Prof. Dr. Ahmet Özer

Duhok'tan Van'a: İki toplantı

Prof. Dr. Ahmet Özer

GİRİŞ

Son iki haftada biri yurt dışında biri de yurt içinde olmak üzere iki önemli toplantıya katıldım. Yurt dışındaki toplantı Irak Kürdistan Yönetim Birimi'nin önemli kentlerinden Duhokda gerçekleşti. Duhok Valisi Farhad Ameen Atruşhi'nin daveti ile TISİAD'ın organizasyonunda28-29-30 Nisan 2017 tarihlerinde Duhokta son derece başarılı biçimde gerçekleşen ve yararlı olan bir toplantı oldu.

İkincisi de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafında 4-6 Mayıs Tarihlerinde gerçekleştirilen "Uluslararası Aşiret Gerçeği Sempozyumu" idi. Başta Türkiye olmak üzere birkaç ülkeden yüze yakın bilim insanı ve araştırmacı katıldı.  Ben de her iki toplantıya katıldım, konuşmalar yaptım bildiriler sundum. Ayrıca Van Ticaret Odası Sergi Salonunda ressam haydar Ekinik'in sergisini İstanbul'dan, Mersin Üniversitesinden (prof. Dr. Nurseren Tor) ve Siirt Üniversitesinden Vana gelen 50 ressamla birlikte açtık. Ve ardından Van'ın persetijli Kitabevi olan Star 2000'de bir İmza günü ve Söyleşi gerçekleştirdim. Bu konuda hem ilgililere hem de okuyuculrıma bilgi vermek isterim.

1.DUHOK YATIRIM ZİRVESİ

Bu toplantıya başta Mersin olmak üzere Antalya, Adına, Antep, Batman, Mardin, Şırnak'tan yaklaşık olarak 70 iş adamı katıldı. Yatırım Formu şeklinde gerçekleşen bu toplantı iki taraf için de çok yararlı oldu. Türkiyeden TISİAD başkanı Nevaf Kılıç, Çukusifed başkanı Ali Doğan, Mesiad Başkanlar kurulu başkanı Mustafa Güler, Mardin Siad başkanı Nasır Duyan, Mardin Müsiad başkanı, Batman Ticaret Odası başkanı, Şırnak Ticaret Odası başkanı, Cizre Ticaret Odası başkanı, DİKA Genel Sekreteri Yılmaz Altındağ, Şırnak Vali Yardımcısı ve Güneydoğu Gümmrükler Bölge müdürü kurumsal temsiliyet düzeyi olan kişilerdi. Ayrıca Duhoktanda milletvekili dostum Ali Halo, Yatırımcılar Derneği başkanı Darar Bey ile Müteahitler Birliği Başkanı katıldılar. Duhok Üniversitesi rektörü sevgili dostum Muslih Duhok'i ile Newroz Üniversitesi Rektörü Kek Amed de katıldılar toplantıya. Zaho ve Duhok'da büyük yatırımları olan Rast Grup Başkanı İbrahim Şengali ile Evro Sity'nin kurucusu dostum ve hemşerim Necip Yağızer de toplantıya katılıp başarı öykülerini anlattılar. Bu iki iş adamının her biri Duhok ve Zaho'da 3-5 bin konut yapan firmalar.

Dolayısyla burada fırsatlar çok. Şimdilik IŞİD belasından dolayı bir endişe ve Bağdat'la yaşanan bir para sıkıntısı var. Ama ikisi de yakın zamanda aşılacak cinsten. Erken giden yol alacaktır. Nitekim çok pozitif bir kişi olan ve üç gün boyunca bizi en iyi şekilde ağırlayan vali Atruşhi yatırım için işadamlarına çağrıda bulundu. Bedava arsa, vergi ve gümrük muafiyeti ile birlikte bakir Pazar ve ucuz işgücü en önemli teşviklerden. Geriye cesaretle uygun alanda uygun yatırım yapmak kalıyor. Bunun için ortak bir komisyon kurulması ve bu sene içinde karşılıklı toplantıların yapılması kararı bu forumun en somut çıktıları oldu.

