İkram Kali

Van'ın işgali öncesi Rus- Ermeni işbirliği

İkram Kali

Van'ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılı yaklaşırken 1915'te yaşanan işgali ve Ermeni isyanını özetle anlatmaya devam ediyoruz.  

 

1912 seçimlerinde Ermeni Komitelerinden Tasnaksutyun ve Hınçak Reform Cemiyeti kendi görüşlerine daha uygun buldukları ve işbirliği içinde oldukları İttihat ve Terakki Fırkasını destekleme kararı almışlardı. Bu seçimde Van'dan Viramyan, Ermeni mebusu seçilmişti.

 

Rusya ve Almanya'nın önderlik ettiği Doğu Anadolu ıslahatı konusunun son noktaya yaklaşılması, Doğu Anadolu'nun iki bölgeye ayrılarak başlarına iki Avrupalı valinin atanacağının kararlaştırılması, Avrupa'da Ermeniler lehine bir havanın oluşmasına, Ermenilerde tavır değişikliğine yol açmıştı. Diğer taraftan Avrupa'nın Osmanlıya baskısı her geçen gün artırıyordu.

 

Doğu Anadolu'da Rus istekleri dikkate alınarak bir ıslahat yapılması durumunda Anadolu'nun mutlak surette Rus istilasına maruz kalacağı ifade ediliyordu. Osmanlı Hükümeti, 27 Mayıs 1913'te on maddelik bir ıslahat programı hazırladı. Fakat bu tasarıyı, Rusya temsilcisi kabul etmedi.

 

 

Alman elçisi Wangenhaim bu sıralarda ülkesine gönderdiği raporda; Türkiye'deki Ermenilerin bugün Rusya'da bulunan Yahudi, Lehli ve Finlilerden daha rahat olduklarını ifade ederek, Ermeni kışkırtmalarının amacının belli olduğunu belirtiyordu.

 

  Çarlık Rusyası ise Bulgarlar vasıtasıyla başarıya ulaştıramadığı Boğazlara hâkimiyet düşüncesini, Ermenileri kullanarak Doğu Anadolu vilayetlerini ele geçirerek amacına biraz olsun ulaşmayı sağlayacak bir araç olarak görüyordu.

 

Şubat 1914 tarihinde Vilayet-i Şarkiye Islahatı ile ilgili olarak imzalanan anlaşma, Yeniköy Anlaşması olarak tarihe geçiyordu. Zor günler yaşayan Osmanlı Hükümeti, ıslahat projesini gönülsüz bir şekilde kabul edip uygulamaya koymak durumunda kalmıştı.

 

 Rusya'nın Kafkasya Genel Valisi Daskof, Ecmiyadzin Katogikosu V. Kevork Ermeni Katogikosluguna cevaben yazdığı  mektupta şunları belirtiyordu: "Gerek Rusya'da gerek Türkiye'de yaşayan Ermenilerin bu sırada benim talimatıma uygun hareket etmelerini hatırlatmayı uygun görürüm. Türkiye, Rusya ile bir savaşa katılırsa, bu savaş kendiliğinden başlamalı ve bizim tarafımızdan herhangi bir hareket olmamalıdır. Bu nedenle Türkiye'deki Ermenilerin zamansız ayaklanmaları uygun olmaz ve çok sakıncalı olur. Bu konuda Ermeni Katogikoslugunun otoritesini kullanarak Rusya'daki Ermenilere de gerekli emri vereceğim."

 

Rusların Kafkasya'daki Ermenileri teşkilâtlandırmaları ve Türkiye Ermenilerini de buna dâhil etmeleri üzerine Dahiliye Nezareti, Doğu vilayetlerine gönderdiği iki ayrı yazı ile isyana karşı uyarılarda bulunuyordu.  Ermeniler de Doğu Anadolu'da isyan hazırlıkları yapıyorlardı. Bu isyan merkezlerinden en önemlisi Van'dı. Muş, Erzurum ve Trabzon'daki komiteler Van'ın Şubeleriydi.

 

Van Ermenileri,1913 yılı boyunca silahlanmışlardı. Kendilerine Ruslar tarafından, harp başlamadan hareket etmeme emri verilmişti. 1914 yılının Aralık ayında harekete geçen Van Ermenileri, ilk olarak haberleşme ağını imha etmişler ve bu sebeple isyancı Ermenilerle Osmanlı kuvvetleri arasında müsademe başlamıştı.

 

 

2 Aralık 1914 tarihinde Van Vilayetinin genel durumu şu şekildeydi: Van'a yakın Selmas havalisindeki bütün Ermeniler, Ruslarla birlikte savaşıyorlardı. Sınırdaki çeteleri, Andranik, Dro ve Garo idare ediyordu. Komite reisleri bu bölge Ermenilerine şimdilik sessiz kalmalarını tavsiye ederek uygun zamanı beklemelerini bildiriyordu. Reşadiye ile Vastan ve Vastan-Van arasında telgraf telleri Ermeniler tarafından kesilmiş ve Pelli Karakol Kumandanı, yine bunlar tarafından katledilmişti ve o civarda bulunan Gevaş Kaymakamı maiyetindeki jandarmalarla Ermeniler arasında şiddetli çatışmalar başlamıştı.

 

Olayların büyüklüğü sebebiyle, Van Valisi Cevdet Bey tek başına olayların üstesinden gelebilecek durumda değildi. Çatak, Havasor, Timur ve Kadeş'teki isyan hareketlerini bastırmak üzere il merkezinden kıtaların yola çıkarılmış olduğunu öğrenen Vanlı Ermeniler, Hamit Ağa Kışlasıyla jandarma ve polis binalarını ateşe vererek; şehir içinde büyük bir kıyım gerçekleştirmişlerdi. Yalnızca Van'da isyan eden Ermenilerin sayısı beş bini geçiyordu ve hepsi de en yeni silahlarla donanmıştı. Yedi yüz kadar asi, Van müstahkem mevkiini el bombalarıyla uçurmuştu. 20 Aralık 1914 tarihinde Van ve Bitlis arasındaki Ermeni köyleri isyan ederek kendilerine katılan Ermeni asker firarileriyle birlikte telgraf hattını kesmişler; Van ve Gevaş arasında, Gevaş kadısıyla Van posta evrakını nakleden jandarmaları pusuya düşürerek şehit etmişlerdi.

 

İsyan hareketleri, 1915 yılı Nisan ayına kadar devam etti. Nisan ayı ortalarına doğru Rusya Ermenileri, Rus subaylarının komutasında Van'a doğru  sınırı geçmeye başlamışlardı.

 

Amerika'daki Ermeni Millî Müdafaa Komitesi, 23 Mart 1915'te, İngiliz Dışişleri Bakanı Edward Grey'e sunduğu raporda, savaşın Asya Hıristiyanları, özellikle Ermeniler için bağımsızlık fırsatı olduğunu, binlerce Ermeninin Rus Ordusunda müttefiklerin yanında savaştığını belirtiyordu.

 

İşgal planı olan Rusya  ayrılıkçı hareketin Ermeni halk arasında daha hızla yayılması için büyük çaba gösteriyordu. Zaman zaman bölgeye silah gönderiyor, hatta bazen Rus uçakları bölgede dolaşarak Ermeni halka koruyuculuk mesajları vermeye çalışıyordu.

 

1914 yılı, Ermeni komitelerinin silahlanmayı son hızla tamamladıkları ve organize oldukları yıl olmuştu. Bütün Ermeniler Osmanlı Devleti'ne karşı savaşa çağırılıyordu.

 

Avrupa'da savaşın patlak vermesi üzerine Osmanlı Hükümeti'nin seferberlik ilan etmesi ile Marsilya'da yaşayan Türk Ermeniler de 5 Ağustos 1914'te büyük bir toplantı yaparak bir beyanname yayınlıyorlardı.

 

15 Nisan 1915 günü Van'da başlayan Ermeni isyanını, o günleri yaşayan Emekli Tümgeneral Ahmet Hulki Saral şöyle anlatıyor:

 

"Van, Ermenilerin ilk önce ele geçirmek istedikleri bir şehir idi. Bir noktada şansları da kendilerine yardımcı idi. 33. Piyade Tümeni Erzurum'a savaş dolayısıyla gönderilmişti. Van şehrinde bu surette jandarma kuvveti hariç başka askeri kuvvet kalmamıştı. Böylece Ermenilerin şehri işgalleri nispeten daha kolay bir hale gelmişti. Fakat her ihtimale karşı Rus ordularının Türk topraklarına girmeleri ve baharın gelmesini beklemişlerdi. Bu suretle Ruslar ile müşterek hareket edilerek daha başarılı olacaklarına inanmışlardı. Uzun senelerden beri silahlanan, tüfek, tabanca ve el bombaları gibi türlü silahlarla donanmış olan Ermeni çeteleri Van'da toplanmışlardı. Köyler de aynı şekilde silahlandırılmış, harekete hazır hale getirilmişlerdi. Ermenileri Aram (Aram Manukyan) isminde biri idare ediyordu. Türklerin savunmasını ise Vali Cevdet Bey idare ediyordu..."

 

Birinci Dünya Savaşı döneminde, yabancı askeri uzman olarak Osmanlı Ordusu'nda görev yapan Venezuela Rafael de Nogales, genel durumu ve Van isyanını yazmış olduğu hatıratında şöyle anlatır: "Van'daki mevcutları 30.000-40.000 civarında olan Ermenilerin elinde binlerce mavzer tabancası ve çok miktarda filinta ile tüfek vardı, bunları seneler boyunca satın almışlar ve depolamışlardı."

 

İtilaf Devletleri ve Rusya ile birlik olan Ermenilerin başlattıkları isyan ve katliamlar savaşın kaderini etkileyecek noktaya ulaşınca, Başkomutan Vekili Enver Paşa duruma bir çare bulmak amacıyla, 2 Mayıs 1915'te İçişleri Bakanı Talat Paşa'ya bir yazı göndererek, "Van bölgesindeki isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir halde bulunan Ermenilerin, isyan çıkaramayacak şekilde dağıtılmaları gerektiğini" bildiriyordu.

 

Van isyanı sırasında zor durumda kalan Van Valisi Cevdet Bey, Rus kuvvetlerinin Kotur ve Başkale istikametinde Van'a doğru ilerlediğini ve takriben 15 Mayıs'ta Van'a gireceklerini tahmin ederek 14 Mayıs'tan itibaren Van'dan Bitlis istikametine doğru geri çekilme emrini vermek zorunda kalmıştı.

 

Osmanlı Hükümeti de Ermenilerin yaşadığı yerlerde isyan hareketlerinin artmasıyla güvenlik sorunları ortaya çıkması üzerine 27 Mayıs 1915 tarihinde "Sevk ve İskan Kanunu" (Tehcir-yer değiştirme) kararı alıyordu.

 

Van için yıkım, Vanlılar için derin acılar ve hüzün dolu çileli günler başlıyordu.

Yazarın Diğer Yazıları