İkram Kali

Yakın komşumuz 180 yaşında

İkram Kali

1914-1918'deki Birinci Dünya Savaşı ile 1919-1922'deki Kurtuluş Savaşı'nda, bir yandan iç güvenlik görevlerini sürdürürken diğer yandan birçok cephede yurt savunmasına katılan; emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin verdiği görevleri yerine getiren; silahlı genel kolluk kuvveti olarak 14 Haziran 1839'da kurulan, jandarmanın 180. kuruluş yıl dönümü törenine katıldık. Törenin yapıldığı Van Jandarma Komutanlığı'na giden kışla yolunu adımlarken jandarmaya dair hatırlayabildiğim anılar ve büyüklerden dinlediğim öyküler, olaylar gözümde yeniden canlandı. Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Yavuz Özfidan, askerler ve davetlilerin bulunduğu törende jandarmanın başarılar dolu kurumsal öyküsünü dinleyip, ulaştığı noktayı yansıtan sergi ve gösterileri izlerken geçmişe kısa yolculuk yaptım.

Duygusal zaman tüneline girmiştim.

Türkçe'de jandarma, halk dilinde ise candarma/cenderme şeklinde söylenen jandarmanın gelip geçtiği yolun coşkusunu, kışlanın içinden geçerek buz gibi akan Eski Yengi Kehrizi'ni ve bu kehriz suyunun gücüyle çalışan amcamız İhsan Gündüz'ün çalıştırdığı Topçoğlu değirmenini, doğal çevreyi  gözlerim aradı.

Belediye Gazhanesini, kıyafetlerini kehriz suyunda yıkayan askerleri, kerpiçten yapılan çatı eğilimli toprak damıyla ilgi çeken, askerlerin ihtiyacı olan eşyaların ve gıda ürünlerinin satıldığı bahçeli evimizin arkasındaki baraka dükkanı, yaz aylarında askeri kamyon üzerinde geçen jandarma ile çocukça selamlaşmalarımızı, bahçemizdeki elma, armut, kayısıdan askerlere ikramı, Süvari birliği atlarını,  düğün salonu ve otel ruf'larının olmadığından jandarma orduevinde yapılan sivil düğünleri, baloları, asker sinemasına film taşıyanları, jandarma orduevinde 1994 yılında gerçekleşen Vanspor'un 1. Lig'e yükselme kutlamasını ve daha birçok şeyi hatırladım.

Kimse kimsenin Türklüğü, Kürtlüğü, Çerkezliği, Lazlığı, Araplığı gibi etnik kökenini, dini kimliğini, mezhebini merak etmediği, ötekileştirme, baskı ve dayatmanın yaşanmadığı kardeşlik yıllardı. İnsan olmanın ölçüsü;  saygın, güvenilir, ahlaklı olmaktı. Vali Konağı, Garnizon Komutanı, Başsavcı, Yargıç, Polis Lojmanları Vanlıların ev veya bahçe komşusuydu. Sivil, asker, polis, memur, amir, işçi, esnaf, tüccar, zengin, fakir herkes iç içeydi. Emperyalizmin oyununa gelerek aynı toprağın insanları arasında  kin, nefret, düşmanlık tohumları ekilmemiş, akıl tutulması yaşanmamış, yapay duvarlar  daha örülmemişti.

Çocukluk yıllarında jandarmayla tanışmıştık.

Valilik, Adliye, Devlet Hastanesi, Sağlık Ocağı, Sanat Okulu, Futbol Sahası, Akköprü Deresi, Toprakkale, DSİ, Kehrizler, Soydan Hamamı,  Ramazan Topu, Çır Çır işletmesi gibi Jandarma Kışlası da komşumuzdu. Tepebaşı/Vali Mithatbey Mahallesi Çavuşbaşı sokağında bulunan evimize uzanan hastane ve Çavuşbaşı yolu her halükarda jandarma ile kesişiyordu. Eve gidip gelirken günün her anında jandarmayla karşılaşıyorduk. Solumuzdaki Erek Dağı ile arkamızdaki 52 merdivenli Urartuların ikinci başkenti heybetli Toprakkale'nin eteklerindeki jandarma kışlasından yükselen askerlerin seslendirdiği türküler, marşlar  umut, heyecan ve güven vericiydi.

