Prof. Dr. Ahmet Özer

Cemaat- Akp kavgasındaki ikinci perdenin anlamı

Prof. Dr. Ahmet Özer

AKP ile cemaat arasındaki kavganın ikinci perdesini yaşıyoruz. Sahne dershanelerin kapatılması hamlesiyle iktidar tarafından açılmıştı; şimdi ise cemaate bağlı olduğu sanılan “ekiplerin” hükümete yönelik yolsuzluk operasyonu ile sürüyor. Eğer söylenenlerin altı dolu ve doğruysa bu yolsuzluk operasyonu şimdiye kadar AKP hükümetine yönelik en büyük ve en ciddi yolsuzluk iddiası olmanın ötesinde cumhuriyet dönemininde en büyük yolsuzluğu gibi görünüyor. Bakan çocuklarına, bakanlara ve bazı bürokratlara 137 milyon TL rüşvet verildiği, tonlarca altın kaçakçılığı yapıldığı, milyarlarca lira kara para aklandığı, Halk Banakasının bunlara alet edildiği söyleniyor. Bu işin bir boyutu işin diğer garip boyutu rüşveti engellemekle görevli İçişleri Bakanlığının bu operasyondan haberinin olmamasının ötesinde bizzat içinde olduğu iddası. Öte yandan dış ticaretten sorumlu ekonomi bakanının ve oğlunun bizzat dış ticareti “biç ticarete” çevirdiği iddiaları. Bir de üstüne üstlük hergün bize AB dürüstlük normları nutukları çeken bakan Egemen Bağışın konumunu kollanarak yosuzlukların sorunsuz yürümesi için bizzat yolsuzluk yaptığı, brokraside devreye girip menfaat karşılığı işi kolaylaştırdığı... yenilir yutulur gibi değil... Bütün bunlar insanın kanını donduruyor.

Bitmedi. Yolsuzluğun bir diğer boyutu da TOKİ ihaleleri ve imar yolsuzluklarına dayanıyor. Bu yolsuzluğun içinde de bizzat bu işten sorumlu bakanın oğlu ve bitabi bakanın kendisi olduğu ileri sürüluyor. Bu yolsuzluk da üçlü bir sacayağı üzerine kurulu. Bir tarafta Bakanlık ve TOKİ, yani siyaset ve brokrasi; bir tarafta belediyeler, öbür tarafta sadece istanbulun değil son bir kaç yılda yaptıkları ataklarla Türkiyenin en büyük müteahitleri haline gelen kişi ve firmalar. Siyaset, bürokrat ve ticaret adamaları elele vermiş ülkeyi soyuyorlar.. Peki kimin bu parlar, pullar, rantlar, topraklar; elbette halkın, kamunun malı. Peki kim bunları peşkeş çekiyor, halk adına bunları korumakla yükümlü olanlar.. gelin çıkın işin içinden.. Yani  “alın bunları halk adına koruyun geliştirin” diye teslim ettiğimiz bakanlar, kentin anayasası olan imar palanını korumak ve uygulamakla yükümlü belediyeler bizzat bunları peşkeş çekiyor menfaat karşılığında. Hem de asrın projesi denilen marmarayı tehlikeye atarak. Kime peşkeş çekiliyor;  aç kurtlar gibi gözünü bu rantlara dikmiş yağmalamak için dişlerini gıcırdatan türedi zenginlere. Bütün bunlar doğruysa siyasetin kirlenme boyutlarını varın siz düşünün..

Şu işe bakın, bir tarafta büyük kentlerin varoşlarında birikmiş, akşam evine ekmek götürmeyen milyonlar; öbür tarfta elini soğuk sudan sıcak suya değdirmeden bir günde haksız- hukuksuz biçimde milyoner olanlar. Bu adalet mi, bu yalan dolan talan çarkı eskiden de vardı, şimdi de dönüyor. Yoksulun, namuslu vatandaşın, vergisini veren dürüst girişimcinin aleyhine dönüyor. Bu çark daha ne zamana kadar dönecek böyle? Suçlamalar çok ciddi; “ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet vermek, hayali ihracat yapmak, kara para ve altın kaçakçılığı, usulsüz imar düzenlemesi yapmak ve kültür-tabiat varlıkları kanununa aykırı hareket etmek.”

