Prof. Dr. Ahmet Özer

Ayrılma veya birlikte yaşama iradesi

Prof. Dr. Ahmet Özer

Ayrılık iradesi..!

Emre Kongar Hocanın dün Cumhuriyet Gazetesinde “Ayrılık İradesi Varmı?” başlığıyla bir yazısı yayınlandı. İçinden geçtiğimiz günler açısından herkesin kafasını kurcalayan betimlemeler ve yorumlar taşıyor. Bir genel tespitten yola çıkarak “ayrılma iradesi” konusunda ortaya koyduğu bazı ölçütler var. Ancak bunların olup olmadığı konusunda tam bir şey söylemeden durumu muallakta bıraktığı için ben de kendi cephemde bu ssoyolojik analaizi biraz daha derinleştirmek istedim. Ülkenin her iki yakasını bilen biri olarak gördüklerimi, tespitlerimi paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm. Bu tespitler benim zaviyemden görünenler kuşkusuz. Bunların tersini iddia etmek de mümkün. Ama doğru değerlendirmek için, değerlendirmeleri sosyal gerçeklikle temellendirmek gerekir diye düşünüyorum.

İzlenecek yöntem

İzleyeceğim yöntem şu: Kongarın bahsetiği genel/evrensel kıstasların herbirini gözden geçirirken eğer karşılıkları bizim toplumda/ülkede varsa bir artı vereceğim, yoksa bir eksi. Sonra artılarla eksileri karşılaştırarak nerde olduğumuzu belirtmeye çelışacağım. Eğer artılar eksilerle eşitse bir pata durumu var demek, artılar çoksa o zaman bir tehlikeli gidişatın içindeyiz demektir. Yani tank ve toplar birliği değil ayrığı körülüyor demektir.

O zaman da soru şu: bunu yapanlar bu durmu bilmiyorlar mı yoksa bile bile mi yapıyorlar? Bu soruyu da başka bir yazıda sorgulayacağım. O zamana kadar sizden de gelen görüşlerin ışığında nihayı bir  değerlendirmeye varacağız.

Kongar Hocanın yazısı şöyle. (Her bir maddenin önündeki parentezde yer alan  artı ve eksiler bana ait.)

Ayrılık iradesi var mı? İki toplum ne zaman birlikte yaşamairadesini yitirir?Türkler ve Kürtler arasında birayrılık iradesi oluşmuş mudur?

Bir ülkede, iki toplum arasındaaşağıdaki koşulların hepsi veyaönemli bir kısmı oluşmuşsa o ikitoplumun birlikte yaşama iradesi zayıflarve zaman içinde yok olur:
1) Dil, din-mezhep, ırk-milliyet gibi kimlikler üzerinden farklılık varsa... (+)
2) Kimlik farklılıkları, dinci/mezhepçi veya ırkçı/milliyetçi çizgide, tutarlı ideolojiler olarak siyaset sahnesine taşınmışsa... (+ -)
3) Farklı kimlikler üzerinden yabancılaşma/ yabancılaştırma ve düşmanlaşma/ düşmanlaştırma stratejisi uygulanıyorsa... (+)
4) Devletin resmi eğitim dili toplumlara göre farklılık gösteriyorsa... (+)
5) Devletin hukuk düzeni, toplumlara göre farklılık gösteriyorsa (Lübnan örneği). (+ -)
6) Toplumlardan biri, devlet nezdinde eziliyor, horlanıyor ve eşit hak ve özgürlüklerden yeterince yararlanamıyorsa... (+)
7) Toplumların aralarında ciddi ekonomik kaynak, üretim, tüketim ve refah düzeyi farkı varsa... (+)
8) Toplumların aralarında kültürel olarak ciddi, eğitim, gelişmişlik, yaşam biçimi farkları varsa... (+ -)
9) Toplumlar, coğrafi olarak, birbirlerinden farklı ve hatta izole alanlarda yaşıyorlarsa... (+ -)
10) İki toplumun üyeleri, birbirlerinden izole edilmiş olarak yaşıyor, birbirlerinden nefret ediyorlarsa, toplumlararası evlenmeler, birlikte yaşamalar yoksa... (+ -)
11) Birlikte yaşamanın sinerjisi yoksa, her toplum, ayrı siyasal birimler olarak daha müreffeh, daha zengin ve daha mutlu olacağına inanıyorsa...( -)
12) İki toplumun farklılıkları, komşu devletler, yabancı devletler, büyük devletler tarafından kabul ediliyor, kışkırtılıyor ve farklı siyasal birimlerin kaynağı olarak kabul ediliyorsa... (+ -)
13)
 Farklılıklar silahlı örgütlerin kurulmasına yol açmış ve bu bir iç savaşa dönüşmüşse... (+)
14) Bu farklılıklar ve sorunlar o toplumların politikacıları tarafından kendi iktidarlarını güçlendirmek ve sürdürmek için kullanılıyorsa... (+)

