İkram Kali

YYÜ'den alkışlanacak başarı

İkram Kali

Depremden çıkalı daha birkaç ay olmuştu. 21 Ocak 2012'de Türk cerrah Ömer Özkan ve takımı dünyanın ilk başarılı tam yüz naklini Antalya'daki Akdeniz Üniversitesi hastanesinde gerçekleştirmişti.  Ocak 2012 yılında yapılan bir toplantıda Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal’da bu başarıdan söz ederek üniversitede Organ Nakli, Merkezi kuracaklarını dile getirmişti. Doğrusu Rektör Bey’in bu açıklaması o  gün bana çok uzak bir hedef olarak gelmişti. 

Yıl 2014

Önce YYÜ’ de Organ Nakli Merkezi açıldı.

Ardından 13 Aralık günü Doç. Dr. Aziz Sümer, Antalya Memorial Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, Doç. Dr. Özgür Kemik ve Acibadem Üniversitesi Özel International İstanbul Hastanesinde görev yapan Doç. Dr. İbrahim Berber, Prof. Dr. Alihan Gürkan, hocanın katkılarıyla Van ‘da, YYÜ’de ilk organ nakli  annesinden Erhan Sarı isimli hastaya nakledildi. Ailesinde diyaliz hastası olanlar,  gurbet elde varını yoğunu satarak kapı kapı şifa arayanlar organ naklinin değerini çok iyi bilirler.

Rektör Battal’ı yeri geldiğinde eleştirdim.  Bugün ise hedefini gerçekleştiren Rektör Peyami Battal ve organ naklini gerçekleştiren değerli ekibi, yürekten kutlayarak başarılarının devamını diliyorum.

Birilerinin insanları topluca, vahşice katlettiği bir dönemde insanları yaşatmak adına gösterilen çabaları çok önemsiyorum. Van’ı sağlıkta ileriye taşıyan tarihe geçen organ naklini saygıyla takdirle karşılıyorum.

  Duyarsızlığın ulaştığı  son nokta

Eski Van şehrinde ve çevresinde yer alan kilise, cami, köprü gibi tarihi eserler başta defineciler tarafından yıkılırken kimsenin sesi çıkmadı.

Van’a can katan, Van’ı Van yapan o güzelim bahçeler, bağlar çirkin şekilde hızla betonlaştı kimse üzülmedi, engel olmadı.

Van’ın mahallelerini sıralayan, yaşanmışlıklar kokan, herkesin kendisinden bir şeyler bulduğu,  kente kimlik kazandıran, özgün mimarisiyle bahçeli cumbalı şirin Van evleri bir bir yıkılarak Van kimliksizleşirken kimseden ses çıkmadı.

Cumhuriyet dönemi sonrası sivil mimarinin güzel örneklerinden Van’a değer katan taş yapı Hükümet Konağı, Gümrük Müdürlüğü, Atatürk Lisesi gibi yapılar hoyratça yıkıldı ne oluyor denilmedi.

Yüz yıllık un fabrikaları ve bazı küçük işletmeler yıkıldı koruyalım, yaşatalım denilmedi.

 Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı okullarda, Gençlik ve Spor Merkezleri ile YYÜ’de Van’ın kendisine özgü halk oyunları ve geleneksel kıyafetler yozlaştırıldı ki  hala yozlaştırılıyor birilerinden ses çıkmadı.

Bu topraklarda doğmuş büyümüş, kentin canlı tanıkları, hafızası olan  bilge simalar vefat ederek bütün birikimleriyle aramızdan göçüp giderken kimse birikimlerinden yararlanmayı akıl etmedi.

Van sermeyesi ve yetişmiş insan gücü Van’dan bir şekilde koparken yine kimsenin umurunda olmadı,

Bugün derin tarihi geçmişe sahip kadim bir kentte elde avuçta kalan üç beş değeri de korumuyoruz, sahiplenmiyoruz.   En basit eşyaya verilen değeri vermiyoruz.

O sakat, sorumsuz, duyarsız anlayış nedeniyle bugün 61 yıllık Van Postası Gazetesi kapanıyor. Dün Van evleri korunarak ayakta kalmış olsaydı bugün Van Postası gazetesi de korunabilirdi. Bu kenti değerleriyle korumakla alakalı bir yaklaşımdır.

1953 yılında Doğan Pastanesi arkasında, Oto Şark otobüslerinin yazıhanesinin yanında toprak damlı büro ve matbaada sayfaları elle tek tek dizilerek insan gücüyle çalışan tipo makinede basılan, Van Postası Gazetesi tıpkı Vansesi gibi zamanında Van’ın siyasi, entelektüel, bürokrat ve ileri gelenlerinin isimlerinin buluştuğu fikir tartışmalarının yapıldığı önemli bir adresti. 

Refikimiz Van Postası’nı bugün kapanma noktasına getiren onlarca neden sayabiliriz. Bunların bir kısmı gazetenin yönetim anlayışından da kaynaklanmış olabilir.  Ancak duyarlı bir kente sahip çıkılarak kentin önemli bir değerinin yok olup gitmesine Van gibi asla izin verilmezdi.

31 Aralık 2014 günü Van Postası yayın hayatına son verecek.  Yok olan bir gazete değil aslında kentin rengi olacak.  Önce 50 yıllık İkinisan şimdi Van Postası. Önce bir Vanlı sonrada bir gazeteci olarak ilimizde gazetelerin kapanmasına özellikle de yarım asrı aşan geçmişi bulunan İkinisan ve Van Postası gazetelerinin kapanmasına içtenlikle üzüldüğümü paylaşmak istiyorum. Haberleri, yazıları ve arşivi ile kentin yakın tarihine tanıklık yapan,  dün ile bugünü bir birine bağlayan, kentin yaşayan hafızası niteliğinde taşıyan yerel gazetenin kapanması iyi olmadı. Görüş ve yayın çizgileri ne olursa olsun, emekle çabayla çıkan onlarca insana iş imkanı sağlayan bütün yerel gazeteler desteklenerek yaşatılmalıydı.

Van Postası’nın kapanmasında başta gazeteyi çıkaranlar olmak üzere bu kentte yaşayan herkesin payı var. Van’ı çok sevdiğini her fırsatta dile getirenler, ürünlerimiz Vanlılar tarafından öncelikle satın alınmalı diyenler bu kentte yayınlanan her hangi bir yerel gazeteye bırakın reklam vermeyi çok küçük bedelle abone olmayı bile çok görürler. Van Postası kapanıyor, bir yerel değer daha yok oluyor. Başta Van’a, yerel basına ve ülkemizin marka değerine yazık olmuştur. Batı ülkelerinde olsa bu gazeteler korunarak yaşatılırdı.

Van’da yarım asırlık gazeteleri yönlendirerek bir şekilde yaşatmak yerine kapanma noktasına getiren Basın İlan Kurumu’nu tarihe geçen bu başarısından dolayı kutluyorum. Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Sayın Mehmet Atalay yarım asırlık gazetelerin kapanmasına seyirci kalan bir isim olarak basın tarihimize geçmiştir. 

Dünkü   “61 Yıllık Gazete Kapanıyor” manşet haberimiz sonrası gazetenin imtiyaz sahibi ve emektarı Turan Şahinbaş’ı arayarak  “ Kapanma haberimiz sonrası nezaketen arayan, soran,  destek olalım bir şeyler yapalımda gazete kapanmasın diyerek üzüntülerini belirten oldu mu “  diye sordum.

-“Hiçbir kurum, kuruluş, meslek odası veya şahıs aramadı sormadı”  dedi.  Sözün bittiği yer, Van’ın geldiği son nokta burası.

Allah belanızı versin

Pakistan'ın Peşaver kentinde silahlı kişiler bir okuldaki çoğu öğrenci olan 148 kişiyi katletti.  İnsanım diyen herkes çocuklara üzülerek saldırıyı kınadı. Dokuz militanın öldürülmesiyle sona eren saldırıyı marifet işlemiş gibi Pakistan Taliban’ı üstlenirken, Afganistan Taliban’ı da kınıyor. Kötünün iyisi de var.

Pakistan’da Taliban

Suriye’de IŞİD,

Irak’ta El Kaide

Çocukları, kadınları vahşice katlediyorlar. Eşya gibi   pazarlıyorlar. Acımasız eylemlerle bütün insanlığa saldırıyorlar.  İnsanın kanını donduran üzüntü yaratan saldırıyı planlayanlara, yapanlara Allah belanızı versin demekten başka diyecek söz bulamıyorum.

 Hoca dese ki…

Gönlünde Ak Parti’den Milletvekili olma gibi bir aslan yatan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Ateş, paralel yapıya yönelik operasyonun artık bir gereklilik hali aldığını belirterek, “Çünkü devlet güvenliği ve gelişmesini, hem içte hem de dışta kaotik bir duruma sokuyor” demiş.

Hoca çözüm sürecine, ülkede yaşanan derin meselelere kontrol kalemiyle dokunmuş.  Bakmış ki kalemin o minnacık lambası yanıyor.

Ama meseleyi pek anlayamadım.

Hoca dese ki “ ülkede Van’da elektrik kesintileri ‘paralel’  nedeniyle meydana geliyor” anlarım.

Hoca dese ki “internet kesintileri şu  ‘ paralel’  yapı nedeniyle yaşanıyor” anlarım.

Hoca dese ki “ cep telefonları kimi zaman ‘paralel’ nedeniyle çekmiyor” anlarım.

Hoca dese ki  “ Süreçte taraflar  ‘paralel’ nedeniyle elektrik alamıyor” anlarım. Derim ki alanıdır.

Hocam,

Ekmek, pardon elektrik çarpsın açıklamalar sana uymadı. Bence akademik ve entelektüel etik açısından iç sahaya dönmekte yarar var.

                 Öteleme ve ayrıştırmaya hayır

Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Hatice Çoban ve Bekir Kaya kentte bulunan İslami STK'larla kahvaltıda bir araya geldi.  Ama hangi STK’ların katıldığını bilmiyoruz. Çünkü belediyeden servis edilen bültende katılan isimlere yer verilmemiş.

5N-1 K meselesi.

Buluşmada Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Hatice Çoban, empatinin aynı coğrafyada yaşayan insanlar için çok daha önemli olduğunu ve daha güçlü empati yapmak zorunda olduklarını belirterek ayrımcılığa asla izin vermeyeceklerini ifade ederek, tüm öteleme ve ayrıştırmalara karşı çıkacaklarını dile getirtmiş.

Acaba kentte,  toplumda öteleme, ayrıştırma mı var?

Elektrikli Sandalye

Elektrikli sandalyede ölümü bekleyen Temel yanındaki gardiyana; 

-Elimi tutar misun çok korkiyrum! 

Yazarın Diğer Yazıları