Elbette bütün bunlar hukukta ele alnıp sonuçlandrılacaktır. Elbette suçsuzlarsa aklanacaktır. Ama bunca zaman bunca savcı ve polisin yürüttüğü bu operasyonun kof ve boş olduğunu söylemek de mümkün mü? Tabi burada bu operasyonu yürütenlere de bir çift lafımız var? Bu kadar yolsuzluk ve usulsuzluk varidiyse ve üstelik bu üç-beş yıldır izlenip gözleniyorsa, bu güne değin neden beklendi? Efnedim bugün olgunlaştı diyecektir birileri. İnandırıcı değil. Bugün hükümetle cemaat çatıştı o yüzden bunlar ortaya çıktı, bu ayan beyan ortada değil mi? Demek  oluyor ki eğer cemaatle - hükümet kapışmasaydı bu yolsuzluklar da sümen altı edilecek, ortaya çıkarılmayacak, çark işlemeye devam mı edecekti? Peki hani hukuk, nerde adalet? O zaman insanın aklına “demek bunca sene halvet halindeyken bir çok şey yapılmıştır” türünden yargılar gelmez mi? El insaf.!

Evet sorun AKP- cemaat çatışmasıdır ve bu çatışma boyutlanarak devem edecektir. Şimdi hamle sırası hükümette. Hükümette yıllardır bildiği ama üç beş oy uğruna ses etmediği çıkar çatışması nedeniyle kendisinden ayrılan “kolaasiyon ortağına” şimdi “savaş” açacaktır. Yargıdaki, polisteki örgütlenmenin üzerine gidecek, iş adamlarını zaptu rapta alacak, sıra sonra eğitim kurumlarına ve dersaneye gelecektir. Bu çatışmanın nedenine gelince. Sanırım en belirgin olanları; iktidar paylaşımında yaşanan anlaşmazlık, önümüzdeki yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde kimin seçileceği ve cemaatin "çözüm süreci" konusunda hükümetle olan fikir ayrılığıdır. Cemaat ve AKP içerisindeki bazı grupların Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesini istemiyor. Erdoğanın cumhurbaşkanı olması durumunda cemaat ve AKP içindeki grupların AKP’den ayrılarak yeni bir parti kurabilirler. Cemaatin, polis ve yargıdaki gücünü kullanarak yaptığı KCK operasyonlarıyla Kürt sorunun çözümüne karşı bir tavır sergilediğini de eklemek lazım. Paralel devlet dediğimiz işte budur. Bugün bu yolsuzluk operasyonlarını yapanda bunlardır zaten.  

On yıldır birlikte haraket eden cemaat ve AKP  neden şimdi açıktan bir kavgaya tutuştu?Bilindiği üzere AKP iktidari hegomonik bir güç haline geldi. Son zamanlarda cemaat de sadece siyasi olarak değil ekonomik olarak da güçlendi. Güçlendikçe de ikdidardan pay almak istedi. Temel kuraldır ekonomik güç politik gücü talep eder. AKP’nin ise hegemonik güçü sadece aldığı oylarla değil, aynı zamanda Erdoğan'ın tek adam olma özlemi ve giderek otokratik bir anlayışla yönetme isteğinden de kaynaklanıyor. Böyle olunca camaatin iktidar talebine karşı set çekmek istedi. Burada şu denilebilir. Erdoğan tam seçim arifesinde bu yaptığında oy kaybına uğramayacak mı? Belki bir miktar oy kaybedecektir, ama bu onun iktidarını sarsacak bir miktar değildir. Cemaat ve AKP arasındaki gerilim, iktidar mücadelesi, devleti ele geçirme ve denetleme, ülkenin geleceğine hakim olma mücadelesidir. Çözüm güç odaklarının çıkar savaşına tutuşamayacakları demokratik bir yapı oluşturmaktan geçiyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları