İkram Kali

Hıdırnebi

İkram Kali

Toplumların bir arada yaşamasına, kaynaşmasına, yakınlaşmasına vesile olan gelenek-görenekler, kutlamalar, bayramlar; günlük yaşama renk katan, sosyal hayata katkı sağlayan, geçmişi tarihin derinliklerine uzanan önemli kültür unsurlarıdır.  

Geçmişte, tabiatın uyanmasını bereket, mutluluk ve kurtuluş simgesi gibi gören insanlar, yazın gelmesi, havaların ısınması, tabiatın canlanması, doğanın yeşermesi ile birlikte; şiirler, şarkılar, maniler söylemiş, oyunlar oynamış merasimler, eğlenceler düzenlemişlerdir.  

Orta Asya'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan Balkanlara uzanan topluluklarda, uzun süren kış soğuklarından ve zorluğundan kurtulup, baharın yeşilliğe ve canlılığa geçişini simgeleyen; sevinme, yakınlaşma, barışma, kaynaşma ve çoğalmaya vesile olan " büyük çille, küçük çille, saya bayramı, Hıdırellez, çiğdem eğlencesi, cemreler, nevruz, mart dokuzu" gibi adlarla bilinen ve kutlanmakta olan çeşitli bahar bayramları vardır. Bayramlardan/kutlamalardan biri Hıdırnebi’dir.  

Türk kültüründe kendine özgü yeri olan Hıdırnebi isim ve kökeninin dayandığı, hızır; âb-ı hayat (hayat suyu/ ölümsüzlük suyu) içerek ebedî hayata mazhâr olmuş ve zaman, zaman insanlar arasında dolaşarak darda kalanlara yardım ve iyiliklerde bulunan, tabiatın yeşermesini sağlayan, bolluk ve bereket, kısmet ve sağlık bahşeden bir veli olduğu rivayet edilir.  Geçmişi asırlar öncesine dayanan Hıdırnebi’ nin, Hıdırellez’in kardeşi olduğuna inanılır. Hıdır ve Nebi sözcüklerinin birleşmesinden türeyen kavrama Van halk ağzında Hıdırnebi denilmektedir. Van yöresinde Hıdırnebi’nin Hıdırellez gibi ermiş bir zat olduğu bilinir, öyle kabul edilir. 

Vanlılar, baharın müjdecisi olarak kutladıkları Hıdırnebi (Rumi) eski takvimle örtüşür. Halk takvimine (yani gün dönümlerinin mevsimlerin başlangıç ve bitiş tarihleri olarak alınması) göre iki mevsime bölünür. Kasım (8 Kasım-5 Mayıs) kış günleri Hızır (6 Mayıs-7 Kasım) yaz günleri bilinmektedir.   

90 gün süren kış döneminin 22 Aralık - 31 Ocak (zemheri) arasındaki 40 gününe erbain, (büyük çille) 1 Şubat ile 21 Mart arasında 50 günlük kısmına ise hamsin (küçük çille) denir.   

Şubat ayının 20’sinde küçük çille biter, cemreler düşmeye başlar. Küçük çillenin başladığı şubat ayının başlangıcı Van’da aynı zamanda Hıdırnebi başlangıcı kabul edilir. Şubat ayının ilk haftasında bulunan ilk Cuma günü ve akşamı yapılan geleneksel tören ve eğlencelere “Hıdırnebi Bayramı” denilir. Hıdırnebi üç hafta  boyunca sürer ve 27 Şubat’ta sona erer. 

Hıdırnebi kutlamasının ana temasını ve ilgi çeken orijinal bölümünü Hıdırnebi Kavutu oluşturur Şubat ayının ilk Cuma akşamı yedi bekar kız, karanlık çöküşü sonrası bir araya toplanarak konuşmadan, yüzlerini gizleyerek Hıdırnebi Kavutu için gerekli malzemeleri toplamak üzere kızlardan birinin elinde Ğelbir ( Kalbur) ile yedi ev, yani yedi kapıya gidilir. Kapıyı açan ev sakinleri Hıdırnebi nedeniyle kızların kapılarına geldiğini anlarlar, bir şey sormadan, konuşturmadan bir kızın elinde bulunan Ğelbire bir miktar yiyecek koyar. “ Allah niyetinizi kabul etsin, Bahtınız açık olsun” dilekleriyle uğurlar. Kızlar bu şekilde yedi evden yedi çeşit yiyecek toplar. Bunlar; buğday. tuz, pirinç, mercimek, nohut, fındık şeker vb. gibi öğütülecek, bereket, bolluk simgesi yiyeceklerden oluşur. Kızlar topladıkları bu yiyeceklere, çörek otu ve bol tuz ekleyerek un haline getirmek üzere bir araya gelerek daire şeklinde otururlar. Konuşmadan kahve değirmeni veya bir öğütücü ile yiyecekleri öğütürler. Ortaya çıkan una “Hıdırnebi Kavutu“ denilir.  