Türkiye'nin, Irak'a açılan tek ve önemli sınır kapısı Habur ile bitişik olan, Irak'ın ve bölgenin Lojistik ve Ticaret Merkezi Duhok ilinde sektör ayrımı gözetilmeksizin yatırım ve iş fırsatlarını değerlendirmek isteyen Türkiye geneli yatırımcının katıldığı bu forumda yatırım fırsatları çeşitli Vecibeleriyle değerlendirildi ve Organize Sanayi Bölgesi gezilerek gözlendi. Sorunların yanı sıra işbirlikleri ve fırsatlar değerlendirildi, dile getirildi.

Orada yaptığımız sunumda bunlarla birlikte özellikle Habur Gümrük kapısının reorganizasyonunu dile getirdik. Şırnak Vali Vekili ile Duhok Valisi ve iki tarafın Gümrük Müdürleri ve yetkililerinin ve bizlerin katıldığı karşılıklı resmi görüşmelerde bu sorunun en geç iki ay içinde bitirilmesi kararı bu toplantının bir etkisi olarak bizim açısından sevindirici oldu.

 Ben TISİAD Bilim Kurulu Başkanı olarak Foruma katılırken, Toros Üniversitesinden arkadaşım Prof. Yusuf Zeren de yeni bilim kurlu üyemiz olarak katıldı. Anılan Zirveye, herkes engin deneyimleri ve bilimsel akademik gözlem ve analizleri ile değerli katkılar yaptı. Aynı zamanda üniversitelerle daha önceki ziyaretlerimizde gerçekleştirdiğimiz protokoller de gündeme geldi.

Dolayısıyla sanayi, ticaret, turizmin yanı sıra eğitim alanında da işbirliğine gidebiliriz. Son derece yararlı olduğunu düşündüğümüz bu çalışmanın devam etmesi gerekiyor. Biz TISİAD olarak devam ettirmekte kararlıyız aynı kararlılığı karşı tarafta da gördük. Geriye iş adamalarımızın kararlı ve cesur yaklaşımları kalıyor.

Sonuç olarak; burada başarı için 1)Habur'un reorganizasyonu şart 2)Türkiye Irak İş Zirvesi, Bağdat İş Zirvesi yapılabilir.  3)Bağdat'ın güneyinde 10 il var; bunların iş adamları, belediye başkanları, ticaret oda başkanları, bürokratları ile birlikte Güney Bağdat İş Zirvesi yapılabilir. 4) Irak'ın oda başkanlarıyla, Ticaret Zirvesi planlanabilir. 5)Basra, Bağdat, Erbil başta olmak üzere Irak'ın önemli kentlerini, Türkiye'nin kentleri ile kardeş şehir yapma çalışmaları olabilir. 6) Tanıtım günleri düzenlenebilir. (Erbil'de, Irak'ın diğer şehirlerinde) 7)TÜRKONFED üyelerinin de katılacağı bir Irak ticaret heyeti kurulabilir. (Nitekim Temmuzda böyle bir toplantı planlanıyor) 8) Tabi en önemlisi de istikrar. Yakın gelecekte hem IŞİD olayının haledileceği, hem de Bağdat'la mesafe alınacağı kanaatindeyim. O yüzden istikrarın sağlanacağına kuşku yok. İstikrar önemli. Çünkü kalkınmak için ekonomik istikrar şart.Ekonomik istikrarın vazgeçilmez koşulu siyasi istikrardır.  Siyasi istikrar için ise hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve tam demokrasi gerekir. Bunun da koşulu  Toplumsal BARIŞ'dır. O da yakındır.

2.AŞİRET GERÇEĞİ SEMPOZYUMU

Katıldığım ikinci toplantı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından 4-6 Mayıs Tarihlerinde gerçekleştirilen "Uluslararası Aşiret Gerçeği Sempozyumu" idi.Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde gerçekleştirilen sempozyumda konuyla ilgili Türkiye'deki bütün devlet ve vakıf üniversitelerinin; özellikle de sosyoloji, tarih, felsefe, antropoloji, coğrafya, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, iktisat, edebiyat ve ilahiyat bölümleri davet edilmişti. İran'dan, Irak'tan, Azerbaycan'dan da konuyla ilgili üniversitelerden öğretim üyeleri gelmişti.

Ben de bu sempozyumun hem açılışında hem kapanışında birere konuşma yaptım yanı sıra iki bildiri sundum, iki oturuma da başkanlık yaptım. Bildiklerimden biri "Doğuda Aşiret Düzeni ve Brukan Aşiretine Sosyolojik Bir Bakış" diğeri de "II Abdülhamid'in Aşiretler Politikası ve Hamidiye Alayları"idi. Özet kitapçık yayınlandı, yakında bildirilerin tam metninin yer aldığı kitap basılacak. Başta araştırmacılar olmak üzere, isteyen herkes edinebilir bu çalışmaları.

Aşiret yaşadığımız toplumun bir gerçeği, ama yerleşik hayata geçme, kentleşme, sanayileşme, kitle iletişim ve ulaşım olanaklarındaki artışla birlikte bir çözülmeyle karşı karşıya. Bu bağlamda sosyolojik olarak gelenekselden moderne bir geçiş süreci yaşanıyor.

Gelenekselden Moderne Geçiş Süreci

Geleneksel toplum; toprağa ve tarıma bağlı bir ekonomi, ilkel bir teknoloji ve toprak sahibi seçkinlere ve kan bağına dayalı bir siyasi yapı, üstte seçkin yönetenler, altta ise idare edilen halk kitlelerinden oluşan hiyerarşik veiki öğeli bir sosyal sınıf yapısına dayanır.  Üretim birimi olan geniş aile yapısına, yaygın bir ümmilik ve kaderci bir hayat görüşü arz eden bir karaktere sahiptir. Ayrıca statü ve rollerin kişilerin ne yaptıklarına göre değil, kim olduklarına göre dağılması, kanun ve kuralların kişiye göre değişen biçimlerde uygulanması söz konusu. Bu tip, kendinden yaşlılara sorgusuz sualsiz saygı gösterir, kendinden küçüklerden ise böyle bir saygı ve itaat bekler. Kişiler arası ilişkilerde dengesizlik hakimdir,

Modern (sanayileşmiş) toplumun özellikleri ise yalnız tarıma değil sanayi ve hizmet sektörüne dayanan iktisadi bir yapı, yüksek bir iktisadi verimlilik, tarımın ticaretleşmesi, tü-ketim için değil, pazar için üretim yapılması. Ayrıca para ekonomisinin kurulmuş olması, iki öğeli toplumsal sınıf yapısı yerine geniş, yatay ve dikey toplumsal hareketliliğin olması, iktisadi bir birim olmaktan çıkmış dar bir aile tipi, nüfusun tarım sektöründen sanayi sektörüne göçü sonucu meydana gelmiş büyük kentlerin varlığı bu toplum tipinin temel özellikleridir.  Bu toplumsal yapının insanı ise çevresine hakim ve çevrede hüküm süren kanunların anlaşılır olduğunu bilen, çevresini kontrol edebilen, kendinden aşağıdaki insanlara bakıp teselli bulan değil, kendisinden önde olanları örnek alan bir insan tipidir. Böyle bir toplumda siyasi iktidar farklılaşan görevlerle işleyen ve mesleki bir bürokrasinin ortaya çıktığı bir hükümet biçiminde kendini gösterir.

Sonuç olarak gelenekçi toplumsal yapı, gerek kendi iç dinamiklerinin gelişmesiyle, gerekse de dış baskıların sonucu olarak giderek çözülmekte, yeni bir toplumsal yapıya(modern topluma) doğru çevrilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları