Nedim İlikçi

Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı

Nedim İlikçi

Değerli okurlar; tehcir olayı her zaman gündeme getirilen ve üzerinde tartışmaların bu gün bile sürdüğü tarihi bir vakıadır. Konu ile ilgili birçok kitap yazılmıştır. Bu hafta tanıtmaya çalışacağım kitap da konu ile ilgili yazılmış kitaplardan biridir. Tehcir; kısaca göç ettirme,  anlamına gelen Arapça bir kelimedir.

Tehcir kanunu diye bilinen “sevk ve iskân” kanunu Osmanlı Hükümetince 30 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiş. Ancak Van’da tehcir kanununun yürürlüğe girdiği tarihten yaklaşık bir ay önce Müslüman ahali Valilik emri ile tehcire tabi tutulmuştur. Tarihçiler Van’da yaşanan Ermeni isyanı ve işgalinin sevk ve iskân kanununun çıkmasını tetiklediğini yazarlar.

Van’da tehcire tabi tutulan Müslüman ahalinin göç yolları; Bitlis, Diyarbakır, Urfa, Antep, Adana olarak belirlenmiş ve hükümetçe bu güzergâhta hazırlıklar yapılmıştı. Ancak devlet denetiminin dışında Norduz, Zaho, Musul, Kerkük istikametine göç eden hemşerilerimiz olduğu gibi müstakilen başka göç yollarını izleyerek Van’dan ayrılan hemşehrilerimizin de olduğu bilinmektedir. 

Ne hikmetse tehcir kelimesi anıldığında ilk akla gelen Ermeniler olmuştur. Oysaki Anadolu’da sadece Ermeniler tehcir edilmemişler. Müslüman halklar ve diğer etnik, dini guruplar da tehcire tabii tutulmuşlar. Nedense tehcir kelimesinin sadece Ermenileri anımsatır bir kelime olarak algılanmasına zihnimiz alıştırılmış. Oysaki Van’da Ermeniler tehcir edilmemiş- edilememiş. Aksine Müslüman ahali tehcire tabii tutulmuştur.

Tehcir kanunu Müslim- gayrı Müslim ayırt etmeksizin sivil halkı savaş alanlarından uzak tutmak, can ve mal güvenliklerini sağlamak amacıyla alınmış bir tedbirden ibarettir. Bu çerçevede savaş cephelerine yakın olan bölgelerde oturan ve düşmana lojistik destek veren veya verme ihtimali bulunan Ermeniler de tehcire tabii tutulmuş. Kaldı ki Ermeni komitacılara katılan Ermeniler o dönem sadece düşman kuvvetlerine lojistik destek vermekle kalmamış bizzat silahlanarak düşman kuvvetlerine katılmışlar. Kendi devletlerine silah doğrultmuşlar. Her fırsatta cephede savaştığımız düşmanlara ya fiilen katılarak ya da lojistik destek sağlayarak yardım etmişler.  Maalesef komitacılara destek olmak istemeyen ve bu işin sonunu hayırlı görmeyen aklıselim Ermeni halkı da komitecilerce zorla bu işe ortak edilmişler. Sonuçta Osmanlı Hükümeti sevk ve iskân kanununu çıkarmaya mecbur kalmış.

Ermenilerin tehcir ile temel sorunları savaş bittikten sonra, daha önce yaşadıkları yerleşim bölgelerine dönememeleri olmuştur. Birinci Dünya Harbi öncesi ve sırasında,  düşman ile işbirliği yapmış, beraber yaşadıkları komşularının ve kendilerinin onulmaz acılar yaşamalarına sebep olmuşlar. Haliyle yüzlerce yılda oluşmuş olan halklar arasındaki gönül bağının kopmasına sebep olmuşlar. Gönül bağı kopmuş halkların da bir araya gelerek yeniden bir gelecek inşa etmeleri mümkün olmamıştır.  

Daha önce başka bir kitapta okuduğumda duygulandığım ancak bu kitapta da rastladığım seferberlikten bir kesit sunan Bab-ı Ali’de yaşanmış olan bir olayı siz okuyucularla paylaşmayı uygun buluyorum. Bu bilgiyi seferberliğe çıkmış Vanlıların neler yaşadıklarını kavramamız açısından önemli buluyorum. Olay şöyle;”1919 yılının ilk ayı içinde Mabeyin Baş Kâtibi Ali Fuat Bey, Padişaha (Vahdettin) bir telgraf arz ediyor. Telgrafı gönderenler; Ruslarla bir olup şehirlerini işgal eden, halkını katleden,  sürgüne gönderen Ermenilerin şerrinden kaçarak Burdur’a gelmiş olan Vanlı muhacirlerdir. Kendilerine tahsis edilen evlerden çıkarılıp aç, bi-ilaç sokak ortasında kalan 6000 Vanlı, Bab-ı Aliye gönderdikleri telgrafta hallerini anlatıyorlar. Durumları Ali Fuat Beyi olduğu kadar, Padişahı da ağlatıyor…”

Sonuçta tehcir olayı sadece Ermenilerin değil Anadolu halklarının perişanlık yaşamaları sonucunu doğuruyor. Bu vakıanın müsebbibi olan emperyal güçler bugün Suriye’de olduğu gibi o gün de insanların perişanlığını görmezden geliyorlar ve sadece kendi planlarını gerçekleştirmeye odaklanıyorlar.

“Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı” isimli kitap Doç. Dr. Azmi Süslü tarafından yazılmış. Kitap Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğünün 5 numaralı yayını olarak, 1990 yılında Sistem Ofset Matbaacılık tarafından Ankara’da basılmış ve 244 sayfadan ibarettir. Kitap; “Osmanlı Devletinde Ermeniler”, ”Teşkilatlanma- İsyan ve İhanetler”, ”Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler” ve “Tehcir Olayı ve Gerçekler” başlıkları altında dört ana bölümden oluşmaktadır. Tehcir olayını genelde ve Van özelinde merak eden herkesin okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap olduğunu belirtmek isterim.

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları