Prof. Dr. Ahmet Özer

Kendimizle yüzleşmek ve Makyavelizm'in bizi getirdiği yer-2-

Prof. Dr. Ahmet Özer

Önceki iki yazıda, bu virüsün bizlere yaşattıkları vesilesiyle kendimize temiz bir sayfa açmak İçin kendimizle yüzleşmemiz gerektiğini; ancak bunun zor olduğunu; çünkü insanda ego olduğunu, insanın ego engeline takılıp kendisiyle yüzleşmekten vazgeçebileceğini yazmıştım.
Eğer bunu başarsak insanın içindeki iyi ve kötü yanlarını görebileceğini; bu durumda kötü ile yüzleşip iyiye doğru yol alabileceğimizi belirtmiştim. Bu gün kaldığımız yerden devam edeceğim.

Değerli okurlar, her insanın içinde aynı zamanda amaçlarına/hedeflerine ulaşmak İçin iyi ya da kötü olduğuna bakmadan elinden gelen her şeyi yapma güdüsü vardır. Böyle bir anlayış bizi Makyavelizme götürür.

Makyavelist anlayış

Makyavelist insanlar için amaca varmak söz konusu ise her türlü araç mubahtır. İşte tam da virüs bu yüzden yok mu? Asıl virüs içimizdeki bu onulmaz hastalık değil mi? Ve bu virüs belasını doğuran bu zihniyet değil midir? İnsanoğlu doyumsuz hırsları İçin doğaya ve kendi türüne yapmadığını bırakmadı.

Salgının başlarında yıllardır ilaç aldığım bir eczaneye gittim, maske sordum, var dediler, ne kadar diye sorduğumda, beni yıllardır tanıyan eczacı hiç sıkılmadan gayet rahat bir biçimde tanesi beş lira dedi. Aslında o maskelerin beş tanesini sadece bir liradan (tanesini 40 kuruştan) almıştı ve şimdi fırsattan istifade bunun tanesini beş liraya (yani beş yüz misli fazla bir fiyatta) satıyordu. Çünkü ona göre bunun tekini beş liradan alacak bir ortam oluşmuştu o da bu fırsatı kaçırmamalı ve kullanmalıydı. Sağlık mı boş ver gitsindi. Hem de ilaç satan biri olarak bunu yapıyordu. Biri diyorum ama bu biri değil içimizdeki birçoğundan sadece bir tanesi.

Evet, bu örnek bize, sağlık sattığını sandığımız zihniyetin aslında derdinin şifa vermek değil, para söz konusu olduğunda zehir de saçabileceğini göstermiyor mu?. Bu zihniyet on paralık dezenfekteni sağlık nedeniyle ücretsiz vereceğine en fahiş fiyata satan zihniyet değil mi?. Bu kişilik(ler) müşterisine ücretsiz kolonyayı ikram edeceğine beş on kuruşluk kolonyayı karaborsaya düşmüş gibi satmadı mı? Peki bunlar bu toplumun yetiştirdiği her gün içimizde yüzlercesi ile karşılaştığımız insanlar değil mi?

İyi de kötü de biziz, bizleriz

Yaşadığım bir başka örnek: Bir gün yıllardır saygın bir kurumun yöneticiliğini yaparken tanıdığım biri gönderdiği mesajda maske temin ettiğini yazıyordu. Doğrusu ben önce toplumsal katkı namına bunu yaptığını sandım. “Nedir, nerde temin edilir” diye sorduğumda, gelen cevapta, bir paketi 150 TL diyordu. Halbuki bahse konu basit maskelerin bulunduğu paketin maliyeti beş on TL’yi geçmezdi, bir o kadar da karı olsa en fazla 20 -30 TL ederdi.
Peki, o zaman toplumsal kurumda topluma öncülüğe soyunmuş bu kişi böyle bir günde neden böyle bir şeye soyunmuştu? Soru budur. Bu kişi fırsat bu fırsat diyerek neden paketini 150 TL den satıyordu? Bir an önce köşeyi dönmek için yapılacak her şey mubahtı da ondan yapıyordu bunu.

İşte bunun için yüzleşmeliyiz kendimizle, etrafımızla, vicdanımızla. Kendimize sormalıyız biz de yapar mıydık aynısını? Eğer bu soruya evet diyecek bir tortu bile varsa içinizde bir yerlerde o zaman, kendimizi sorgulamanın, kendimizle yüzleşmenin tam zamanı.

Büyümek kirlenmektir

Arınmanın çeşitli yolları vardır. Mesela şunu deneyin. Çocukluğunuza gidin. Çünkü büyümek kirlenmektir. İnsanın en temiz “banka hesabı” çocukluğudur.

Sakin bir ortamda gözlerinizi kapatın, gidebileceğiniz kadar geriye gidin, hatırlaya bileceksiniz en küçük halinize kadar gidin. O küçük tertemiz çocuğun önünde durum ve diz çökün, sonra ondan bu güne kadar yapmış olduğunuz hatalar için af dileyin. Belki sizi bağışlayacaktır. Ve günlük yaşamın geçici debdebesi içinde bir şeyler elde etmek için oraya buraya nasıl saldırdığınızı düşünün. Bir şeyler kazanmak için canhıraşça yaptığınız hamlelerin aslında sizden neler götürdüğünü düşünün.

Biz değişmeden dünya değişmez

Evet, akşam evlerine iyi baba olarak dönen, bulunduğu toplumda saygın olmaya çalışan, hatta zenginliği ile ön alamaya çalışan insanlardır bunu yapanlar. Belki bu salgının bize yaşattıkları vesilesiyle kendimize bir beyaz sayfa açabiliriz. Evet bunu yapmalıyız. Bu vesileyle kötülüklerimizle, kötü yüzümüzle, hatalarımızla yüzleşip değişmeliyiz. Değişmek için kendimize bir fırsat tanımalıyız. Değişime kendimizden başlamalıyız. Bilmeliyiz ki biz değişmeden dünya değişmez.

Ne demek istediğimi size bir derbi meselle anlatmak istiyorum..

Adamın biri akşam yorgun argın işinden evine döner, üstünü değiştirip, pijamalarını giyer, dinlenmek için sandalyesine kurulup, gazetesini okumaya başlar.

Tam o sırada, küçük oğlu paçasından çektirerek “hadi baba bana dün söz vermiştin, bu akşam beni sinemaya götürecektin, kalk da sinemaya gidelim” diye üsteler. Hiç havasında olmayan yorgun adam çocuğu başından savmak için önünde duran dünya haritasını yırtıp parçalara ayırır, param parça ettiği haritayı oğlunun önüne atar, nasıl olsa düzeltmez diye düşünerek oğluna, “söz sana, sen parçalara ayırdığım bu dünya haritasını düzeltirsen ben de seni sinemaya götürürüm” der ve tekrar okumakta olduğu gazetesine gömülür.

Biraz sonra küçük velet babasının paçasını çekiştirerek “hadi baba ben sözümde durdum şimdi sıra sende” der. Dönüp haritaya bakan adam gördüğü karşısında hayretler içinde kalır. Çocuk, parçaları birleştirmiş, dünya haritasını muntazaman düzeltmiştir.

Hayretler içinde kalan baba oğluna “nasıl düzelttin oğlum?” diye sorar. Çocuğun cevabı kısa ama derslerle yüklüdür: “Dünya haritasının arkasında bir insan resmi vardı, insanı düzeltince dünya kendiliğinden düzeldi” der.
Bilmem buna başka bir şey eklemeye gerek var mı?

(Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları