İkram Kali

Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ismi değiştirilsin mi?

İkram Kali

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı Van Balığı’nın neslinin korunması, tanıtılması ile ilgili takdire değer çalışmaları olan akademisyendir.  Ancak çalışmaları boyunca sazan ailesinden olmasına karşın Van Balığı’na “İnci Kefali”  ismini dayatmıştır. Bu da yanlış olmuştur. Israr ettiği “ İnci kefali” ismi Van kamuoyunda haklı olarak bugüne kadar kabul görmemiştir.  Benim gibi yüzlerce Vanlı Van’a ait bir balığın isminin değiştirilmesine karşı çıkmıştır.  Kişisel olarak neden karşı olduğumu Sarı’nın ve diğer akademisyenlerin katıldığı Van’da düzenlenen akademik bir toplantıda gerekçeleriyle dile getirdim. Van Balığı ismini korumaya yönelik mücadele ve kararlılık duyarlı Vanlılarda güçlenerek devam ediyor.

Prof. Dr. Mustafa Sarı bu kez farklı bir konuyla gündeme geldi.

Sarı, YYÜ'nün isminin değiştirilmesi için rektörlüğe yazılı başvuruda bulundu. Sarı’nın YYÜ isim değişikliği önerisini destekliyor ve doğru buluyorum.

İsim değişikliği ile ilgili hafızları tazeleyelim.

Atatürk’ün 1 Kasım 1937'de talimat niteliğindeki, ''Doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel bir yerinde ilkokulu ve nihayet üniversitesi ile modern bir kültür şehri oluşturmak yolunda şimdiden faaliyete geçilmelidir'' içerikli vasiyeti üzerine, Atatürk'ün doğumunun 100.  yılına izafeten 1982 yılında Vanlıların yoğun çabası,  girişmeleri sonucu kurulan Yüzüncü Yıl Üniversitesi   isminin önüne Van eklenmesi ile ilgili ilk öneriyi Vanlı gazeteci olarak 2012 yılının Mayıs ayında YYÜ’de yapılan bir toplantıda Rektör Prof. Dr. Peyami Battal’a   aktarmıştım. Öneride  "Üniversitemizin ön İsminde resmi olarak Van olmamasından dolayı YYÜ'nün Van'da olduğu bilinmiyor. İl dışında üniversitemize Van Üniversitesi deniliyor.  Üniversitenin bütün resmi yazışmalarında ve YÖK sınav belgelerinde üniversitemizin isimi sadece YYÜ olarak geçmektedir. Çünkü üniversitenin resmi isminde,  başlıklı yazışmalarında, eserlerinde, yayınlarında, internet adresinde "Van" isimi kullanılamıyor. Sadece YYÜ deniliyor. Böyle olunca YYÜ Van ile anılmıyor, bilinmiyor ve özdeşleşemiyor. Bu nedenle de kopukluk,  hatta karmaşa meydana gelmektedir.  Bu kopukluğun giderilmesi için de YYÜ isminin önüne Van isminin eklenerek üniversitemizin isminin Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi olması gerektiği inancındayım. YYÜ'nün önüne Van isminin eklenmesi ile  sorun çözülerek  üniversitemizin tanıtımı, bütünleşmesi Van açısından da anlamlı ve yararlı olacaktır" demiştim. 
Öneriyi "aklın yolu birdir" şeklinde değerlendiren Rektör Prof. Dr. Peyami Battal, "Yerinde ve doğru bir öneri. YYÜ isminin önüne Van eklenerek isim değişikliği yapabiliriz. Bu değişiklik çok zor değildir. Senatoda karar alarak YÖK'e göndereceğiz. YÖK'ün uygun görüşü sonrası değişiklik önerisi bakanlar kurulu tarafından uygun görüldükten sonra üniversitemizin ismi resmen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi  (VYYÜ) olur. Üniversitemizin bu şekilde isim değişikliğine gerçekten ihtiyacı vardır. YYÜ önünde Van olmamasından dolayı İstanbul'da bir vakıf üniversitesi olarak kurulan Yeni Yüzyıl Üniversitesi ile üniversitemizin yazışmaları bile bazen karışmaktadır.  Bizim yazılarımız onlara, onların yazıları bize gelmektedir. Yani bir sorun yaşanmaktadır” demişti. Bizde bu doğru yaklaşımı “YYÜ Adını Değiştiriyor”  başlığı ile o tarihte gazetemizde  haber yapmıştık.

Van Balığı’nın ismini değiştirmek, silmek için yoğun mücadele veren Prof. Dr. Mustafa Sarı Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin isminin Van Gölü Üniversitesi veya Atatürk Yüzüncü Yıl Üniversitesi olmasını öneriyor. Gerekçesinde " Ülkemizdeki üniversite sayısı 200'e yaklaşırken artık üniversiteler de isimleriyle marka değerlerini ve kurumsal kimliklerini güçlendirmek durumundalar" diyor.

Sarı yurt dışına çıktıklarında ya da yabancı misafirleri ağırladıklarında insanların üniversitenin isminin nereden geldiğini kendisine sorulduğunu belirterek, "Bu yüzüncü yıl neyin yüzüncü yılı? Van'ın kuruluşunun mu? Van Gölü ile ilgili bir yüzüncü yıl mı? Anlatmakta güçlük çekiyoruz. Benim bu ismin değiştirilmesine ilişkin bir önerim var. Van Gölü tüm dünyada bilinen kadim bir marka. Gılgamış Destanı zamanında da vardı. Urartular zamanında da vardı. Mezopotamya uygarlıkları zamanında da Osmanlı'da da Selçuklu’da da günümüzde de var.  Dünyanın neresine giderseniz gidin Van Gölü dediğinizde iş biter. Herkes Van Gölü'nü bilir. Dolayısıyla üniversitemizin adının Van Gölü Üniversitesi olarak değiştirilmesini öneriyorum" diyor.  Prof. Dr. Mustafa Sarı YYÜ için önerdiği ismin farklı yönlere çekilmemesini de kaydederek “ Eğer gerçekten 100. yıla bir anlam katmak istiyorsak, ismi kalsın diyorsak, O zaman Atatürk Yüzüncü Yıl Üniversitesi olsun. Yani Atatürk'le bir bağlantısını kuralım" diye belirtiyor.

Hocam o zaman markalaşma tezinizle birlikte Van Balığı ismini savunanların yani bizim aramıza ‘hoş geldiniz’  Neden “ hoş geldiniz”  anlatayım.

Hocam,

Van Balığı ismini savunurken önünde Van olmayan ilimize ait bir değerin Van’a ait olduğunu anlatamazsınız diyerek sizin  ‘İnci Kefali’ ismi dayatmanıza karşı çıkmıştık.  2011 yılında Van’da yapılan Doğu Anadolu Mutfak Kültürü Sempozyumu’nda yaptığım “ Soslu Van Balığı” yemek sunumunda hatırlarsanız şunları demiştim;  “Tarih boyunca Vanlılar gölde yaşayan balığa Van Balığı demiştir. Tandırda Van Balığı, tuzlu Van Balığı gibi. Kaldı ki Van Kedisi’nin önünden Van’ı kaldırırsanız kedi olur, Van Gölü’nün önünden Van’ı kaldırırsanız göl olur, Van Kalesi’nin önünden Van’ı kaldırırsanız kale olur. Yani sıradanlaşır, marka değerini kaybederek Van ile bağlantısı kopar. Bursa şeftalisi, Çorum leblebisi, Antep fıstığı, Kangal köpeği de böyledir. O nedenle Van Gölü’nde yetişen balığın adı Van balığı’ dır ” demiştim.

Hocam, bizim Van temelinde savunduğumuz doğru ve haklı tezi şimdi siz YYÜ için dile getiriyorsunuz. O nedenle ‘ aramıza hoş geldiniz’ diyorum.  

Gelelim YYÜ’nün isim değişikliği önerisine.

Olabilecek isimler şunlardır:

Van Yüzüncü Yıl ÜniversitesiVan Gölü Atatürk Üniversitesi,  Van Atatürk Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Bunların dışında başka hiçbir isim olamaz. Olursa isim değişikliği amacını aşar, ciddi tartışmalara yol açar. 

Sat -Yap gitti

 Yap-Sat geldi

Deprem sonrası inşaat sektöründe ciddi değişimler yaşanıyor. Deprem öncesi proje üzerinden konut ve büro satılırdı. Alıcılarda araştırmadan sormadan bilmeden alırdı. Barter para kullanmaksızın ürünlerin değişimiyle (takas) yapılan ticaret yoluyla marangoz, demirciye,  sıvacıya, arsa sahibine, tesisatçıya konut verilerek inşatlar yükseldi.  Van’da buna sat yap deniliyor.  Bu şekilde 2 binin üzerinde sorunlu konutun çözüm beklediği söyleniyor. Barter yolu ile yapılan konutlarda işçilik ve kalite vasıfsız olurken yapan firmalar güçlü olmadıkları için genelde çeşitli sorunlar yaşıyor.

Deprem enkazlarının arasından gerçekler, sorunlar, aldatmacalar ortaya çıkınca sat yap dönemi kapandı. Doğrusu olan yap sat geldi.  Vatandaşın arsası ve parasıyla tapusu sorunlu konut yapıp vatandaşı ev sahibi yapma dönemi büyük ölçüde bitti. Konut alacak olacaklar yoğurdu üfleyerek yiyor.  Vatandaş binaları yapan firmayı, gücünü, piyasadaki itibarını, bilgisini, bütçesini ve binaların mimarisini, projesini, kullanılan malzemeyi inceliyor. Yetmiyor bir bilene soruyor. İnşaat firmaları da artık güvenilir, sağlam yapısı olan yap sat firmalarına malzeme veriyor. İnşaat sektörü deprem sonrası düzene giriyor.

 

Ak Parti’nin siyasi tutarsızlığı

Tuşba Belediyesi Meclisi, olarak mevcut park, bahçe, cadde ve sokaklarda isim değişikliğine gidilmeyeceğini açıklayan Ak Partili Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, bunun yerine yeni park, bahçe, cadde ve sokaklar oluşturarak vermek istedikleri isimleri buralara vereceklerini dile getiriyor.

Büyükşehir Belediye Meclisi ise mahalle statüsüne geçen 704 eski köy isimlerinin iadesini oy birliği ile kabul etti. Karar DBP’li ve AKP’li üyelerin tamamının oy birliği ile meclisten geçerek kabul edildi.

İnsanlar bu durum karşısında Ak Parti’nin yerel yönetim anlayışını, siyasi duruşunu anlamakta zorluk çekiyor. Ak Partili meclis üyeleri ve Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe Tuşba meclisinde isim değişikliğine karşı çıkarken Büyükşehir’de Ak Partili meclis üyeleri tam tersini yapıyorlar. Ak Parti’nin anlaşılmayan siyasi tutarsızlığı haliyle eleştiri ve dikkat çekiyor. Sizin doğrunuz hangisidir?  

Oyuna oyun katın

Çocukluğunu geride bırakan herkes o günleri özlemle anıyor ve arıyor. Günümüzün çocukları hem şanslı hem şanssız. Şanslı çünkü ailelerin ekonomik durumu geçmişe göre çok daha iyi, eğitim ve sosyal alanlar destekleri çok daha fazla. Şansızlar çünkü çocuklar bilgisayar robotu ve yarış atına döndü. Çocuklar çocukluklarını doyasıya yaşıyamıyorlar.

Çocukları mutlu edecek harika bir proje hayata geçirildi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nca başlatılan ‘Okullar Hayat Olsun Projesi’ kapsamında  Edremit Kazım Karabekir İlkokulu’nca ‘Okullara Oyun Alanları Çizilmesi Projesi’ hayata geçirildi. Okul bahçesindeki oyun alanlarına öğretmen ve öğrenciler tarafından çizilen birbirinden güzel oyun motiflerinde öğrenciler  ‘Köşe Kapmaca, Yağ Satarım Bal Satarım, Yakan Top ve Sek Sek’ gibi unutulmaya yüz tutmuş oyunları oynayarak boş zamanlarında ve teneffüslerde keyifli zaman geçiriyorlar.

Çocukları mutlu ederken yerel kültürümüze katkıda bulunulabilir. Geçmişte hepimizin sokaklarda, evlerde oynadığı Van’a özgü geleneksel çocuk oyunları da mevcut oyunlara ilave edilmelidir. Ayrıca belediyeler ilçelerinde çocukları mutlu etmek için küçük bütçelerle bir iki gün süren çocuk oyunları şenliği ve festivali yapabilirler. Çocuklar koşsun, oynasın, gülsün ilimizin geleneksel çocuk oyunları da kuşaktan kuşağa yaşasın.

Çocuk Oyunları Ve Spor Kulüpleri Konfederasyonu (ÇOSKK) var. Van’da, bir iki çocuk oyunu Federasyonu kurularak bu konfederasyona katılabilir. 

Köprü

Bir Boğaz Köprüsü'nün yapımını Japon, İtalyan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmış. Japon; 'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış. 
İtalyan; 'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş. 
Tüm bunları izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: ' 
'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...

Yazarın Diğer Yazıları