Büyükler kayak, küçükler kızak kayardı. Şehrimizin en güzel kızak kayılan yerlerinden olan Melek Tepesi evimizin yanıydı. Çevre mahallelerden kızağını kapan çocuklar, gençler buraya gelirdi. Kızak kayılması ve dondurucu havanın etkisiyle jandarmanın yoğun kullandığı karlı yol buz pistine dönerdi. Komutan veya yaverinin atı kayar düşer, askeri araçlar tepeyi çıkmakta zorlanırdı.  Düşen kalkmakta zorlanırdı.  Bu nedenle ani baskınlar yapan jandarma, kızaklara el koyarak ciplere doldurup götürürdü. Fakat kızakların toplanması kayma tutkusunu engellemezdi. Çünkü şiş, balıksırtı, zemberek döşeli yeni kızaklar yapılırdı.

Futbol bugün olduğu gibi geçmişte de Van'ın en büyük toplumsal eğlencesi, tutkusuydu. Van Gençlikspor, Şengençlerspor, Erekspor, İkinisanspor, Yolspor gibi köklü amatör futbol kulüplerinden biri de suçu ve cezayı temsil eden kırmızı, adaleti temsil eden mavi renkli formasıyla Jandarma Gücü idi. Çekişmeli futbol müsabakalarının yapıldığı eski toprak sahada Jandarma Gücü'nün 1960'lı yıllardaki olaylı biten maçı bugün dahi anlatılır. Sivil ve jandarma ailelerinin çocuklarının spor, mahalle ve okul arkadaşlıkları gelecekteki dostluğun ilk basamakları sayılırdı.

Jandarma imkanları gibi karavanasını da sivillerle paylaşıp bölüşürdü. Yokluk dönemi yıllarında bazı ailelerin Toprakkale kışlasına giderek jandarma karavanasından yemek aldığını, kışladan çıkan yemek artıklarının ise hayvanı besleyenler tarafından alınarak değerlendirildiğini büyüklerimizden dinlemiştim.

Jandarma subay, astsubay personeli ile Vanlılar arasında saygın komşuluk ilişkileri vardı. Lojmanlar Vanlı ailelerin evlerine bitişik gibiydi. Ailece geliş gidişler yapılır,  samimi dostluklar kurulurdu. Jandarma aileleri ile sivil aileler arasında sosyal etkileşim, kültür alışverişi  olurdu. Komşu kadınlar, kızlar sinemaya, çarşıya birlikte gider, bahçelerde birlikte yemek yenilir, yakılan semaverlerin etrafında birlikte çaylar içilirdi.

Edebiyata ilgisi olan jandarma subay, astsubaylar edebiyata aşina Vanlı şahsiyetlerle yakın dostlardı. Van'da görev yaparken "Sırlıoğlu" mahlasıyla gazetemizde edebi yazılar, şiirler yazan, bugün de dilden dile dolaşan"Van Tavası" adlı güzellemenin 1943'teki yazarı  jandarma yüzbaşı Şerafettin Uğurlutekin'di.

1940 ve 70'li yıllar arasında Van Jandarma Er Eğitim Taburu'nda askerlik yapan bazı subay, astsubay, erbaş ver erler gönül verdikleri Vanlı kızlarla hayatlarını birleştirerek Van'ın damadı olurken, bir kısım subay ve astsubay kızı veya yakını da Vanlıların gelini oluyordu.  Van'da askerlik yapan aslen Aksaraylı olan dayımızın bacanağı rahmetli namı diğer kömürcü Jandarma İsmail Çolak, kömürcü Müştak Güray'ın damadı olurken, emekliliği sonrası Van'a yerleşen Erzincanlı Jandarma Başçavuş Cengiz Örgün Van'da görev yaparken amcamızın oğlu değirmenci İhsan Gündüz'ün damadı olmuştur. Benzer örnekleri çoğaltabiliriz.

 Jandarma bandosu başlı başına zenginlikti. Toprakkale'nin güney yamacında açık havada mızıka eğitimi yapan Jandarma Bando Bölüğü'nün mahallemizde yankılanan armonisini duyar gibiydim. Bandonun eğitim sırasında kesilen sesi hevesimizi kursağımızda bırakırken, günün sevilen  şarkısının çalınması keyif  vericiydi. Bandonun mızıka sesleri mahallemize musiki ayrıcalık kazandırırdı. Milli bayram günleri, bayrak töreni ve fener alayı geceleri,  jandarma bando takımının sokağımızdan gelip gidişi heyecan ve mutluluk vericiydi. Kırmızı tören kıyafetleri içindeki bando takımı ve arkasındaki tören mangasının yanından eksik olmayan askeriye köpeği ile geçiş hafızlara yer eden görüntüydü.  Bando takımı ve fener alayına yol boyu eşlik eden meraklı çocukların neşesi de görülmeye değerdi. Bando da çalgı çalan subay, astsubaylardan müzik aleti çalmayı öğrenen Vanlılar da  vardı. Komşumuz Erdal Yamaç klarnet, çalmayı kiracıları olan jandarma astsubayından öğrenmişti.  Komşumuz Cihan Mumcuoğlu'nun 70'li yıllarda evlerindeki nişan törenini klarnet, keman, kanun, darbuka ile şenlendiren jandarmadan gelen askerlerdi. Valilik önündeki bayrak direğine Türk bayrağının göndere çekilmesi ve indirilmesi büyük ilgi toplardı. Bandonun tören öncesi şarkı ve türkülerden oluşan mini konseri Vanlılara müzik ziyafeti olurdu.

Jandarmanın et ihalesini kazanan kasapların at arabasının arkasına yerleştirdikleri içi galvanizli saçla kaplı ahşap sandığa asılı gövde etlerin taşınması, sebze meyve nakli de ilginçti.

Jandarmanın çarşı izin günü pastanelere, sinemalara, lokantalara gruplar halinde gidişleri şenliğe dönüşürdü. Ağaç telefon direklerine tırmanarak arızalı askeri hatları onaran jandarmaya çevredeki evlerden su, çay,  Van pastası ikramı yapılırdı. Jandarma inzibatları ile çarşı iznine çıkan askerler arasında izin, disiplin tartışmaları yaşanırdı. Kalabalıklar toplanır, araya giren esnaflar, vatandaşlar sorunu tatlıya bağlayarak yakaladığı askeri  inzibatın   Merkez Komutanlığı'na götürmesini engellerdi.

Meslek sahibi bazı jandarmalar tezkere sonrası sevdikleri Van'a yerleşerek sevilen sayılan esnaf, sanatkar, iş yeri sahibi olurdu. Bunlardan biri Van'ın ilk pastanesini açan, kek, dondurma ve limonatasıyla ünlü  Doğan Pasta Salonu  sahibi Rizeli jandarma, rahmetli Nuri Sönmez ustaydı.

1980'li yılların sonunda Jandarma Er Eğitim Taburu'nun Van'dan kaldırılması esnafı mağdur ederek, şehrin ekonomik gücünde kayba neden olmuştu. Bacı Konfeksiyon'un sahibi rahmetli Muzaffer Beyaz'ın acemi birliğinin kaldırılmasını durdurmak  için verdiği tek kişilik mücadele sonuçsuz kalmıştı. Vanlılar kaybettikleri ekonomik potansiyelin farkına bir süre sonra varmışlardı ancak iş işten geçmişti!

Jandarma, kuruluşundan Birinci Dünya Savaşı'na, Rusların 1915'te Van'ı işgalinden günümüze kadar Şehit Van topraklarının her köşesinde Bölük, Tabur, Süvari Birliği, Alay, Tümen, Kolordu olarak kahramanca görev yapmış ve  derin izler bırakmıştır.

Van Jandarmasıyla ilgili yazılması gereken çok anı ve konu var. Çünkü; jandarma yalnızca asker değil; jandarma yakın komşumuz, dostumuz, arkadaşımız, akrabamız, şehrimizin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatının önemli parçasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları