İkram Kali

Yaşar Kemal Van’a gelecekti!

İkram Kali

Edebiyatın güçlü kalemi, usta yazar, romancı hemşehrimiz Yaşar Kemal, tedavi gördüğü hastanede 92 yaşında hayatını kaybetti. Asıl adı Kemal Sadık Göğceli olan Yaşar Kemal, 1923 yılında Gökçedam, Osmaniye'nin Gökçedam köyünde doğdu ama aslen Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçemize bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Birinci Dünya Harbinde Rus işgali yüzünden muhacir olan Vanlı ailenin çocuğudur. Ailesi Van’da yaşanan savaş nedeniyle Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne diğer muhacir Vanlı aileler ile birlikte yerleşti. Ernis’te bulunan akrabası Mehmet Yaşar ve çocuklarını yakından tanıdım. Halen Ernis’te yakın akrabaları duruyor.

1995 yılıydı. Van Valiliği Basın Müşavirliği görevindeyken Vanlı değerlere saygı gösterip kent olarak sahip çıkmak, Van ile ustaların bağlarını güçlendirme düşüncesiyle bir çalışma başlattık.  Vali Bey’in imzasıyla ilk olarak Anadolu’yu bütün doğası ve insanıyla şiir gibi masalsı anlatan rahmetli Yaşar Kemal’e bir davet mektubu yazdık. Mektupta memleketi Van’da kendisini ağırlamak istediğimizi,  uygun gördüğü özel bir program hazırlayacağımız ve Van gelmeleri durumunda ilimizi ve Vanlıları onurlandıracağını, Van’ın kendisine ihtiyacı olduğunu yazdık. Bir süre sonra Yaşar Kemal’den mektup geldi. Davetten çok mutlu olduğunu, ancak TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca’nın Yalova’da bulunan çiftliğinde yeni romanını (muhtemelen Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana) yazdığını belirtip teşekkür ederek ileride zamanı olursa Van’a gelmek istediğini yazmıştı. Geçen süre içinde gelmesi nasip olmadı.   

Ruhu şad olsun.

Van’ın yerel yöneticileri,  sivil toplum kuruluşları roman, betimleme, kelime ve kendine özgü dili ve anlatımıyla dünya edebiyatında da yer edinmiş Yaşar Kemal’e sahip çıkmadılar. Dünyanın tanıdığı,  Türkiye'ye mal olan romanları milyon satan Yaşar Kemal’in adını Van’da kültür merkezi,  kütüphane,  salonda yaşatmak varken ancak İskele de edebiyatla, romancıyla bağdaşmayan bir parka vererek geçiştirdiler.

Yine belirtiyorum; Van’ın sağcısı da solcusu da, Kürtçüsü de, Türkçüsü de, dincisi de, siyasetçisi de, aydını da, akademisyeni de aynı kafaya, aynı vizyona sahip. Kimse alınmasın ama derinlik, incelik, vefa, samimiyet yok. Vanlılık ruhu yok. O nedenle kentin yetiştirdiği değerlere önem verilmiyor. Kentimiz Van’da doğan değerli insanların Vanlı olmasıyla boş boş öğünen bir yerdir vesselam.

Yaşar Kemal şöyle diyor:
" …Bu ülkede yaşayan herkesin diline, dinine, tüm insan haklarına sahip olduğu, onuruyla yaşadığı gerçek bir demokraside çözülmeyecek sorun yoktur. Hele ki habire itildiği çözümsüzlüğe kardeşlik bağları ile direnen Türklerle Kürtler arasında…

Ey Türk halkı, Kürt halkı, bu toprakların kültür zenginliği olan tüm halklar, sözüm hepinizedir… Bugün bu ülkede yaratıcılığımız eksilmişse, vicdanımız vurdumduymaz olmuşsa, şiddet hayatımızın her alanında üstümüze çökmüşse, hiçbir kuruma güvenimiz kalmamışsa, bunlar bir kuşak ömrü süregelen bir kirli savaşın insanlığımızda açtığı yaralardır.

Ben diyorum ki, bu yaraların sağılması bizim elimizde. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle elele verelim. Bu bir çağrıdır. Sözüm sizedir.”

Yeni Türkiye, Van kahvaltı salonları gibi…

Gazeteci ve Diken yazarlarından Elif Key’in Topağacı’nda başlayıp Galata’da devam eden, son olarak New York’a uzanan hikâyesinden ortaya çıkan ‘Bize İki Çay Söyle‘ kitabının hikayesini Diken muhabirlerinden Burak Şahin’e anlattı.

 Key,  söyleşi arasında Van’a güzel bir göndermede bulunmuş.

Elif Key’in bugünden çok çocukluk ve gençlik günlerine ait birçok hikayesini, özlemlerini anlattığı söyleşinin bir yerinde,  “ Biz hala akşam yemeği yerine kahvaltı edince mutlu olan insanlarız, o kadar uzakta değiliz aslında oraya. Yeni Türkiye dedikleri de Van kahvaltı salonları gibi bir yer sanki. Bildiğimiz, her zaman yediğimiz lavaşa, peynire daha fazla para vermemizi, ona inanmamızı, hep kazıklanıp kazıklanıp, ‘Güzel doyduk bugün de’ dememizi istiyor. Halbuki ne inanıyoruz, ne de karnımız doyuyor” diyor.

Bir Vanlı olarak okurken utandım, üzüldüm.

Van Kahvlatı Salonları konusunda dile getirilen ayıp ilk değil. Daha önce Milliyet yazarı Mehmet Tez İstanbul’da gittiği Van Kahvaltı Salonunda nasıl kazıklandığını, “Van kahvaltısı yalanı” başlıklı yazısında “ Ne Vanlı değerli okurlarıma, ne bugüne kadar ‘Van kahvaltısı’ adı altında bir takım peynirler, zeytinler falan yiyen değerli vatandaşa karşı bir saygısızlık etmek istemem ama ‘Van kahvaltısı’ benim son yıllarda gördüğüm en büyük yalan… Tavsiyem, Türk kahvaltısı, köy kahvaltısı, Van kahvaltısı gibi uyduruk, tamamen kazıklamaya yönelik aldatmacaları yutmayın. Kaliteli ürüne ve hizmete para ödeyin. Adı ne olursa olsun” diyerek anlatmıştı.

Şimdi benzer  ayıbı Elif Key dile getiriyor.

 Lakin bu onur kırıcı, utanç verici gerçekler karşısında harekete geçmesi gereken sorumlular, yetkililer duymazlıktan geliyorlar. Safa yatıyorlar. Hiç bir şey olmamış gibi davranıyorlar.

Şu memlekette halk dalkavukluğu, çıkar ilişkisi, yalakalık üzerine o denli sıkı bağlar kurulmuş ki insan irdelerimi gördükleri karşısında dehşete düşüyor. Kirli, pis çıkara dayalı yapmacık hile hurda dolu ilişkiler onlara kazandırıyor ama Van’a zarar veriyor. Çıkarı hatırına gördüğü yanlışa, yalana, hokkabazlığa dur diyen yok.  Çünkü işine yarıyor.  Gazeteci Elif Key belki duyarsınız, belki bir ayıbı temizlersiniz diye size seslendi.

   'Neyle gurur duyuyorsunuz?'

 


Ermenek’te yüreği yanık madenci eşlerini kaybeden yiğit kadınlar bir grup eyyamcı erkeği kalabalık içinde resmen tokatlayarak ders verdiler.  

Bizde o cesur ve onurlu kadınlara  “ helal olsun” dedik.

 Karaman'ın Ermenek İlçesi'nde Enerji ve Tabii Kaynaklara Bakanı Taner Yıldız ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, konuşmak için kürsüye çıktıklarında bir grup , 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganı atmaya başlayınca ölen madencilerden Mehmet Tokat'ın eşi Zeynep Tokat, oturduğu yerden ayağa kalkıp, "Neyle gurur duyuyorsunuz? Bizim acımız var. Canlarımız gitti. Ne demek gurur duyuyorsunuz" diye tepki gösterip kalabalığın arasından geçip salonu terk etti.

Bu sırada babasının cenaze törenine yırtık ayakkabıyla gelmesi geniş yankı uyandıran ölen madenci Tezcan Gökçe'nin eşi Ayşe Gökçe de tezahüratta bulunanlara sert tepki göstererek, "Ne verdiniz de gurur duyuyorsunuz siz? Bize bir şey verdiğiniz yok. Biz bir şey istemiyoruz" dedi.

Gökçe, sakinleştirmek isteyen bakanların korumalarına da, "Benim iki acım var. Sakin olamam ben. İki yiğidimi yitirdim ben. Aklımı yitireceğim" dedi. Zeynep Tokat, slogan atan partililerin yanına yaklaşıp, "Neyle gurur duyuyorsunuz siz? Bizim çektiğimiz acıyı biliyor musunuz? Neyle gurur duyuyorsunuz?" diyerek tepki gösterdi.

Gurur duyulacak olan siz yürekli kadınlarsınız

Yazarın Diğer Yazıları