İkram Kali

Van'ı yıkan depremlerin sosyolojisi

İkram Kali

23 Ekim 2011 günü meydana gelen Van-Erciş merkezli depremin ardından 9 Kasım 2011 günü Van-Edremit merkezli yaşanan, Van ve ilçelerinde çok kuvvetli bir şekilde hissedilen,  40 insanımızın ölümüne, on binlerce yapının ağır hasar görerek yıkılmasına neden olan depremin 7. yılıdır bugün. 

 

23 Ekim depremi nedeniyle Van'ı terk ederek ülkemizin farklı kentlerine göç etmek zorunda kalan Vanlılar Kurban Bayramı sonrası kentlerine dönme hazırlıkları yaparken 9 Kasım akşamı 21.23'te meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki deprem büyük bir travma daha yaşadılar. Deprem nedeniyle göç eden insanlarımızın büyük çoğunluğu ikinci deprem sonrası geri dönmedi. Depremler Van'ın ekonomisini, sosyal yapısını kültürel yapısını olumsuz etkiledi. Deprem nedeniyle kimileri haklı veya haksız zenginleşirken özellikle orta sınıf esnaf ve orta direk vatandaş fakirleşti.

 

Van depremleri aynı zamanda AFAD, KIZILAY gibi yardım kuruluşlarının  deneyim kazanmalarına, AFAD kanununun çıkmasına ve DASK sigortasının öneminin anlaşılarak  yaygınlaşmasına vesile oldu.

 

23 Ekim depreminin 7. yıl dönümünde Van Büyükşehir Belediyesi tarafından "Deprem Gerçeğine Karşı Geç Olmadan Kentsel Dönüşüm II. Çalıştayı düzenlendi.  Benimde sunum yaparak katıldığım çalşıtayda değerli konuşmacılar önemli bilgiler paylaştı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi(Van YYÜ)Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Suvat Parin  "Van'da Kentsel Dönüşümün Sosyolojik İmkânları" başlığıyla yaptığı sunumda çarpıcı bilgiler verdi. Yoğun emeklerle elde edilen bilgilerin çalıştay salonu ve kağıt üzerinde kalmaması gerektiğine inanarak 9 Kasım 2011 Van depreminin 7. yılı nedeniyle siz değerli okurlarımla özet olarak paylaşmak istiyorum.

 

Konut yapı stokunun 24'ü ağır hasar almış. Van depremlerinin hemen ardından, Türkiye'de 20 milyon yapı stokunun 1/3'nin yaklaşık 7 milyon yapının deprem güvenlikli olmadığı ve bunların yenilenmesi gerektiği düşünülerek "Afet Riski Altındaki Alanların dönüştürülmesi Hakkında Kanun (6306)" gündeme gelmiş. 

 

HASARLI YAPILAR

2011 Van depremleri sonucunda konut, işyeri ve ahır bazında; 48.689 yıkık/ağır hasarlı (26), 22.483 orta hasarlı (12) ve 73.058 (39) az hasarlı yapı tespit edilmiş. 42.406 yapının ise hasarsız olduğu sonucuna varılmış. Hasarsız yapıların, incelenen tüm yapılar içerisindeki oranı yaklaşık 23 olmuş. Bu noktadan hareketle, incelenen her 100 yapıdan yaklaşık 77'sinin deprem nedeniyle bir derece hasar gördüğü sonucuna varılmış.  

 

RUHSATLI YAPI DURUMU

TÜİK verileri ne göre Van'ın mevcut ruhsatlı yapı stoku farklı dönemlerde oluşmuş.  0,2'si 1950 öncesi dönemde,  6'sı 1951-1980 döneminde, 38,5'i 1981-2000 döneminde, 52,3'ü 2001-2010 döneminde yapılmış/üretilmiş. Bu yapıları 2000 sonrası üretilen yapılar oluşturmuş.

 

YAPI STOKU NERELERDE YOĞUNLAŞMIŞ

2001-2010 döneminde Van kentsel alanında görülen yapım faaliyetleri Alipaşa, Cumhuriyet, Hafıziye, Halilağa ve Valimithatbey mahallelerinde yoğunlaşmış. Bu dönemde İstasyon, Karşıyaka, Beyüzümü, Hacıbekir ve Yeni mahallelerde de azalan bir ivmeyle de olsa yapı üretimi devam etmiş.

 

VAN'IN YAPI STOKUNUN ÖZELLİKLERİ

2000 yılı itibariyle kentin 96'sı yığma binalardan meydana gelmiş. Söz konusu yapıların 82'sinde malzeme olarak briket kullanılmış. Kerpiç ev oranı 9 civarında olmuş. 2000 sonrasında üretilen yapıların içinde sadece 1'lik kısmı yığma bina özelliği gösterirken yığma bina oranı 2010 yılı itibariyle 93'lük bir oran meydana gelmiş.

 

SOSYO-EKONOMİK/DEMOGRAFİK VE MEKÂNSAL GÖSTERGELER

DPT, TUİK ve Kalkınma Bakanlığı'nın belirlediği sosyo-ekonomik göstergelere göre Van'ın son 55 yıllık performansı vasat bir tablo oluşturmuş:

Van 1963 Yılında 67 il içinde 63. Sırada, 1970'lerde 67 il içinde 55. Sırada, 1980'lerde 67 il içinde 37. Sırada, 1991 yılında  73 il içinde 67. Sırada, 1996 yılında 76 il içinde 67. Sırada, 2016 yılında 81 il içinde 75. sırada yer almış.

Sosyo-ekonomik özellikler itibariyle Van'da kırılgan ve toplumsal dayanıklılık kapasitesi zayıf bir demografik yapı ortaya çıktığını sunumunda vurgulayan Suvat Hoca, Tuşba, Edremit ve İpekyolu ilçelerimizde bulunan yapıların yaklaşık/ortalama 93'ü mühendislik hizmeti almadığını, ruhsatsız yapılardan oluştuğunu, bu oranın bazı mahallelerde 98-99 civarında seyrettiğini belirtti.

Van'ı köy-kent yapan tablonun oluşmasında ise şunlar etken olmuş:

* Tarihsel politikalar: Lokasyon ve jeolojik özellikleri

* Bedelsiz kentleşme/modernleşme politikaları

* Yerel yönetimlerin dönemsel değişen uygulamaları

* Huzurlu göçebe kimlikli birey tipi: Kentte yaşayan fakat kentli ol(a)mayan birey

* Zayıf ve gevşek STK ağı

 

Sonuç olarak Suvat Hoca şunları ifade etti:

Kentsel dönüşüm uygulaması bir modernleşme pratiği olan Van kent merkezi için elzem görünmekte ve aciliyet arz eden bir husus oluşturmaktadır. Van'da kentsel dönüşümün odağında sadece konut alanları değil özellikle merkezi iş alanlarının yoğun olduğu ticaret bölgeleri de yer almalıdır. Çünkü 2011 Van depremlerinde ölümlü vakaların 80'i kent merkezi içinde birinci halkayı oluşturan iş ve ticaret bölgesindeki (çarşı) yapılarda meydana geldi. Bunun için söz konusu pratiğin nasıl olacağına ilişkin Van özelinde valilik, yerel yönetimler, üniversite, sivil toplum örgütleri ve kentlilerden oluşan geniş katılımlı zengin bir ön tartışma zeminin oluşturulması önem arz etmektedir.

 

VAN YATAY GELİŞMELİ

Periyodik aralıklarla olmasa da deprem gerçeği ile yüzleşeceği belli olan Van'ın kentsel dönüşüm politikalarının imkanlar elverdiği oranda yatay yayılma (ufki şehir) şeklinde bir çizgi üzerinden sürdürülmesi kentte yaşayanların sosyal yaşam alışkanlıklarına daha yakın bir habitatın oluşmasına olanak sağlar. Ufkî Şehir en temelde bir-iki ya da üç katlı bahçeli, müstakil konutlardan oluşan bir şehir kurgusu demektir. 1900-1950 yılları arasında Osmanlı bakiyesi Türkiye şehirlerinin kahir ekseriyeti, giderek yok olan, bahçeli-müstakil evlerden oluşmaktaydı. Aynı yıllar Batı Avrupa için bahçeli-müstakil evlerden müteşekkil bahçeşehirleri vücuda getirme arayışlarına sahne oluyordu. 2000'li yıllara gelindiğinde ise, 2013 yılında ABD halkının 87,99'u (271 milyon) müstakil evlerde oturmakta, İngiltere ve Galler konut stoğunun 79'u müstakil evlerden oluşmaktadır. Öte yandan, Türkiye'de halkın 91,65'i bir-iki-üç katlı bahçeli-müstakil evlerde oturmak istemektedir.

 

***

Yerel yönetimlerin, yetkililerin, ilgililerin dikkatine sunulan yukarıdaki analiz ve önerilerin uygulamalarda dikkate alınması gerekir. 9 Kasım 2018 depreminin 7. yılında  hayatını kaybedenleri rahmet ve saygıyla anıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları