Prof. Dr. Ahmet Özer

ACI VE MUTLULUK

Prof. Dr. Ahmet Özer

Değerli dostum şair, söz yazarı ve Ağrı eski parlementeri sevgili İbrahim Taşdemir, bir kaç gün önce yazmış olduğum, o bölgede ömür sürmüş herkese benzer duygular yaşatan BABALAR ve OĞULLAR adlı yazım üzerine, büyük bir kadirbilirlik göstererek, bu yazının onda yarattığı duygularla bir şiir yazmış. Kendisi iki şiir kitabı yayınlanmış, bir kaç çalışması da yayınlanmayı bekleyen iyi bir şair ve etkili bir söz yazarı.

Bana gönderdiği şiiri de onlardan biri sandım önce. Sonra gönderdiği mesajda “Son (baba ile ilgili olan)yazınız üzerine yazdim.” deyince çok memnun oldum. O yazı bir çok kişiyi etkilemiş, yoğun bir duygu seline neden olmuştu. Ee hele Sayın Taşdemir gibi serde şairlik varsa durur mu insan,? O da almış kalemi eline, oturmuş günbatımına karşı, dökmüş dizeleri mağrıptan maşrıka karşı. Eline, diline, dimağına sağlık olsun.

Ben de bu güzel şiiri şiirseverlerle paylaşma düşüncemi iletince, şairce bir yaklaşımla “Bir iki gün beklerse iyi olur diye düşünüyorum. Cünkü henüz taslak. Biraz olgunlaştıktan sonra sayfamda paylaşıp sizi etiketlemeyı düşünüyordum. Ama isterseniz ayrıca paylaşabilirsiniz” dedi.

Şiir de çay demlemeye benzer, demini almadan içerseniz tadını alamazsınız, çok beklerse de acır, özelliğini kaybeder. Bir iki gün sonra; “Sevgili Hocam, ufak bir değişiklik yaptım. Tamamdır. Yayınlayabilirsiniz” deyince, bu şiiri İbrahim Bey’e teşekkürlerimle birlikte, siz değerli dostlarla paylaşıyorum.

ACILARLA YÜRÜMEK
(Sevgili Hocam Ahmet Özer'e)

Acılar birer aynadır
Baka baka büyüyorum
Küçüğüm, sözüm sanadır
Acılarla yürüyorum

Acıları yol eyledim
Gamı, derdi hal eyledim
Yürek közümde demledim
Acılarla yürüyorum

Gölgesi düşsün yüzüne
Rengi bulaşsın hüznüne
Gözünü çevir özüne
Acılarla yürüyorum

Yaşadığın andan ders al
Dünü unut, bu günde kal
Hiç eksilme her dem çoğal
Acılarla yürüyorum

İbrahim Taşdemir.

Şiire Not: Bu şiir bana Dostoyevski’yi anımsattı. Dostoyevski’ye göre, iki tür insan vardır: Olağanlar ve olağandışılar. (Kült romanı Suç ve Ceza’nın teması budur.)

Olağanlar yer içer, neslin devamını sağlarlar; ama mutlu ol(a)mazlar; çünkü korkaktırlar; korkak oldukları için risk yüklenmezler; risk yüklenmedikleri için acı çek(e)mezler; (Raskalnikov) acı çekmedikleri için mutlu olma potansiyelleri de yoktur, mutlu olamazlar. Yani acı yoksa mutluluk da yoktur diyor, usta yazar.

Olağandışı olanlar ise cesurdur; (lakin aşk, para ve liderlik cesurları sever) bunlar büyük acılar yaşadıkları gibi büyük mutluluklar da yaşayabilirler. Ama olağanlar isteseler de olağandışı olamazlar. (Rakalbikov sevgilisi Sonya’ya yazdığı mektupta, ben olağandışı olmaya çalışan bir olağandım, çektiğim bu acılara dayanamam bundandır, der)

Gelgelelim olağanlar sadece korkak değil, aynı zamanda kıskançtırlar. Ellerinden gelse olağandışı insanları asarlar, sonra da başsız kaldıkları için onların heykellerini dikip yaslarını tutarlar..

Uygarlık eğer bu noktaya gelmişse bu olağandışıların sayesinde olmuştur..
Nietzsche boşuna, beni öldürmeyen acı güçlendirir, dememiştir.

Yazarın Diğer Yazıları