Nedim İlikçi

Egido'nun hazin sonu

Nedim İlikçi

Değerli okurlar; Timurlenk Bozkurt abimiz 1930 yılında Van'da doğmuş ve bu güne kadar da Van'da yaşamıştır. Yaşamında Van'a ve Vanlılara hizmet etmeyi kendine şiar edinmiş bir büyüğümüzdür. Sendika yöneticiliği yapmış, il ve belediye meclis üyelikleri görevlerinde bulunmuş. Babasının da (Gazi Mehmet Bozkurt) Van'da tanınan bir şair olmasından kaynaklı olacak ki kalemi elinden hiç bırakmamış. Gazetelere, ilimizin, ülkemizin ve insanımızın sorunlarını dile getiren yazılar yazmış, gördüğü eksik ve aksaklıkları giderebilmek için çaba harcamıştır. "Egido'nun Hazin Sonu" isimli kitabında inancını, anılarını,  duyduklarını kendi his dünyasında yoğurarak öyküleştirip okuyucunun bilgisine sunmuştur. Bu anıları okuyunca geçmişin koşullarını ve dünden bugüne yaşanan değişimleri müşahede etmiş olacağız.

 

Bizde anı yazma kültürü pek gelişmemiştir. Oysaki anılar bu günümüzü anlamamız için son derece önem arz ederler. Timurlenk abimizin (kendi deyimi ile bir pir-i fani'nin) sağlık sorunlarına rağmen anılarını yazmış olması hem kendi hayatına, hem de Van'a ve Vanlılara karşı duyduğu sorumluluğun ve sevginin bir göstergesidir. Kitabında 25 başlık altında topladığı yazılarının her birini bazen hüzünlenerek bazen hayrat ederek okuyacağınızdan eminim. Keşke eli kalem tutan herkes anılarını yazabilse ve gelecek nesillere sunarak fikri gelişimlerine katkı sunabilse…

Kitabına adını veren " Egido'nun Hazin Sonu" başlığı ile yazdığı öyküsüne, Egido ile nasıl tanıştıklarını anlatarak başlıyor;"Ben O'nu yani yiğit kişi anlamına gelen Egido'yu annemin memleketi olan Yüksekova'ya son gidişimde tanımıştım. O zaman yöre halkının Egid, benim ise Yiğit dediğim Egido 30-32 yaşlarında idi. Ben ise 30'una merdiven dayamıştım. Hemen dost olduk ve dostluğumuz Egido'nun genç denecek yaşta yani kırkına varmadan, ölümüne kadar devam etti. Egido gerçekten sözünün eri, yiğit ve mert bir insandı. Ama ne yazık ki fazlaca akıllı değildi. Çok çabuk kızar, fevri hareketlerde bulunur, bir pire için bir yorgan yakardı." der… Ve Egido'nun öyküsünü bir dostun samimiyeti ile anlatır. Öfke ve inat ile kalkanın zarar ile oturacağının dersini verir.

 

"Bir Hanım Yazara" başlığı ile yazdığı yazısında, 1940'lı yıllarda bize sığınmış olan Azerilerin Rusya'ya teslim edilişinin acısını bu gün hala htiğini belirterek şöyle sorar;" Sen 2.Dünya Savaşı ortalarında Anayurtları Türkiye'ye sığındıktan bir müddet sonra tüm ağlamalarına, yalvarıp yakarmalarına karşın, feryatlarına, figanlarına önem verilmeyerek, Ruslara teslim edilen ve devir teslim muamelesini yapan Türk görevlilerin gözleri önünde kurşuna dizilen kadın, genç, yaşlı ve çocuklardan müteşekkil, 164 Sünni ve Şii Müslüman Türk için ağladın mı? Ben halen de anıyor ve ağlıyorum…" der… Mazide yaşanmış, destan ve türkülere konu olmuş bir acı olayı hatırlamamızı sağlar…

"Bir Hiç Uğruna" başlıklı öyküsünde, sınır köylerimizden birinde yaşanmış ve kendisine anlatılmış hazin bir olayı işler. Bu hazin olayı kitabı okuyunca duyacaksınız. Ancak bu hazin öyküyü Timurlenk abiye anlatan bey aynı öyküde 2. Dünya Harbi yıllardaki bir askerlik sisteminden de bahseder;"İkinci Dünya Savaşı sonlarında Ruslar İran'da iken ben ve birkaç arkadaşım Zati Süvari olarak kendi şehrimizde askerlik yapmakta idik. O zaman devlet de, silahlı kuvvetler de güçsüz idiler ve kendi atlarını getirenler "Zati Süvari" olarak kendi illerinde askerliklerini yapıyorlardı. Ben ve iki arkadaşım Gürpınar ilçemize bağlı Hoşap Nahiyesinde Zati Süvari olarak askerliğe başladık." der… Öyküsünde o yıllardaki askerlik sistemini anlattığı gibi, askerin vatandaşa yaklaşımına da hazin bir örnek verir.

 

"Egido'nun Hazin Sonu" kitabı Van Tuşba Belediyesi Kültür Yayınlarından 2018 yılında piyasaya çıkmış. Kitapta toplam 25 tane anı ve öykü bulunmaktadır. Kitap 207 sayfadan ibarettir. Timurlenk abimizin duygu ve düşüncelerini katarak anlattığı öykü ve anılarından çok şey öğreneceğimizden eminim. Kendisine sağlık ve huzur diliyorum. Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları