Mehmet Bedri Gültekin

Türk Devletleri Örgütü

Mehmet Bedri Gültekin

31 Mart 2021 günü “Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi”, çevrimiçi olarak Kazakistan’ın yönetiminde toplandı. Toplantıda, kısaca “Türk Konseyi” olarak adlandırılan oluşuma, Kazakistan Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev’in önerisiyle bundan böyle “Türk Devletleri Örgütü” adı verilmesi benimsendi.

Altı Türk devleti (Türkiye, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Azerbaycan) arasındaki işbirliğinin tarihi 1992 yılına kadar gider. 1992’de Türkiye’nin girişimiyle “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi” ilk toplantısını yaptı. Sonraki yıllar içinde toplam olarak 10 zirve gerçekleştirildi. Nahcivan’da yapılan 9. Zirvede ise örgütün adı; “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” olarak değiştirildi. Merkezi İstanbul olan devamlı bir sekretarya oluşturuldu. Dönem başkanlığını sırasıyla Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan üstlendi.

Gelecek zirve İstanbul’da düzenlenecek ve örgütün sekretarya görevini Türkiye devralacak.

“Türk Konseyi’nin öncelikli hedefi, Türk dünyasında karşılıklı güven ortamının pekiştirilmesi, siyasi dayanışmanın güçlendirilmesi, ekonomik ve teknik işbirliği imkanlarına ivme kazandırılması ve Türk dünyasının tarihi ve kültürel birikimlerinin en geniş şekilde kayıt altına alınmasını sağlamaktır.”

Bölgesel Birlikler Dünyası gerçeği

1992 yılında Türk dili konuşan ülkeler arasında daha yakın ilişkiler kurma isteğinin sonucunda ortaya çıkan girişimin, sonraki yıllar içinde Dünya’ya hakim olan Bölgesel Birlikler yönelimine uygun olarak daha somut bir içeriğe kavuştuğunu görüyoruz.

1995 yılında “Şanghay Beşlisi” kuruldu. Bu yeni Bölgesel birlik, ABD’nin tek kutuplu dünya hayalinin geride kalacağı yeni bir dönemin gelmekte olduğunun ilk işareti oldu. Dünyanın çeşitli bölgelerinde 1960 ve 70’lerde ortaya çıkan ama daha sonraki neo-liberal gericilik döneminde etkinliklerini kaybeden bölgesel birlikler bu tarihten sonra yeniden canlanmaya başladı.

 Bu arada, geçmişte olmayan yeni bölgesel birlikler de kuruldu. Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrasya Birliği, MERCOSUR, Afrika’daki alt bölgesel birlikler ve son olarak RCEP gibi…

Belli ölçülerde farklı işlevleri olan Bölgesel Birliklerin iç içe geçtiği durumlar da olabiliyor. Örneğin Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ve RCEP gibi bölgesel örgütlenmeler içinde yer alan ülkelerden bazılarının durumu böyledir.

Bu açıdan Türk Devletleri Örgütü içinde yer alan ülkelere bakıldığı zaman, Kazakistan aynı zamanda Avrasya Birliği’nin üyesidir. Azerbaycan ve Türkmenistan dışındaki Türk devletleri Şanghay İşbirliği Örgütünün üyesi, Türkiye dışındaki diğer Türk devletlerinin hepsi Birleşik Devletler Topluluğu’nun üyeleridir.

Bu da günümüz dünyasının bir gerçekliğidir.

Ama Türkiye’nin durumu farklıdır. Türkiye’nin NATO üyeliği, Bölgesel Birlikler dünyasında Türkiye’nin alacağı muhtemel pozisyonla çelişen ve Türkiye’nin çıkarlarına ters bir durumdur. Aynı şeyi, Türkiye’nin AB aday üyeliği için de söyleyebiliriz.

Ama Türk Devletleri Örgütü’nün varlığı, hem dünyamızın içinde bulunduğu Bölgesel Birlikler Dönemi yönelimine hem de Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun bir gelişmedir.

Hiç şüphe yok ki Türk devletleri arasında ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda gerçekleşecek işbirliğinden en başta bu ülkelerin kendileri yararlanacaktır.

Türkiye’nin çıkarı ve Türk Devletleri Örgütü

Türkiye tarihsel, coğrafi, ekonomik, kültürel vb açılardan Batı Asya’nın bir parçasıdır. Bir Bölgesel Birlik olarak Batı Asya Birliği henüz gerçekleşmemiştir ama önümüzdeki süreçte kaçınılmaz olarak hayat bulacaktır.

Batı Asya Birliği, başlangıçta Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Azerbaycan arasında gerçekleşebilir. Ve ardından bu coğrafyanın doğal parçası durumunda olan KKTC, Gürcistan, Lübnan ve Ermenistan’ı da kapsayarak genişlemesi kuvvetle muhtemeldir.

Türk Devletleri Örgütü, ilgili devletlerin içinde oldukları veya olacakları Batı Asya Birliği, Avrasya Birliği veya Şanghay İşbirliği Örgütü gibi bölgesel birliklerin varlığı ile çelişmez.

Tam tersine Türk Devletleri Örgütü, Batı Asya ile Rusya, Orta Asya ve Çin başta olmak üzere Doğu Asya arasında kurulacak yakın işbirliğini daha da ileri götürecek bir bağ işlevi görebilir.

Veya daha genel bir ifadeyle “Türk devletleri Birliği”nin gelecekte olacak Avrasya Birliğinin temel taşı rolünü oynayacağını da söyleyebiliriz. Çünkü Avrasya coğrafyasında Türkler kadar Avrupa’nın en Batısından Çin’e kadar her yerde olan ikinci bir millet yoktur.

Türkler tarih içinde Bugünkü Rusya’dan Çin’e; Hindistan’dan Orta Avrupa’ya kadar uzanan coğrafyada çok sayıda devletin kurucusu ve yöneticisi oldular. Şimdi de o devletlerin bakiyesi olarak bütün ülkelerde yaşıyorlar. KKTC’yle birlikte 7 bağımsız devletin yanısıra Rusya Federasyonu içindeki çok sayıda Türk özerk cumhuriyeti, tarihten gelen bu varlığın günümüze yansımasıdır.

Son yarım yüzyıl içindeki göçlerle Türkler Batı Avrupa’da da hatırı sayılır bir varlık haline geldiler. Bütün bunlardan dolayı Türkler geleceğin Avrasya Birliğinin temel taşlarından biri olacaklardır.

“Türk Devletleri Örgütü”ne; Avrasya milletleri arasında karşılıklı yarar temelinde daha geniş işbirliklerinin gerçekleşeceği, emperyalist zorbalık ve sömürüden arınmış bir dünyanın yaratılması yolunda atılmış bir adım olarak bakmak gerekir.

Yorumlar 1
Selman bilir 05 Nisan 2021 14:40

Van sesinden ırkçı hezeyanlar...

Yazarın Diğer Yazıları