İkram Kali

Van'ın sesini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği duydu

İkram Kali

Van-Bahçesaray karayolunda 4-5 Şubat günleri meydana gelen çığ felaketlerinde 42 yurttaşımız hayatını kaybetmişti. Bir itfaiye erinin cansız bedeni olumsuz hava koşulları nedeniyle hala karlar altından çıkarılmayı bekliyor.

Çığ da hayatını kaybeden ailelerin geride kalan çocukları ve yakınları için hiçbir yardım kampanyası açılmadı. Doğrusu buna bir anlam veremedim. Felaketse çığ da doğal felakettir, insanlıksa bunlar da bizim insanımız dedim. Ve sergilenen duyarsızlığa, sessizliğe tepki göstererek isyan ettim.

Felaketin üzerinden 9 gün geçmesine rağmen ses çıkmayınca konuyu 14 Şubat günü “Çığ felaketinde ölenler unutuldu mu?” başlığıyla köşeme taşıdım. Hayatını kaybedenlerin gerideki çocukları ve yakınlarının acılarını dindirmek için destek çağrısında bulundum. Hiçbir kimseden, hiçbir kurumdan yine ses çıkmadı. Mangalda kül bırakmayanlar, popülizmden bir adım öteye gitmeyenler, başkalarının yardım çabalarından rol çalanlar, kendi insanını başkalarının yardım yapmasını bekleyenler ortalıkta görünmediler.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uzun yıllar görev yapan, Van’da yüzlerce öğrenciye burs imkânı sağlayan, cüzam hastalığıyla mücadele eden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, telefonla arayarak yurttaşlarımızın hayatını kaybetmelerine üzüldüklerini belirterek geçmiş olsun dileklerini ileterek yazımı okuduğunu ve etkilenen yurttaşımızın çocuklarına ÇYDD olarak karışlıksız eğitim bursu vermek için konuyu ilk yönetim kurulu toplantısında görüşeceklerini söyledi.

Ayşe Yüksel Hoca’mızdan gelecek sevindirici haberi bekliyordum. Önceki akşam arayan Ayşe Hoca merhabalaştıktan sonra 89 binin üzerinde kız öğrenciye, 36 binin üzerinde üniversite öğrencisine burs veren ÇYDD Genel Merkez Yönetim Kurulunun toplantı halinde olduğunu, çığ felaketinin üzerine depremin gelmesinden de ayrı bir üzüntü duyduklarını ve geçmiş olsun dileklerini bildirdi. Aldıkları kararla Van- Bahçesaray karayolunda çığ felaketi ve Başkale’de depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın çocuklarına burs sağlayacaklarını söyledi. Alınan karara göre üniversitede okuyan öğrencilere her ay 250 lira, ilk ve orta öğretimde okuyan öğrencilere aylık 140 lira burs desteği verilecek. Burs desteği üniversite süresince devam edecek.

Çağrımıza 2 bin kilometre uzaktaki İstanbul’dan duyarlılık gösteren ÇYYD Başkanı Ayşe Yüksel ve ÇYDD yönetim kuruluna teşekkür ediyorum.

Çığ ve deprem felaketinde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın çocukları adına mutlu oldum. Boş konuşmak ile dolu konuşmak arasında fark budur. Biri yapar, birileri de yalnızca konuşur.

 

 

Toplumsal travma

Şöyle düşünün…

Ailece bir yere gitmek üzere yola çıkıyorsunuz yüksek dağlardan kopan kar kütleleri üzerinize geliyor ve ailenizden onlarcası çığ altında kalıyor. Kaybettiklerinizin yası bitmeden, gözyaşlarınız kurumadan kara bir haber daha alıyorsunuz. Yakınlarınızın, akrabalarınızın yaşadığı yerde deprem felaketinin meydana geldiğin, can ve mal kayıplarının olduğunu öğreniyorsunuz.

Üst üste gelen felaketlerle yorulup yıpranmışsınız. Dizlerinizin bağı çözülmüş. Bu sırada ekonomik ve sosyal yaşamınızı alt-üst edecek tehlikeli salgın hastalık tehdidi altında olduğumuzu bildiriliyor.

Van’ın toplumsal psikolojik durumu maalesef böyle.

 

 

Depremi fırsata çevirenler

Neden böyleyiz?

Neden ahlaklı ve dürüst değiliz?

2011 Van depremlerinde yaşadık. Dünyanın yardımı Van’a geldi. Yardımlardan gerçek depremzedelerin büyük çoğunluğu yararlanmadı. Birçoğu da yardım istemeyi onuruna yedirmedi. Ama depremzede ilgisi olmadığı halde yağma, talan, gasp çabasında olanlar oldu. Kimi evini yiyecek ve giyecekle doldurdu, kimi de kamyonları köy ve mahallelerine yönlendirdi.

Başkale de benzer bir durum yaşandığı bilgisi geldi.

Umarım yalandır yanlıştır.

Kim ki depremzedeler için gönderilen yardım malzemelerine göz dikiyorsa ahlaksızdır, onursuzdur. 

 

Çaldıran-Başkale fotoğrafı

Başkale’de yaşanan 5.9 büyüklüğündeki deprem sonrası yansıyan yürek burkan görüntülerin bir benzerini 1976 yılında Çaldıran da meydana gelen depremde gördüğümü fotoğraflarla birlikte bu köşede anlattım.

Geçen 44 yıl içinde fakirliğin, yapılaşma anlayışının, köylerimizin değişmediğine belgesiyle dikkat çektim. 

Köşemdeki bilgi ve fotoğrafı araklayanlar oldu.

 Binaların yapımında çimento, demir, malzeme çalanlar ile emeği çalanlar uyanıklar arasında ne fark var.

 

 

Maske satışı ciğer satmaya benzemiyor

Koronavirüs salgını nedeniyle güzel memleketimizde yaşanan ilginç görüntüler tam Kemal Sunal ve Levent Kırca’lık. Yaşasaydılar ne filimler, ne parodiler çıkarırdılar!

Belediye desteğinde  kaldırımlarda hamam kazanında çay, sokak ortasında dumanı göğe yükselen ciğer satışını Van da yaşadık ve gördük.

Sıkı durun…

Seyyarlar çıtayı yükselterek bunlara yenisini daha ekledi. 

Sokak ortasında koruyucu maske satışı yapılıyor! Güler misin, Ağlar mısın! Zabıta müdahale edince kavga gürültü koptu.

Birileri seyyarlara; “Gözünüzü seveyim koruyucu maske satmak ciğer, çay satmaya benzemez” demesi gerekiyor.

 

 

Maske takmak zamlandı

Medikal iş yerlerini gezdim, internette baktım.

Koruyucu maske fiyatlarını araştırdım.

Fiyatlar yüzde 400 artarak uçmuş durumda.

Önceden 10 kuruş olan maske 1 liraya, 40 lira olan maske 80 liraya yükselmiş. Cinsine ve modeline göre 700 lira olan maske bile var. Durumu iyi olamayan gariban vatandaş inşaata kullanılan maskelerle yetiniyor.

Maskeciler krizi pardon virüsü fırsata çevirmiş.    

Maske diyip geçmeyin.

Her gün maske takarak toplumun önüne çıkaranların işi meğer ne kadar zormuş!

 

Yazarın Diğer Yazıları