İkram Kali

Van'ın eski kahvehanelerindeki medeniyet

İkram Kali

Osmanlı'da kahve içilen ilk kahvehane Tahtakale'de açılmasından sonra kahve, halk arasında büyük ilgi gördü. Kahvenin büyük ilgi görmesi ile kısa zamanda şehrin çeşitli semtlerinde sayısız kahvehaneler açıldı. İlk kahvehanelerde sedirlerde oturulmuş, sonraki yıllarda masa sandalye kullanılmıştır. Kahvehaneler, ortaya çıktıklarından beri kahve içilmesi yaygın olmuş ancak, zamanla daha değişik içeceklerde tüketilmiştir. Bunlar; şerbet, limonata, şurup, demleme içecekler ve ayrıca yiyecek olarak şekerleme, lokum, reçel ve benzerleridir. Çayın yaygınlaşmasıyla kahvehanede çay daha yoğun olarak içilmeye başlanmıştır. Günümüzde ise, kahvehane olarak adlandırılan mekânlarda çay, neredeyse tüketilen tek içecek durumundadır.

Osmanlı döneminde  Eyalet olan Van'da kahvehanelerin bulunduğu ve buralarda  sazlı sözlü ve edebi etkinliklerin yapıldığı bilgisi gravürler eşliğinde kaynaklarda yer almaktadır. 1915'te Rus işgaline uğrayarak yakılıp yıkılan Van, 1918'de kurtulmuş, eski Van şehri yerine Cumhuriyet sonrası Bağlar Mevkii olarak adlandırılan yerde bugünkü kent merkezi yeniden kurulmuştur. Zaman içinde şekillenerek büyüyen kentimizde 1930'lu yıllardan itibaren otel, han, lokanta, berber gibi işyerlerinin yanı sıra kahvehanelerde açılmıştır. Çay satılan kahvehaneler ilk dönemlerde; kültür, sohbet, buluşma, tartışma, haberleşme, toplanma işlevi gören mekanlar olmuştur. 

Van kahvehanelerinde çay suyunu  odun kömürüyle ısıtan tunç semaverler, çay demlenen çinko demlikler kullanılmıştır. Eski Vanlıların dört mevsim müdavimi oldukları bir kahvehanesi olurdu. Kahvehanede bir araya gelen arkadaşlar, dostlar kırtlama çay etrafında sohbet eder, güncel konular üzerinde tartışma yaparlardı. "Çay ne say ne diyen" tiryakilerden bazıları ise o denli çay tutkunu olurlardı ki ikinci çayın gelmesini bekleme sabrı gösteremediklerinden tekiş çay (ardı ardına içilen çift çay) içerlerdi. İki eline kaynar 15-20 bardak alarak çay servisini ustalıkla ve sanatsal gösteriyle yapan garsonlar müşterilerinden kimlerin tekiş çay içeceğini  bilirlerdi.

Kerpiç evlerin mimarisinde olduğu gibi eski Van kahvehaneleri de kerpiç duvarlara, toprak dama sahipti. Odun sabasıyla ısınan kahvehaneler  fiziki olarak büyük olurdu. Kahvehanelerin bir köşesinde çay ocağı, yanında kesme şeker kırılan çekicin yer aldığı tahtadan yapılmış tekne ve şeker çuvalı bulunurdu.  Şeker kıran kahveci çekici eline değdirmeden seri şekilde ustalıkla  şeker kırarken bardakların armonisi bu ana eşlik ederdi.

Geçmişte Van'ın ekonomik, sosyal, kültürel hayatında olduğu gibi kahvehanelerinde de mütevazı ama asalet kokan kentlilik kültürü hakimdi. O nedenle de kahvehanelerin, kıraathanelerin tamamında medeniyetin kentliliğin bir göstergesi olan masa ve sandalye kullanılırdı. Masa sandalye kullanan kahvecilerden bazıları şunlardı: Bilal Türkmen, Salman Ergin,  Adil Ağar, Bapir Başak, Yusuf Şengül, İbrahim Öngel, Hacı Budak, İhsan Aktuğ, Şeref Dizlek, Hasan Kuşgöz, Kahveci Baki, Kahveci Kadir, Hakkı Sinaner, Kahveci Mahmut Arı, Kahveci Ali Asker, Mevlüt Çalışkan, Halit Araz,Niyazi Budak, İbrahim Yatçı, Faruk Tarcan, Cemal Beyde...

Van kahvehanelerinde bugünkü gibi uzun süre oturulduğunda eziyet veren zarafetten uzak kürsü olarak tabir edilen dört ayaklı küçük tahta veya demir malzemelerden yapılmış  sandalyeler kullanılmazdı.  Konuyla ilgili bir parantez açmakta yarar var. Kürsü ve sehpaların (küçük masa) Van kahvehane kültüründe geçmişi yoktur. Van kahvehanelerinde sandalye masa yerine kürsü ve sehpa kullanımı Diyarbakır'dan, Gaziantep'ten Van'a taşınarak, 1970-80 yılları sonrası kullanılmaya başlanmıştır. Diyarbakır ve Gaziantep de ağaç ve lastik malzemeden yapılan kürsüler Vanlı tüccarlar tarafından getirilerek satılmaya başlamasıyla kahvehanelerde kürsü kullanımı dönemi başlamıştır. Daha sonraki yıllarda sayıları hızla artan küçük kahvehanelerde kürsü ve küçük masa kullanımı yaygınlaşmıştır.

Kahvehanelerde kürsü ve sehpa kullanımını Van'ın sosyolojik değişiminin somut göstergelerinden biri olarak kabul edebiliriz.

Yozlaşmaya rağmen konforlu çay içme keyfi  veren masa-sandalye kültürünü kahvehanesinde yaşatan kahvehaneler hala bulunmaktadır. Merhum İhsan Aktuğ'un kahvehanesi olarak bilinen Kardeşler Kahvehanesinde tavşankanı çiçekli  (üstünde çay taneleri olan) Van çayı yapan Dolayı Öztürk ve merhum Bapir Başak'ın kahvehanesinde masa sandalye  geleneği devam etmektedir.

Kahvehaneleri yalnızca çay içilen yerler olarak görmeyin. Kahvehaneler,  dünü bugüne bağlayan, zamanın tanıkları ve  kentin kültür birikimini yansıtan mekanlardır.

 

Nefes 

Üzümle şekersiz çayın tadı yok

Karanlık her taraf gazın adı yok

Elektrikler küsmüş mülakatı yok

Postaya ne diyem yola ne diyem

Şerafettin Uğurlutekin (Sırlıoğlu)

Yazarın Diğer Yazıları