Şimdi düşünmek için iki soru varönümüzde:1) Bu koşulların tümü veya çoğunluğu oluşmuş mudur? Ben bu soruya çok kesin bir yanıt veremiyorum, çok gri alan var. 2) Her iki toplumun liderleri, bu sorunu, halkın çıkarlarını korumak adına mı, kendi iktidarlarını sürdürmek ve güçlendirmek için mi ele almaktadırlar? Bu da zaten toplumun gözü önünde. Herkesin gördüğü bilidiği bir şey.  Gelelim asıl değerlendirmeye.
Değerlendirme

Bu maddelerin önündeki artılar “evet”, eksiler ise “hayır”a tekabul ediyor.

Örnek 1)“Dil, din-mezhep, ırk-milliyet gibi kimlikler üzerinden farklılık varsa...”  Hepimizin bildiği gibi var. O halde bu maddeye bir artı (+)verebiliriz.

Örnek 2)“Birlikte yaşamanın sinerjisi yoksa, her toplum, ayrı siyasal birimler olarak daha müreffeh, daha zengin ve daha mutlu olacağına inanıyorsa...” Birlikte yaşamanın sinerjisi var ve birlikte daha mürefeh ve zengin olunabilir. O halde bu madde bir eksiyi (-) hakediyor.

Örnek 3) “İki toplumun üyeleri, birbirlerinden izole edilmiş olarak yaşıyor, birbirlerinden nefret ediyorlarsa, toplumlararası evlenmeler, birlikte yaşamalar yoksa...” Bilindiği üzere son zamanlardaki kutuplaşma karşılıklı nefreti artırıyor. O halde bu kısma bir  atı (+) vermeliyiz. Ancak bununla birlikte bir izalasyon yok, üstelik  toplumlararası evlilikler akrabalık bağları var.. O halde bu da eksiyi (-) gerektiryor. Bu durumda bu madde hem eksiyi hem artıyı (+ -) hak ediyor.      Aslında madde iki madde halinde de yazılabilirdi. Ama böyle yazılmış. Yapılacak bir şey yok.

Bunlar benim değerlendirmelerim, sizin bakışınıza göre eksi ve artıların yer ve sayıları değiebilir. O taktirde bunları da konuşmak gerekir.

Sonuç

Şemdi gelelim sonuca; Görebileceğiniz gibi tablo incelendiğinde on iki artı (12+) ; yedi eksi (7 - )  var). Bu da durumu net biçimde ortaya koyuyor. Eğer durum buysa gerçekten vahim.  Bu durmda yapılacak şey eksileri çoğlatmaktır. Yani birlikte yaşama iradesini güçlendirmektir. Bu da tankla topla olmaz elbette;  herkesin kabul edeceği gibi, şefkatle, konuşmakla, hukukla, adaletle, demokrasiyele olabilir ancak.

Yazarın Diğer Yazıları