İkram Kali

Vanlılardan kim özür dileyecek?

İkram Kali

Azıcık tarih bilgisi olan 1915’te Van'ın kimler tarafından nasıl, ne zaman yakılıp yıkıldığını, 30 bini aşkın Vanlının nasıl katledildiğini ne derin acılar yaşadığını bilir. Yine bu topraklarda doğup büyüyenler Vanlı yaşlılardan 1915’in anayı yavrusundan ayıran, çocukları yetim, kadınları dul bırakan katliamların o talihsiz günlerin hikayelerini göz yaşı içinde dinlemiştir veya duymuştur.

Ermeni çetelerinin Rus işgalciler ile cephe gerisinde nasıl işbirliği yaptığını, kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan, Türk’ü Kürd’ü topluca Zeve’de, Erciş’te, Gevaş’ta, Özalp,’ta Başkale’de, Gürpınar’da ve Van merkezinde acımasızca katlettiğini,  sağ kalabilen çaresiz Vanlıların canlarını kurtarmak için öz yurtlarından yaya, aç ve korumasız muhacir (göç) ettiğini,  işgalci Rusların  işbirlikçi Aram Paşa’yı 1915’te Van Valisi olarak atadıkları bütün kaynaklar yazar.

Van’ın ekonomik sosyal sorunlarının temelinde 1915’te yaşanan katliamlar, insan ve sermaye kaybı,  göçler,  duran zaman vardır. Yitik şehir Van; 1915’te hafızasını, bütün gücünü kaybetmiştir. 1915’te Ermeni çeteleri ham hayal uğruna  kendi gelecekleriyle birlikte Müslüman komşularının da  geleceğini mahvetmiştir

1915 Van İsyanı ya da İkinci Van İsyanı olarak adlandırılan Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı dönemlerde  I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Van Vilayeti sınırları içindeki Ermenilerin çıkardıkları isyanın nelere mal olduğunu en iyi anlatanlardan biri Ermenistan’ın ilk Başbakanı 1914'e kadar önce İstanbul, sonra da Van'da yaşadıktan sonra Kafkasya'ya dönen 1938'de hapiste ölen Ovanes Kaçaznuni’dir. Kaçaznuni Taşnak Partisi’ne sunduğu raporda şunları diyor; “Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz Türkler’in düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye’den ‘denizden denize Ermenistan’ talep etmekteydik. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hâkimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmî çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler’le savaştık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki. Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet olamadık. ‘Türkiye Ermenistanı’ diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik”  diyor.

 Anlayacağınız olayların sebebi, suçlusu, günahkarı bellidir. Geçmişten kin, nefret, düşmanlık çıkarmak ta kimseye yaramaz.  Herkes kendi geçmişiyle yüzleşirse yaralar daha çabuk iyileşir.

Bugün her Vanlı ailenin 1915’e ait trajik hikayesi vardır. Ancak görgü tanığı olan hiçbir Vanlı yaşlı olayları çocuklarına göz yaşları içinde anlatırlarken sözlerine önce Ermenilerle olan komşuluklarından, dostluklarından ortak anılara yer vererek bilinç altına düşmanlık tohumu serpmemiştir.   Keşke 1915 yaşanmasaydı Ermeniler ile Van halkı dükkan, ev komşusu olarak birlikte yaşamış olsaydı.

Van’ın tarihi ve gerçekleri buraya sığmayacak kadar çok uzundur. Burada tarih dersi verecek de  değiliz.

HDP İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel’in TBMM'ne “Ermeni soykırımı için özür dilensin" teklifi Van’da büyük üzüntü ve hayretle karşılandı.  “  Soykırım”  tanımlamasını hiçbir Vanlı asla kabul etmez.  Kentleri yakılıp yıkılan, yakınlarını kaybeden on binlerce insanı katledilen,  geleceğini yitiren,  yüreklerinin bir tarafı yıkık Vanlılar Tuncel’e haklı olarak soruyorlar, “ Peki, mağdur, yaralı Vanlılardan kim özür dileyecek? Vanlıların 1915’te yaşadığı unutulmaz acılar ve kayıplar konusunda ne düşünüyorsunuz?  Hangi duygular içindesiniz? Vanlıların yaşadıkları acıları TBMM’de dile getirmeyi düşünüyor musunuz?”   HDP’li Tuncel Türk, Kürt Vanlıların sorusuna ne cevap vereceğini doğrusu bizde merak ediyoruz. Acılarımız ortaktır. Şimdi barış, duygudaşlık, geçmişten dostluklar,  ortak anılar çıkarma, geleceği birlikte inşa etme zamanıdır.  Kabuk bağlayan yarları kanatmanın kimseye yararı yoktur.

 Vali Doğan beton çirkinliği yıkıyor

Gevaş’ta tarihi kirleten,  gölgeleyen hatta katleden beton yurt binası çirkinliğine sessiz kalmayan, Halime Hatun Kümbeti ve Selçuklu mezarlığına 2015’te yeni bir görünüm kazandırma talimatı veren Vali Aydın Nezih Doğan’a bu duyarlılığından dolayı bütün Vanlılar teşekkür ediyor.   Bu mutlu eden,  nefes aldıran güzel haber oldu.

 

Hıncal Uluç’un Van sevinci

Vanlı Nuray Haytabaşı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde görev yapıyor.  Duyarlıdır, Van aşığıdır. Geçtiğimiz yıllarda üniversiteyi ziyaret eden Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç ile tanışarak Van adına çok güzel bir dostluk kurdu. Uluç Van’dan ayrılırken Nuray Haytabaşı’na, "Sen, Hıncal'ın Yeri'nin Van temsilcisi ol.. Bize buraları anlat, yeri geldikçe.."   diyerek vedalaştı. Haytabaşı’da Van ile ilgili sorunları,  güzellikleri zaman zaman kaleme alarak Uluç’a iletiyor. Hıncal Uluç’ta köşesinde Haytabaşı’ndan gelen yazılara yer veriyor. 

           Gevaş Selçuklu Halime Hatun kümbetinin bitişiğinde yaşanan beton çirkinliği gazetemizde manşet yapmış, bu köşede çirkinliği bütün boyutlarıyla dile getirmiştim. Konuyu Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’e de  aktarmıştım.  

Hıncal Uluç’ta  çirkinliği yansıtan fotoğrafı  gördükten sonra konuyu  Haytabaşı’ndan detaylıca  öğrendikten  sonra “Bu fotoğraflar gerçek!. Montaj falan yok!..” başlığı ile  köşesine taşımıştı. Yazıda   2008 yılında, Selçuklu Mezarlığının hemen doğusunda, çok sayıda ağacı keserek açılan alanda, bir beton bina, Melik İzzeddin tarafından 1335 tarihinde kızı Halime Hatun anısına yaptırdığı Kümbetin adeta içine inşa edilmiş ve tarihi doku, Kümbet'in Artos dağı ile oluşturduğu muhteşem silüet ile birlikte yok edilen  700 yaşındaki esere ihanet eden öğrenci yurdunun beton çirkinliğini  kim düzeltecek  diye sormuştu.

Hıncal Uluç’u 10  gün sonra arayan Nuray Haytabaşı kendisine müjdeyi vererek "Sorun, Van Valisi tarafından, sıcağı sıcağına çözümlendi" diyordu. Vali Aydın Nezih Doğan, Gevaş Kaymakamı Nedim Akmeşe, Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan, Çevre ve Kültürel Değerleri Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı Bölge Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Şahabettin Öztürk'ü topladı. Durum incelendi" diye aktararak "2015 baharında Van, Gevaş ve Halime Hatun Kümbeti bir başka güzel olacak"  diyor.Uluç’ta bu sevincini  “Van'dan hem güzel, hem örnek haber!..” başlığı ile köşesine aktardı.  Teşekkürler Hıncal Uluç, Teşekkürler Nuray Haytabaşı.

Gevaş Selçuklu Mezarlığı yenileniyor

Yeni projeye, Van'ın tarihi mimari özelliklerini yansıtacak, mekanın estetiğine katkıda bulunacak bir çeşme, ayrıca büyük bir toplantı alanı, otopark ve çok sayıda yeşil alan eklendi. Yapımında tamamen doğal malzeme, ahşap ve Ahlat taşı kullanılacak. Kümbetin neredeyse içine giren, üstelik mezarlığın yanı başındaki öğrenci yurdu da yıkılıp daha uygun bir yere taşınacak. “ 

Canlı balık

Galatada bir balıkçı bağırıyor:
-"canlı balık, canlı balık"
Ermeni bir teyze yaklaşıyor ve ermeni aksanıyla soruyor:
-"evladim baliklar tazedir?"
-"canlı balık, canlı balık!!!"
-"evladim baliklar tazedir?"
-"teyze canlı diyoruz ya işte!!!"
-"a evladim ben de canliyim fakat tazeyimdir?"

Yazarın Diğer Yazıları