Nuran Demirhan

Gaz ocağı günleri

Nuran Demirhan

Zaman zaman hepimiz eskileri konuşuruz, annelerimizin, ninelerimizin ne kadar zahmetler çektiklerini dinleriz.

Elektriğin, tüpün, hatta doğal gazın olmadığı zamanları anlattı annem...

Gaz ocağı yakardık diye başladı anlatmaya, gaz ocağının içine ispirto koyardık iğnesinin tıkanmamasına özen gösterirdik, tıkanırsa yanmaz değişmek gerekirdi.

İyice ısınınca Pompalayarak yanmasını sağlardık üstünde tutturulan yuvarlak çubuklar tencereyi üzerine koymamız için paleti vardı. Pompalama işi neden olurdu diye sorduğumda gaz kaçırırdı alev alırdı sönerdi. Sönünce tekrardan aynı işlemi yapmak gerekirdi diye devam etti. Pompalama olmazsa hep den söner alevi giderdi.

Gaz ocağı biraz zahmetliydi be kızım diye devam etti.

Gaz ocağına ihtiyaç genellikle kış aylarında zemheri soğuklarında  olurdu.

Yağan karın altında o soğuklarda evde onunla idare ederdik. Sobadan aldığımız közleri mangala koyar çayımızı demler dik. Mangalın sıcaklığı eve de iyi gelirdi.

Misafirlerin çok olduğu, bahar yada yaz aylarında  dışarı da ocak kurardık, ocakta pişirilen yemek daha lezzetli olurdu. Ocağın odunun ısısıyla gazın ısısı bir olur mu kızım odun ateşi daha güzel olurdu. Yemeğin lezzeti hafif, hafif alev de yavaş, yavaş pişen yemekte olur.

Yemeğin kıvamı hafif odun ateşinde olanıdır. Yemeğin malzemesi ona ayrıca tat verirdi.

Kazanlarımız değişik olurdu yemek için büyük kazanlar düğünlerde, taziyelerde davetlerde olur, günlük yemeklerimizi çömlekte yapardık. Ayrıca çamaşır kazanımız vardı diyerek devam etti sözlerine...

Çamaşır kazanı neden diye sorduğumda!

 Beyaz çamaşırları, yatak yorganları kazanda kaynatır, tekrar leğene alır sonra durulardık.  Çamaşırları ipe astığımız zaman sakız gibi beyaz olurdu. Eskiden nevresim mi vardı bütün yorganlarımız çarşaflarımız, yastıklarımız bembeyaz kanaviçe işlemeli dantelli patiska ile dikerdik. Beyaz çamaşırların kaynaması mikropların, hastalıkların yok olmasına neden olur.

Bak işte kızım nereden nereye götürdün beni gaz ocağından başladık ocak yaktığımız zamanlara geldik. Oysaki şimdi nesil çok şanslı ellerinin altında her türlü makine var.

Bizim zamanımızda çamaşır makinesi, bulaşık makinesi mi vardı. Türlü, türlü fırınlar, ankastre ocaklar yoktu. Mikro dalga fırının ne olduğunu bile bilmeyen geçmişte yaşadıkları zorlukları anlatan büyüklerimiz…

Bu konu bizi geçmişte nereden geldiğimizi nereye gittiğimizi anlatır.

Bu günün değerini anlamayanlar geçmişi unutanlardır.

Değiştiremeyeceğimiz bir geçmiş geride dururken biçimlendirip sahip olacağımız bir gelecek, yeni nesilleri bekler...

Yazarın Diğer Yazıları