İkram Kali

Vanlılar tepki gösterir!

İkram Kali

 

Yerel gazetelerin sorunlarını aktarmak üzere bir grup gazeteci arkadaşımızla geçen ay Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez’i valilik makamında ziyaret ettik. Görüşme sırasında Vali Bey, “Geçenlerde arkadaşlarla konuşurken ( muhtemelen Van Büyükşehir Belediyesi) parklardan birine  Fadile’nin adının verilmesi yönünde öneri geldi. Böyle bir şey yaparsak toplumdan tepki görür mü?" diye sordu.  Bende Sayın Valim, Vani Mehmet Efendi, Van Kulu Mehmet Efendi, Ali Paşa, Ferit Melen, Kinyas Kartal, Ruhi Su, Akşit Göktürk, Seyit Ahmet Arvasi, Yaşar Kemal ve çok sayıda önemli Vanlı yazar, bilim adamı, sanatçı varken başından üzücü trajik olaylar geçmiş, toplumda “deli” olarak anılan Fadile'nin adını hangi özellikleri veya hangi yönüyle parka vereceksiniz? Girişim bana göre yanlış olur, toplum buna tepki gösterir. Öncelikle Van’ın değerlilerine vefa göstererek isimlerini yaşatmanız gerekir dedim.   

Aradan iki hafta geçti.   

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Vali Bey gazetecilerle bir araya gelerek kentin gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Buluşmada Vali Bey’in yanında oturan bugüne kadar yüz yüze gelmediğim, ilk defa karşılaştığım sonradan AK Parti Eski İl Başkanı Zahir Soğanda’nın kayınbiraderi olduğunu öğrendiğim Vali Bey’in danışmanı Prof. Dr. Mucip Tapan ile tanıştık. Kısa sohbet arasında Mucip Bey "Fadile’nin adını bir parka verirsek toplumdan tepki gelir mi" dedi.  Daha önce Vali Bey’in  konu hakkında görüşümüzü sorduğunu,  tepki çekeceğini kendisine aktardığımızı söyledim.  Yukardaki anlattıklarımı bir kez de Mucip Tapan ile paylaştıktan sonra girişiminize en başta ben olmak üzere topum tepki gösterir, yanlış yaparsınız dedim.  

Bulmuşken Mucip Bey’e belediyenin yaptığı prestij caddelerle ilgili soru yöneltme imkanım da oldu.  Caddeleri yeniliyorsunuz ama kenti ağaçlandırmak düşüncesiyle yol kenarlarındaki kaldırımlara iklim koşularına uygun dikey kök salan çok uzun yıllar yaşayacak, dal budak salacak ağaçlar neden dikmiyorsunuz, ağaç dikecek yerler bırakmayı niçin düşünmüyorsunuz dedim. Mucip Bey de bunları sonra konuşuruz deyince sohbetimizi noktaladık.     

Kentimizde insanın aklının almadığı, yorumlamakta zorluk çekeceği işlerin devam ettiğine bir kez daha inandım.  Çağdaş, kimlikli, marka değeri yüksek tarih, kültür ve sanatsal yönleriyle öne çıkması gereken Van’ın bu tür vasat işlerle gündeme gelmesi insanı gerçekten üzüyor, endişelendiriyor.  Gaziantep, Diyarbakır, Eskişehir, Samsun, Mersin gibi gelişerek büyüyen kültür kentleriyle Van'ın yarışamayacağını bir kez daha anladım. 

Van Büyükşehir Belediyesi’nin kültür hizmeti, kentin değerlerine sahip çıkma anlayışı buysa çok yazık. Eğer bu anlayış,  bu vizyon Van Büyükşehir Belediyesi’ne, kentimize yön veriyorsa Vali Bey’e de Van’a da Van halkına da kolay gelsin.     

Size önerim!

Her işin doğru yolu yöntemi var.   

Bilmiyorsanız araştırıp soracaksınız, öğreneceksiniz. "Ben yaptım oldu" derseniz yanılırsınız, tepki alırsınız. Yaptıklarınız karşılık bulmaz ve  çöpe gider.    

Kentimizin renkli güzel insanlarını seven, çok yakından tanıyan ve bilen bir Vanlıyım.  Bir süre önce “ Van’ın delileri” konulu makale çalışması yapan İrem Ermiş adlı  öğrenciye bilgilerimizi aktararak yardımcı olmaya çalıştım.  

Sözlü kültürümüzde önemli yeri olan Selahattin’de, Aloş’da, Ato’da, Arif’de, Gero’da,  Dımso’da, Bayram’da,  Fadile’de,  Hıdo’da, Şoratan Salih’de, Tornavida Yaşo'da, Zero ve diğerleri de Vanlıların sevdiği, anılarında yer verdiği renkli simalardır. Farklı yaşam hikâyeleri olan bu insanlar toplumumumuzun gerçeği, kentimizin simgeleridir.    

Van Büyükşehir Belediyesi’ne önerim şudur:    

Öncelikle anıtların, heykellerin, büstlerin kentlere değer kattığını unutmamak gerekir. Bu olgudan hareketle toplumumuza mal olmuş söz konusu insanların tamamına sahip çıkılarak isimleri yaşatılabilir. Bunun için öncelikle bu amaca uygun park yapılması gerekir. Projelendirilen parkın çeşitli noktalarına ayakta durmuş, bankta oturmuş, yürürken veya farklı tavır ve duruşları yansıtan pirinç dökümden heykel-büst dikilerek, kpnuşmalarından  alıntılar yapılarak Fadile gibi renkli insanlar ölümsüzleştirilebilir.     

“Van’ın Unutulmayan Renkleri”  adı verilecek parka yolu düşen yerli yabancı turistler kentte yaşayan insanlarımız heykel veya büstlerle hatıra resim çektirip zaman geçirerek mutlu olabilirler. İnsana değer veren park ilgi çekmenin yanı sıra kentimizin kültürüne, turizmine katkı da sağlar.

Bana göre belediyenin yapması gereken proje budur.     

Uyduruk, basit heykel ve büstler, sıradan park yapılmaması kaydıyla farkındalık oluşturulacak parka kimse tepki göstermez, aksine destek olur.    

Bu gibi konularda belediyelerin önceliği doğru tespit etmesi daha özenli olması gerekir.     

Kargaların ne suçu var!

Erciş ilçemizin 10 kilometre uzaklıkta bulunan ve çevresine göre ağaçlık alanı daha fazla olan Kasımbağı Mahallesi'nde yaşayanlar, son zamanlarda sürülerle gelen kargaların çıkardıkları sesler nedeniyle endişeli olduklarını söylemişler.  Ağaç azalınca kargalarda nerede ağaç buluyorlarsa oraya yuva yapıp konuyorlar. Kargalara tepki gösterileceğine doğayı talan edenlere tepki gösterilsin.    

Eskiden hepimizin  bahçe ve bağı vardı.  

Doğa ve hayvanlarla iç içe dostça yaşıyorduk.   

Sabah gözümüzü kuş,  horoz, köpek, kedi sesleriyle açar; akşam hayvan sesleriyle evlerimize çekilirdik.    

Doğuştan herkes hayvansever, doğasever ve çevreciydi. Kapılar sokaklara kadar sulanır süpürülür, hayvana, ağaca bitkiye zarar verilmezdi. 

Komşumuz rahmetli Ferdi teyzenin baharda çıkan otlarla, açan çiçeklerle dakikalarca sanki karşısında insan varmış gibi konuştuğuna defalarca tanık oldum. 

Bahçemizde ağaçlar ailenin fertlerine aitti, her ağacın bir ismi bir sahibi vardı.  

Kimse seviyorum diyerek kuşları kafese sokmaz,  köpekleri zincirle bağlayarak gezdirmezdi.  Hayvanlar doğal ortamlarından koparılmadan insanlarla birlikte yaşardı.   

Köpek, kuş, kedi beslemek, onlarla vakit geçirmek geleneksel çocukluk tutkusuydu.    

Hayatın tamamı tüm canlılarla paylaşma  bölüşme üzerine kuruluydu.  

Sofralardan çıkan yemek artıkları çöpe atılmaz; kuşa, köpeğe, kediye, böceğe yiyecek olurdu. Bugünkü gibi kapitalist tüketim mantığıyla şirketlerin ürettiği hayvanlarda bağımlılık yapan, bileşiminde ne olduğu bilinmeyen mamalar verilmezdi, zaten yoktu. İnsan da hayvan da doğal beslenirdi.   

Köpeklerin boğuşmalarını, kedilerin hırlaşmalarını, kuşların dansını heyecanla keyifle izlerdik.    

Böcekler, kirpiler,  tosbağalar (kaplumbağa), kelebekler, tırtıllar, karıncalar yakın baharın gelişinin habercilereydi.    

Bahçelerin altı üstü, evlerin çevresi hayvanların sığınağıydı.    

Kavak ağaçları, karaağaçlar kargaların akşam vakti toplandığı yuvalarıydı.     

Hızla betonlaşan kentimizde insanlar da kuşlar da, kedi köpekler de ağaca, yeşile hasret kaldı. Habitatı bozulan doğa tüm canlılar için yaşanmaz hale geldi.  Erciş'te suç feryat eden kargalarda değil, doğayı yaşanmaz hale getirenlerde.

Yazarın Diğer Yazıları