Mehmet Bedri Gültekin

Emeviye Camii'nde namaz politikası

Mehmet Bedri Gültekin

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, 23 Nisan günü, Suriye’de 25 Mayıs tarihinde yapılacağı açıklanan devlet başkanlığı seçimleri ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı:

“Yaklaşık 7 milyon Suriyeli sığınmacının oy hakkından mahrum bırakılmasına ilaveten hür ve adil olmaktan uzak olanbu seçimlerin uluslararası toplum tarafından meşru kabul edilmesi mümkün değildir.

“Seçimler, Suriye ihtilafının siyasi çözümü amacıyla BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararıyla ortaya konan yol haritasında yer alan kriterlerle bağdaşmamaktadır.”

Bu açıklama, AKP iktidarının Suriye’de izlemeye devam ettiği politikayı yansıtmaktadır ve 10 yıldır devam etmekte olan iç savaşın neden hala devam ettiğinin de ipuçlarını vermektedir.

Yapılan açıklama 25 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin ne olup ne olmadığından çok, AKP’nin, Suriye’nin meşru Hükümetiyle elele verip sorunu çözmek niyetinde olmadığını göstermesi bakımından önemlidir.

Küçük bir hatırlatma

Beşar Esad liderliğindeki Şam yönetimi, ABD’nin o meşhur Büyük Ortadoğu Projesinin Suriye ayağını hayata geçirmek amacıyla 2011 yılında. dünyanın 84 ayrı ülkesinden yaklaşık 80 bin teröristi Suriye’ye taşıyarak başlattığı saldırıya karşı vatanını savunmak için tam 10 yıldır savaşıyor.

Başta Hükümet olmak üzere Türkiye’de yaşayan herkesin unutmaması gereken gerçek şudur: Eğer Beşar Esad liderliğindeki Suriye halkı ve Ordusu saldırıya direnmeseydi ve Suriye parçalansaydı, yani bir tarafında İhvancı veya IŞİD yönetiminde bir şeriat devleti, diğer tarafta bir PKK devletçiği kurulsaydı, Suriye’de başlayan o iç savaşı şu anda biz kendi ülkemizde yaşıyor olacaktık.

Daha dün yaşadıklarımızı unutanlara bazı hatırlatmalar yapalım: 2014 ve 2015 yıllarında Suriye’de terör saldırıların en üst düzeye vardığı, IŞİD’in ülkenin neredeyse yarısını kontrol ettiği, PKK’nın kanton yönetimleri kurup sonra bu kantonları birleştirmek için harekete geçtiği ve Şam Hükümetinin Lazkiye ve çevresi ile birlikte sadece bazı şehir merkezlerini kontrol ettiği günlerde, İstanbul’da, Ankara’da, Hatay Reyhanlı’da, Şanlıurfa Suruç’ta ve Diyarbakır’da patlayan bombalarda ve saldırılarda yüzlerce vatandaşımız katledilmişti.

Katliamlar, aslında daha da olacakların basit bir habercisiydi.

Kısacası Beşar Esad, Suriye Ordusu ve Suriye halkı, 2014’le birlikte Suriye’de adım adım duruma hakim olarak sadece kendi ülkelerini kurtarmadılar, Türkiye’nin de büyük bir terör dalgası ile karşılaşmasını önlediler.

Meşruluğun ölçütü

Dışişleri Bakanlığının açıklaması nereden tutarsanız elinizde kalıyor. Suriye halkı tam 10 yıldır yüzbinlerce insanını feda ederek vatanını savunuyor ve şimdi ülkesinin yüzde 70’inden fazlası meşru Hükümetin kontrolünde. Kontrol etmediği yerlerde ise Amerika’nın güdümündeki PKK ile Türkiye’nin arka çıktığı İhvancılar ve terör örgütü Heyet Tahrir Şam var.

Hala kurtaramadığı yüzde 30’luk bölüm dolaysıyla Suriye halkının kendi devlet başkanlarını seçmesinin doğru olmayacağını söylemek, Suriye topraklarını işgal altında tutan ABD’ye, dolaylı yoldan destek vermekten başka anlama gelmez.

Yurtdışındaki 7 milyon Suriyeli oy kullanamadığı için seçimlerin adil olmayacağını söyleyenlerin dönüp kendi geçmişimize bakmaları gerekiyor.

Türkiye hiçbir zaman iç savaş yaşamadı. Yurt dışındaki Türk vatandaşları kendi vatanlarında yaşanan iç savaşta taraf oldukları için mülteci konumunda da değiller. Buna rağmen yakın zamana kadar yapılanseçimlerde, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları oylarını kullanamıyorlardı. Buradan hareketle Türkiye’de yapılan seçimlerin meşru olmadığını iddia etmek hiç kimsenin aklına gelmemişti.

Kaldı ki Şam Hükümeti, yurtdışında mülteci olarak yaşayan yurttaşlarına sürekli olarak ülkeye dönme çağrısı yapmaktadır. Dönüşün, kimler tarafından engellendiği de bellidir. Ve bu mültecilerin hatırı sayılır bir kesiminin kendi vatanlarına karşı kışkırtılan iç savaşın tarafı oldukları için yurt dışına kaçtıkları da bir başka gerçektir.

Doğru politika

Dışişleri Bakanlığının açıklaması, 2012 yılındaki o meşhur “Bayram namazını inşallah Emeviye camiinde kılacağız” sözleriyle aynı zihniyetin ürünüdür.

Suriye Milleti, Ordusu ve Hükümeti büyük bir fedakarlıkla vatanını savunmaya devam ediyor.

21 Nisan gecesi Türkiye televizyonları Haseke kentinde Suriye Ordusu’nun sabaha kadar ABD’nin destek verdiği PKK ile olan çatışmasının görüntülerini yayınladılar. Yani Suriye bir yandan Vatanını ABD işgalinden kurtarmanın savaşını vermeye devam ediyor, öte yandan kurtardığı alanlarda halkın oyuna başvurarak kendi yöneticilerini seçmeye çalışıyor.

Türkiye’nin izleyeceği biricik doğru politika, bütün gücüyle dostumuz ve komşumuz Suriye’nin bu çabasına destek olmaktır.

ABD’nin durduğu yerden Şam’a bakan ve Suriye’nin meşru hükümetinin çabalarını baltalayan yaklaşımlar ise gerçekte Türkiye’ye zarar vermektedir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları