Prof. Dr. Ahmet Özer

23 Haziran'ın mesajı ve İmamoğlu'nun önlenemez yükselişi-2

Prof. Dr. Ahmet Özer

23 Haziranın Mesajı

Bir önceki yazımda İmamoğlu'nun yükselişinin ve seçimi kazanmasının önüne geçilemeyeceğini yazmıştım. Öyle oldu. İktidar partisi AKP ve onun yedek gücü MHP ve devlet aygıtının bütün çabalarına rağmen bu yükseliş önlenemedi İmamoğlu kazandı. Bu basit bir İstanbul seçimi kazanması değil artık, çok güçlü mesajlarla dolu, bütün Türkiye'yi ilgilendiren ve gelecekte de güçlü etkileri olacak bir seçim oldu.

Önceki yazılarımdan birinde, bir dip dalgası geliyor, fark beklenenin çok ötesinde ve üstünde olacak ve bir destan yazılacak dedim, gerçekten yazıldı.. Çünkü 13. 700 gibi küçük bir farka tahammül etmeyen iktidar partisi 800 bin gibi devasa bir farkı görünce tabiri caizse havlu attı, yapılacak bir şey olmadığını görünce teslim oldu. Dolayısıyla "AKP seçimi yeniliyorsa bir bildiği var bu seçimi vermez" endişelerini seçmen güçlü bir direnişle boşa çıkardı. Bu durum bundan sonraki gelişmeler için son derece önemli bir irade sınavına dönüştü.

23 Haziran İmamoğlu ve Türkiye demokrasisi için yepyeni bir başlangıcı temsil ederken, AKP ve avenesi için sonun başlangıcı anlamını taşıyor. Bu tarih aynı zamanda halkın tek adama itirazı ve dayatmaya karşı verdiği bir derstir.O nedenle bu tarih Türkiye için bir demokrasi zaferi olarak  ve önemli bir başlangıcın ilk adımı olarak tarihe geçecektir. Nitekim eğer ilçelerde de seçim olsaydı bu sonuçlara göre AKP'nin kaleleri olarak görülen Fatih, Eyüp gibi ilçelerde dahil 29 ilçeyi HDP destekli Millet ittifakı kazanmış olacaktı. Bu da dip dalgasının yüzeyde nasıl bir fırtınaya dönüştüğünün göstergesidir.

 

Değişim Dalgası Doğru Okunmalı

Lakin bu değişim dalgası muhalefet tarafından doğru okunmalı ve gereği yapılmalıdır. Öncelikle bu iki seçimdir iktidarın baskıcı bloğuna karşı kurulan bir çeşit üç partili birliktelik bundan sonra da "bir şekilde" devam etmelidir. Çünkü Türkiye'nin gerçek bir parlamenter demokrasiye geçmesi için önce bu sistemle Cumhurbaşkanlığı Seçimini kazanması ve parlamentoda çoğunluğu elde etmesi gerekiyor. İkincisi muhalefet cephesinin oluşturduğu mağdurlar koalisyonu varoşları, Kürtleri ve müteddeyinleri kapsayarak büyümelidir. Ona göre söylem ve politikalar geliştirilmeli, demokratik bir iktidar için güvenle birlikte umut aşılanmalıdır.

Bunun şifrelerini İmamoğlu seçim gecesi konuşmalarında verdi: Şatafat, kibir, israf bitecek; adalet, özgürlük, eşitlik, sevgi, hoşgörü egemen olacaktır. Birinciler iktidarı tanımlayan sözcüklerdi ve ona kaybettirdi, ikinciler ise İmamoğlu'nun altı ay boyunca dillendirdiği ve yapmaya çalıştığı şeydi o da kazandırdı.

Siz bakmayın saraylara, küçük bir azınlığın şatafatlı yaşamına, Türkiye hem içerde hem dışarıda çok kötü bir darboğazdan geçiyor. Ekonomideki gidişat kötü, dış politikada yanlış üstüne yanlış yapılıyor.

 

Deniz Bitti! Sonun Başlangıcı

Daha önce de belirttiğimiz gibi; betona dayalı inşaatçılığın sonuna gelindi; yatırımlar durdu; ihracat azaldı; gelir dağılımı iyice bozuldu, işsizlik had safhalara ulaştı. Döviz ve faiz bir türlü istikrara kavuşmuyor, enflasyon ve pahalılık artmaya devam ediyor. Hak, hukuk, adalet alanındaki yapısal sorunlar devam ediyor..

Rusya ile ABD arasında çizilen zikzaklar; Doğu Akdeniz'de dışlanmışlık; Ege'de yaşanan sorunlar; Suriye'deki gelişmeler; ABD'nin İran'a baskısının Türkiye'ye yansımaları parlak bir gelecek vaat etmiyor.

Bütün bunlarla birlikte yılsonuna kadar bulunması gereken dış kaynak ve ödenmesi gereken dış borç... İktidarı besleyen ve iktidardan beslenen medyanın, iş ve sermaye çevrelerinin taleplerinin yarattığı baskı. Bunlara rant sağlayan İstanbul'un kaybedilmesi, yandaş sermayeye aktarılan kamu kaynakları ve yoksul seçmene dağıtılan yardımlardaki azalmanın yarattığı ve yaratacağı memnuniyetsizlik.. 20 yıla dayanan bir iktidar yıpranmışlığı ve yorgunluğu da cabası… Seçmeni bir türlü ikna edememenin çaresizliği.. Bu gelişmeler her geçen gün erimeyi daha da hızlandıracaktır.. Bir de seçim sonrası kopacak milletvekillerinin kuracağı yeni parti söylentileri..İşte size İstanbul seçimlerinin hikmeti... Geçmişi ve geleceği... ve de sonun başlangıcı...

 

Değişim Kaçınılmaz

Halk artık değişim istiyor. Toplumun büyük çoğunluğu AKP iktidarının uygulamalarından, yanlış politikalarından yıldı. İstanbul seçim sonucu iktidarın uyguladığı politikaların yanlış olduğunu ve artık halkta karşılık bulamadığının açık göstergesidir.

Değişim onu isteyenlerin gücü oranında olur. İlk defa bu denli güçlü bir değişim arzusu var ve devam ediyor. Bu arzu 23 Haziranda son bulmamalı, devam ettirilmeli.  Muhalefet bu sonuçları doğru okumalı, iyi organize olmalı ve yeni dönemde başta İstanbul olmak üzere aldığı belediyelerde fark yaratmalıdır. O zaman gerçekten bu 17 yıllık AKP iktidarı için de sonun başlangıcı olur.

 

İmamoğlu Artık Değişimin Simgesi

İmamoğlu bu değişimin hem simgesi oldu hem de AKP İstanbul'da yenilemez efsanesini yıktı. Gerçek ve güçlü bir alternatif yaratıldığında AKP'nin alternatifsiz olmadığını da net biçimde Türkiye'ye gösterdi. Kendi duruşu ve becerisi; insanlara hoş gelen karakteri, tavırları ve söylemleri halkta da teveccüh buldu. Beni seveceksiniz demişti işin en başında, gerçekten de halk onu sevdi. Genç, dinamik, düzgün fiziği, çalışkan, sempatik, sevecen biri olması; insanlarla doğru ilişki kurması, insana dokunması, yaptıklarını abartmadan anlatabilmesi, daha da önemlisi,"kimsenin hakkını yemem ama kimseye de hakkımı  yedirmem" duruşu ve cesareti onu bir siyasi aktörün ötesine geçirip bir halk kahramanı haline getirdi.

Zamanın ruhu ve konjonktüründe büyük katkısı ve etkisi oldu tabi.  Bir kere toplum öfkeli ve kibirli hallerden ve kutuplaşmadan bıkmış durumda;ikincisi, iktidar ve avanesi sorunları çözmek yerine zaman içinde çözülmesi gereken bir sorun haline geldi.Hem ulusal hem de uluslararası meseleleri iyi yönetemiyorlar artık. İşte bütün bunlar öfke ve kibir karşısında mağdurların koalisyonunu oluşturdu. Nihai sonuç alınmak isteniyorsa bu mağdurlar koalisyonu sürmeli.   

İmamoğlu'nun söylediği gibi; şimdi artık ayrıştırmadan, ötekileştirmeden yeni nesil siyaset, yeni nesil belediyecilik, yeni nesil yerel demokrasi, yeni nesil toplumsal birlik ve yeni nesil yurttaşlık anlayışı zamanı. Bunlar Türkiye'nin ihtiyacı. 

Yazarın Diğer Yazıları