Nuran Demirhan

Geçmişten günümüze, komşuluk ilişkileri

Nuran Demirhan

Geçmiş zaman olur ki komşu komşunun külüne muhtaçtır derken, şimdi komşu, komşudan bihaber olmuş.

 

Eski komşulukların bittiği yerdeyiz diye, annem anlatmaya başladı.

 

Biz komşularımız ile bir evli gibiydik, ihtiyacımız olduğu zamanlarda hiçbir şeyi esirgemezdik. Komşunun misafirimi var, hemen el birliğiyle koşardık yardımına, komşu hastamı, gider evini, barkını süpürür, çamaşırını yıkar, yemeğini yapardık veyahut evde pişirir tencere tava ile götürürdük.

 

Komşuda düğün mü var, kazanlar kurulur yemekleri hep birlikte yapardık.

Komşunun oğlu askere gidecek, asker anasını hoş tutar, teselli ederdik. Asker oğlunun ellerine kına yakar davul zurna ile yolcu ederdik.

 

Komşuda taziyemi var, her ne olursa olsun asla komşunun evinde yemek yapılmasına izin vermez, sabah kahvaltısından tutun, öğlen, akşam yemeği yapar götürürdük. Acısını paylaşır, evimizde iş görmezdik. Radyo, televizyon açmaz, komşunun yaslı gününde saygı gösterirdik.

 

Acısını paylaşmak en yüce görevimizdi.

 

Bahar veya yaz temizliği başladı mı hep birlikte evleri badana eder, halı, yün yıkardık.

 

Gebe olan komşunun doğumu yaklaşınca kulağımız seste kalır sancıları başlayana kadar her işinde, gücünde yardımcı olurduk.

 

Bayram telaşı olunca hep birlikte baklava, tatlı ne olursa el birliğiyle yapar hazırlardık.

Yazın hep birlikte eriştemizi keser kışa hazırlık yapardık. Kazanlar kurar kavurma yapardık.

 

Annemin bu tatlı sohbeti o kadar çok hoşuma gitti ki sormadan duramadım tabii ki peki anneciğim hiç mi kavga dargınlık yoktu.

 

Olmaz olur mu diye devam etti. Bazen çocukların kavgası olurdu, kayınvalidemizin bize verdiği öğütleri dinler, kavga eden çocuklarımızın kolundan tutup eve alır, inatçı olanların sakinleşmesini bekler ertesi gün onları barıştırmak ilk işimiz olurdu diye devam eden anacığıma vallahi helal olsun anam demekten başka bir söz bulamadım.

 

Bizde kin, haset, nefret olursa geçim olmazdı kızım diye devam etti. Aynı avluda yaşamak öyle kolay değildi. Çocuklarımızı sevgi dolu günlerde büyüttük.

 

Birimizin işi olduğu zaman diğeri emzirdi. Kardeşçe büyüttük sizleri.

 

Gülmeye başladı annem, ne geldi aklına ne olur anlat dedim.

 

Bir gün amcan hanımı elinde yumurta ile geldi kapıya bu yumurtalar hangimizin tavuğunundur diye sordu bana, bende sana lazımsa götür dedim. Helal et dedi bizim mi, sizin mi tavuğun yumurtası bilemedim dedi. Ertesi gün yumurtaları hiç ellemedi ki ben alayım diye işte böyle böyle geçti günler kızım gözleri doldu boşaldı anacığımın. Meğerse ne kadar güzel günler geçirmişler birbirleriyle aynı avluda, yoklukta, varlıkta beraber olmuşlar diye düşündüm.

 

Oysaki şimdi ilerleyen teknoloji ile neleri yitirmişiz. Bir tas çorbayı bile komşuya vermek için çekinir olmuşuz.

 

Komşu, komşunun külüne muhtaçtır sözü ne kadar gerilerde kaldı.

Yazarın Diğer Yazıları