. 5G teknolojisi bu bakımda hızla yayılıyor zaten.

-Bu organize aklın Rusya, Amerika ve Çin’e de bir mesajı var tabii! Hepiniz aynı gemidesiniz diyor. Biyolojik bir test karşısında nükleer silahlarınız, akıllı füzeleriniz, koruma ordularınız, istihbarat örgütleriniz bir hiçtir, etkisizdir ve acizdir. Yenidünya düzenini siz devletler değil, biz kuracağız diyorlar. “Biz” kim? Biz, uluslar üstü hükmeden küresel güçler ve sermaye sahipleri.. Belki de devletler üstü bir “ devlet”. Biz bu düzeni kuracağız mesajını veriyorlar.

-Kısa zaman içinde bugünkü BM’den daha etkili ve yaptırım gücü olan bir küresel otorite ortaya çıkabilir.

Peki bu bizi yeni bir dünya devletine götürür mü? (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları