İkram Kali

Yalan mı söyleyelim!?

İkram Kali

Anlamayanlar için anlatalım.

 

Zira öyle gerekiyor.

 

Gerçek sebebi, sanayileşmiş ülkeler arasında dünyada iktisadî ve siyasî hâkimiyeti ele geçirme mücadelesi olan yaklaşık 13 milyon asker-sivil insanın hayatını kaybettiği Birinci Dünya Savaşı, 1914 ile 1918 yılları arasında gerçekleşti. Emperyalist devletler yeni sömürgeler, toprak ve güç peşindeydi. Savaşa katılan Osmanlı Devleti Galiçya'dan Filistin'e, Hicaz'dan-Yemen'e Çanakkale'den Kafkas'yaya (Doğu) cephelerinde topraklarını korumak için emperyalist güçlerle savaşıyordu. Osmanlı İmparatorluğu bu savaşta 400 bin şehit verirken, 180 bin  askeri de gazi olmuştu.

 

İşgal ve savaşın yaşandığı Anadolu  şehirlerinden biri Van'dı.  

 

Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi savaş sırasında da isyan halinde olan Ermeniler, 28 Şubat 1915'te Van Vilayeti'nin merkeze yakın ilçe ve köylerinde yeniden isyan çıkarmıştı. Ruslar, Van Gölü Havzası'na doğru ilerlerken saflarında bulunan Ermeni alaylarına bölge Ermenilerinin oluşturduğu çeteler de katılmaya başlamıştı. Ruslar bu durumdan yararlanarak iki koldan Van üzerine ilerleyerek, 11 Mayıs 1915'te Muradiye'yi, 12 Mayıs'ta Patnos ve Erciş'i işgal etti. Rusların desteğini alan Ermeniler, Müslümanların oturduğu mahalleleri ateşe vererek ve kontrolü ellerine geçirdi. Ermenilerin çıkardığı isyanı bastırmakla uğraşan Vali Cevdet Bey, Rusların iyice yaklaştığı haberini alınca, 17 Mayıs'ta Vanlıların canlarını kurtarmaları için şehri boşaltmalarını istedi. İşgal şartlarının hazır olduğunu gören Ruslar 20 Mayıs 1915'te Van'ı işgal etti. Çete lideri Aram Manukyan'ı işgal valisi atadı.  Van'ın yakılıp yıkılması sırasında 30 bin Vanlı Müslüman hayatını kaybederken on binlerce Vanlı gözyaşları, yokluk içinde Van'ı terk etmek zorunda kaldı.

 

Van'ın işgali 2 Nisan 1918'e kadar sürdü.

 

Bu tarihte Van'a giren Türk Ordusu güzel şehrimizi tam bir harabe durumunda buldu. Birinci Dünya Savaşı ve işgal yıllarında yaşanan olaylar Van'daki sosyal ve ekonomik düzeni bozdu. Yüzyıllarca birlikte yaşayan Ermenilerin, Ruslar ve batılı devletlerin kışkırtması ve teşvikiyle çıkardığı isyanlar sonucunda derin acılar yaşandı. Ekonomik ve sosyal olumsuzluklar günümüze kadar devam etti ve ediyor.

 

Van'da 101 yıl önce yaşananların özeti böyle.

 

Tarihçiler,  askeri uzmanlar savaşları sebep ve sonuçlarıyla anlatıp, yazarken tarafları  'Düşman Ülkeler-Dost Ülkeler' kavramlarıyla ele alırlar Düşman; "Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları" olarak tanımlanır. Anlayacağınız  düşman kavramını Vanlılar icat etmemiştir.

 

Van'ın düşman işgalinden kurtuluş günü geride kaldı.

 

 2 Nisan Van'ın tarihine yakışmayan şekilde bu yılda geçiştirildi. Kurtuluşun 101. yılını inanarak, anlayarak kutlayanlar kutladı. 2 Nisan ruhunu anlamayan bazı çevreler kutlamadıkları gibi tarihi gerçeklerle, mantıkla, vicdanla atalarımıza saygıyla bağdaşmayan  ve tepki çekerek üzüntü yaratan  popülist paylaşımda bulundular.

 

Bu beyler diyorlar ki;  "Bağımsızlık, özgürlük güzeldir. Artık kan, kılıç, işgal ve düşman kavramları Van'a yakışmıyor.." Yakışmayan nedir? Bu toprakların çektiği çileleri, insanlarının yaşadığı zulmü azıcık bilmiş olsaydılar bu çarpık anlayışı taşımazdılar. Keşke sözde hassasiyetlerini başka zamanlarda gösterebilseydiler.

 

Neyse…

 

Evirip çevirip sözü  '2 Nisan kaldırılsın' demeye getiriyorlar. Aynı kafada olan bazıları da bir ara "Vanlıyam şanlıyam kılıcı kanlıyam" türküsünden rahatsızlık duymuştu. Amaçları başka tabi.

 

Omurgasız olmayı öneren popülistler;

 

Memleketimizi işgal eden yakıp yıkan, on binlerce insanı katleden emperyalist düşman güçlerine "ortak- arkadaş, kardeş" mi diyelim?  Sahi ne diyelim?

 

Ermeni çeteleri işbirlikçiliği yaparak, vatanlarına Van'da ihanet etmediler, silahlanarak macera olsun diye mi isyan ettiler diyelim?Numara mı yapalım?

 

Rus ordusu 1915'te Ermeni çeteleri öncülüğünde 3 yıl boyunca Van'ı işgal etmedi, turistik gezi amacıyla döviz bırakmak üzere geldi mi diyelim?

 

Zeve'de 2 bin 500, Van'da toplamda 30 bin Müslüman katledilmedi, ayran içerken zehirlendiler, gölde yüzerken boğuldular mı diyelim?

 

Yok mu sayalım?

 

Eski Van şehri 1915'te yakılıp yıkılmadı, depremde ağır hasar gördü kentsel dönüşüm nedeniyle yıkıldı ama yarım kaldı mı diyelim?

 

Tarih, kitaplar, belgeler yalan  yazıyor, atalarımız  gördükleri rüyaları anlatıyorlar mı diyelim?

 

Beyler…

 

Savaşların sebep ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak için tarihçi olmaya gerek yoktur.  İlkokul öğrencisi bile doğru ya da yanlış bir şeyler bilir.

 

Bilmiyorsanız anlatalım;

 

2 Nisan gibi kurtuluş-zafer- bağımsızlık günleri işgale uğrayarak  özgürlük mücadelesi veren tüm ülkelerde, şehirlerde, ilçelerde kutlanır.

 

Örneğin…

 

Amerikalılar İngiltere'den bağımsızlıklarının yıl dönümünü kutlar.

 

Ruslar Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanya'sını yendiği 9 Mayısı kutlar. Törene katılan Rusya Devlet Başkanı Putin, "Zafer Günü, cephelerde omuz omuza çarpışan, anavatanı ve tüm insanlığı faşizmden kurtarmak için özveriyle mücadele eden babalarımızın ve dedelerimizin gösterdiği benzersiz kahramanlığın simgesidir" ifadelerini kullanıyor.

 

Nazi ordusu, Paris'i 4 yıl boyunca işgal altında tutmuştu. Fransızlar için Paris'in kurtuluşunun ayrı bir önemi var. Şehrin tarihindeki bu en önemli gün, törenlerle kutlanır.

 

Libya 4 Eylül kurtuluş gününü törenlerle kutlar.

 

Bağdat  9 Nisan'ı   düşmandan kurtuluş günü olarak coşkuyla kutlar.

 

Türkiye'de… İstanbul, İzmir, Adnan, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep nihayetinde düşman işgaline uğrayan şehirler ve ilçeler düşmandan kurtuluş günlerini heyecanla kutlar.

 

Kurtuluş günlerini kutlamak, tarihi gerçekleri ifade etmek düşmanlık asla değildir. Kaldı ki  Vanlıların kimseye karşı bir düşmanlığı, kini, nefreti yok ki.

 

Unutmayın…

 

Barış ve toplumlar arasında yakınlaşma kendi tarihine sahip çıkan, atalarına saygı duyan onurlu devletler ve insanlar arasında olur.

 

Tarihi inkar etmek… Hafızayı silmek… Dünyanın kabul ettiği  gerçekleri ve kullandığı terminolojiyi yok saymaya kalkmak beyhude uğraştır.

 

Tavsiyem…

 

Konuşurken, yazarken daha özneli ve daha saygılı davranın. Zira kırılan kalpler, incinen Şuheda var.  

Yazarın Diğer Yazıları