Kavut bir tencereye/tepsiye konularak üzeri elle düzeltilir. Tencere o evin damına çıkarılarak bir gece damda bekletilir. Kavut bulunan tencere hepsi sabah açıldığında kavutun üzeri bozulmuş, üzerinde izler varsa gece Hıdırnebi’nin oradan geçtiği ve izinin kaldığı varsayılır. Hazırlanan Hıdırnebi kavutundan bekar komşu ve dileği olan kişilerde dağıtılarak yapılması gerekenler anlatılır. 

Cuma akşamı özellikle bekar kızlar, gece uyumadan önce abdest alır, niyet eder. Ve sağ başparmaklarının üzerine aldıkları Hıdırnebi kavutundan üç defa ağızlarına atarak, konuşmadan yatağa girerler. Gece boyunca konuşulmaz, su içilmez, bir şey yenilmez.   Zira kavut ağza atıldıktan sonra konuşulur, yenilip içilirse niyet bozulduğuna inanılır. Tuzlu kavut yiyenlere inanışa göre rüyalarında su veren biri olur. Rüyada su veren bu kimsenin rüya görenin kısmeti, yani evleneceği kişi olarak kabul edilir. Veya sevdiği kişi niyet edenin rüyasına gelir. Hıdırnebi Kavutu ağızlarına atıp yatanlar, gündüz olunca gece gördükleri rüyaları birbirlerine anlatırlar. Rüyaları, kendi aralarında yorumlarlar. Rüyalara göre; kimi umutlanır sevinir, kimi de hüzünlenir. Alınan yorumlar doğrultusunda gelecek ile ilgili fikirler oluşturulur. Rüya görmeyenler üç kez Hıdırnebi kavutu yiyerek şanslarını denerler. 

Ayrıca Hıdırnebi kutlamaları kapsamında Hıdırnebi Kavutu’ndan küçük çörekler yapılır. Çöreklere Vanlılar “Çöçe” adı verir. Bekâr kızlar niyet ederek çöçe’yi evlerinin damına bırakırlar. Evin damındaki çöçeyi karga veya bir kuş alıp götürürse niyetinin yerine geleceğine, uçtuğu yöne/yönden kısmetinin açılacağına inanılır. Çöçe’yi götürmez ise kısmetinin açılmayacağına veya iç güvey olacağına, yakın yere götürürse yakınında bulunan biriyle evleneceğine yorumlanır. 

Hıdırnebi kutlamalarına her ne kadar kısmetinin açılmasını bekleyen gençler, bekârlar büyük ilgi gösterse de hastalıktan, borçtan, çeşitli sıkıntılardan kurtulmak isteyen; çocuk, ev, iş, damat, gelin, para vb. beklentilerinin, yerine gelmesini ümit eden yaşça büyük olan evli kadınlarda Hıdırnebi kutlamalarına katılır, kavut yapar, niyet eder, dilek tutarlar.  

Van’ın zengin, renkli kültür hazinesinden süzülerek gelen, gelenek ve görenekleri arasında yer alan baharın gelişine yönelik inanca dayalı olan Hıdırnebi kutlamalarında, şubat ayının ilk üç çarşamba gününün ayrı bir özelliği ve yeri vardır. Zemherinin son günlerinin bu ay içinde olması nedeniyle, Şubat ayının ilk üç Çarşamba gününe Vanlılar bu nedenle “Kara Çarşambalar” ismini vermiştir. Hıdırnebi kapsamı içinde yer alan Kara çarşamba günleri Vanlı bayanlar, şarkılı, türkülü eğlenceli, yemekli oturma geceleri- toplantılar yaparlar. Dilek tutar, niyet eder, mani söylerler. Küskünler barışır. Sevgi, saygı, yakınlaşma, dostluk yoğunluk kazanır. 

Hıdırnebi kutlamaları boyunca eğlencenin yanı sıra çeşitli oyunlar da oynanır. Bunlardan biri de “kapı pusma” , “kapı dinleme” denilen oyundur. Gençler toplanarak akşam hava karardıktan sonra herhangi bir komşunun kapısına giderler, içerde yapılan konuşmaları dinlerler. Duydukları ilk söz veya cümleye göre farklı yorumda bulunurlar. Mesela duyulan ilk söz; ‘iyi oldu’, ‘para gelecek’, ‘yüzün gülecek’ ve buna benzer sözler olursa, gelecekte her şeyin iyi olacağına yorumlanır. Tam tersi, ‘yıkılsın’, ‘yok olsun’, 'yüzü gülmesin', ‘inşallah olmaz’ gibi sözler ise olumsuzluğa yorumlanır. 

Hıdırnebi kutlamaları ve Hıdırnebi kavutu, Van’ın somut olmayan sözlü halk kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Van’da bir toplumda, sohbet ortamında konuşması gerektiği halde konuşmayan, suskun duran, sus-pus oturan birine Vanlılar; “Hıdırnebi kavutu mu yuttun?” veya “ Ağzında Hıdırnebi kavutumu var!”  diyerek şaka yollu tepki gösterirler.  

Vanlılar, atalarından kültür mirası olarak devraldıkları yüz yıllar öncesine dayanan Hıdırnebi kutlama geleneğini-göreneğini-inancını coşkuyla yaşarlar. Hıdırnebi'nin ardından baharın gelişinin bir başka müjdecisi olan Mart ayının ilk dokuzuncu günü olan “Mart Dokuzu” kutlanır. Gece gündüzün eşit olduğu bugünde bahar başlar. Sonrasında 21 Mart Nevroz, 16-23 Nisan arasında camuşkıran, 6 Mayıs Hıdırellez günü gelir.

HIDIRNEBİ 

Bahar bayramı her yanı silerler 

Neşelenir, şenlik eder gülerler 

Cümle âlem için iyilik dilerler 

Hıdırnebi bizim Van’a gelende 


Zemheri bitecek diye beklerler 

Buna birde küçük çille eklerler 

Kara çarşambaları iple çekerler 

Hıdırnebi aziz Van’a gelende 


Yedi genç yedi kapı gezerler 

Ğelbir içine yedi nimet dizerler 

Kavut olsun diye narin ezerler 

Hıdırnebi şirin Van’a gelende 


Ağza üç kez tuzlu kavut atarlar 

Niyet eder bir umutla yatarlar 

Geleceğe, aşk heyecan katarlar 

Hıdırnebi güzel Van’a gelende 


Dilek tutar kurda kuşa satarlar 

Kavutu çöçe yapar dama atarlar 

Yorumlarda geleceğe bakarlar 

Hıdırnebi ilim Van’a gelende 


Kulaklar kapıda pusma yaparlar 

Her evden özlü bir söz kaparlar 

Manidir bu sözü sözle tartarlar 

Hıdırnebi özüm Van’a gelende 

İkram Kali-2007

Yorumlar 2
Yunus TÜRKOĞLU 27 Şubat 2021 10:09

Keyifle okuduğum bu muhteşem yazıda: Çocukluk ve ortaokul yıllarına gidip o bahse konu gelenekleri yeniden hatırlamak beni çok mutlu etti! Van'ın unutulmaya yüz tutmuş kültürel zenginliklerini bizlere yeniden hatırlatan Sayın İkram KALİ'ye canı gönülden teşekkürler ediyorum . Vansesi Gazetemiz ve siz İkram bey, iyiki varsınız... Ömrünüz bereketli olsun. Selamlar.

Namı-ı diğer Tufan Hoca 26 Şubat 2021 19:28

İkram Bey, İkram Bey, bu yazı neden kopyalanmıyor acaba? Dedim ki arşivime alayım! Ama ne mümkün? Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarih Bölümü muallimlerinden Abdurrahim Tufantoz

Yazarın Diğer Yazıları