İkram Kali

Van tarihinden ticari bir kesit

İkram Kali

Osmanlı Devleti tarafından 1534-35 yıllarında fethedilen İran sınırında yer alan  Osmanlı'nın Van Beylerbeyliği ve bu beylerbeyliğinin merkezi durumunda bulunan, aynı zamanda paşa sancağı olan Van Sancağı ve şehri siyasi, iktisadi, idari, demografik, fiziki ve askeri açıdan bu dönemde büyük öneme sahip olmuştur.

1548-1648 yıllarını kapsayan bir asırlık zaman dilimi içersindeki Van'ın  ticari yaşamından ilginizi çekeceğine inandığım bazı özet bilgiler vermek istiyorum.

 

Van'da 1500-1600'lü yıllarda bugünkü gibi ticaret ve zanaat erbabı bulunmaktaydı.  Bunlar Van Kalesi güneyinde yer alan, 1915 yılındaki Rus ve Ermeni işgali sırasında yakılıp yıkılan eski Van şehrinin Hüsrevpaşa Camii ile Ulu Camii arasındaki Ulu Camii ve Ortakapı Mahallelerinde yoğunlaşan han, bedesten, çarşı, pazar ve karbansaray (kentler arası uzak anayollarda kervanların konaklaması için yapılmış büyük han) gibi yerlerde ticari faaliyetler yürümekteydi.

Tarihin her döneminde ticaret şehri olan Van'da o dönemlerde ticari faaliyet olarak bakın neler yapılıyordu.

 

Rüstempaşa Hanı,  İskender Paşa Hanı,  Sinan Bey Hanı,  Gümrük Hanı,  Kürd Ahmed Ağa Hanı, Kapan Hanı bugünkü oteller gibi konaklama  hizmeti vermekteydiler.

 

 Osmanlı şehirlerinde üzeri kapalı ve kıymetli malların satıldığı çarşılar bedestenler Van'da da bulunmaktaydı.  1655 yılında Van'ı ziyaret eden Evliya Çelebi seyahatnamesinde Van'da gayet güzel bir bedesten olduğundan söz eder.

Bunun yanı sıra Van'da özelikle yağ, bal gibi erzakların pazarlandığı yiyecek ve giyecek gibi ihtiyaçların toptan pazarlandığı Kapana denilen yerler bulunmaktaydı. Buradaki tüccarlara da kapana taciri adı veriliyordu.

 

Van'da alışverişin yapıldığı, çeşitli malların satıldığa dükkânların bulunduğu çarşılarda ticari hayatta önemli bir yere sahipti. Van beylerbeylerinden İskender Paşa'nın oğlu Ahmet Paşa'nın evladiyelik vakfı içersindeki Uzun Çarşı bunlardan biridir. Ayrıca, Mustafa Paşa'nın Camii Kebir (Ulu Camii)  Mahallesi'nde yaptırarak gelirlerini yaptırdığı camiye vakfettiği 34 dükkânın bulunduğu Mezgitli Çarşısı,  Van'da en uzun süre görev yapan, camii, medrese, imaret gibi birçok müessese vakfeden Hüsrev Paşa 64 dükkanın bulunduğu Orta Kapı Mahallesi'nde bulunan Hüsrev Paşa Külliyesi içersinde bulunan Hüsrev Paşa Çarşısı önemli ticari yerlerdendi.  Ayrıca Van Kalesi üstünde/üst kalede askerlerin ihtiyaçlarını karşılayan 10 kadar dükkanın bulunduğu Yukarı Kale Çarşısı vardı.

Van'da 1556 yılında iki de Van Pazarı bulunmaktaydı. Pazarlardan biri Van Kalesi Dizdarı Mustafa Ağa'nın evinin yakınında, diğeri Hüsrev Paşa Camisi ile Kızıl Camı (Yesir/Esir Camii)  arsında bulunuyordu.

 

 Arapça aşçı manasına gelen bugün lokanta-restoran olarak adlandırılan, aşçıların yemek yapıp sattıkları Hüsrev Paşa Vakfı gelirleri içinde yer alan 5 Tabbahin Pazarı da yer almaktaydı.

 

 

 Ayakkabı ve terlik yapıp atan gayet büyük ve işlek bir Haffafhane Çarşısı,   yine eski Van şehrinde, İskender Paşa Mahallesi'nin güney kısmında kap-kacak ve ibrik yaprak satılan Gözhane olarak adlandırılan çarşı bulunmaktaydı. Bu dönemde iş yerleri arasında gümüşçü bulunmaması dikkat çekmektedir.

 

Van'da 1604-1606 tarihili Osmanlı icmal defterlerine göre miriye (Vali-Paşa-Kumandan)   ait olmayan dükkân sayısının yaklaşık 583 olduğu belirtilmektedir.

 

Şehri merkezindeki ticaret hayatı dükkânlarla sınırlı değil.

 Van'da bu yıllarda gelirleri has (Osmanlı İmparatorluğu toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeden çok olan topraklardan alınan vergi) olarak kaydedilen ve miriye ait olan bazı imalathaneler de bulunuyordu.  Bunlar arasında yıllık geliri 5 bin akçe olan boza yapılan Bozahane,  geliri miriye ait olan boya imal edilen 35 bin akçe olan gelirleri Hürrem Bey Camii'ye Vakfı 18 odası bulunan Boyanahe, mum imal edilen, yıllık geliri 4 bin akçe olan Şemehane, genelde gayri müslimlerin şarap aldıkları geliri 48 bin akçe olan resm-i meyhane adıyla vergi alınan bir Meyhane, Van bağlarının siyah üzümlerinden  şire imal edilen, yıllık geliri 4 bin akçe olan Şirahane ve Van Beylerbeyi Mustafa Paşa'nın hassı içinde bulunan yıllık gelir 4 bin akçe olan Macunhane bulunmaktaydı. 

 

Top dökümü, tüfek güllesi yapı, silah alet edevat üretimi, gemi yapımı, güherçile olarak tanımlanan tarımda gübre, hekimlikte ilaç olarak kullanılan, barut vb. patlayıcı maddeler yapımına yarayan, beyaz renkte ve ince billurlar durumunda birleşik bir madde, potasyum nitrat ve kükürt üretimi önemli ticari kalemler arasında yer almıştır.

Halkın yıkanma ihtiyaçlarını karşılayan erkek ve kadınların ayrı sokaklardan ulaştığı, kadınların öğlenden sonra gittiği Çifte Hamam, Rüstem Paşa Hamamı,  İskender Paşa Vakfı Hamamı,  Sultan Hamamı,  İskele Kapsı Mahallesi Hamamı,  Çukur Hamamı,  Nakışlı Hamamı,  imarethaneler, çeşmeler, su kaynakları, camiler, kiliseler, zaviyeler, medreseler, mektepler, kümbetler, Müslüman ve Zımmi ( Osmanlı Devletinde bulunan Hristiyan ve Yahudi) mezarlıkların yer aldığı renkli, hareketli Van' şehri bulunmaktaydı.

 

Osmanlı Devleti'nde şehir ve kasabalarda faaliyet gösteren esnaflar bugünkü Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkar Odası benzeri bir düzen içersinde örgütlenmekteydiler. Bu esnaflar ahi ve lonca teşkilatına bağlı bulunmaktaydılar. Her esnafın başında devletle ilişkilerini düzenleyen, esnafın dini ve mesleki eğitimine önderlik eden, esnafların mesleklerinin geleneklerine uymasını sağlayan ve devletin esnaftan istediği verginin toplanmasına yardımcı olan bir yönetici bulunmaktaydı.  Bu yöneticiler temsil ettikleri esnaf gruplarına göre,  ahi baba, kuyumcu başı, ekmekçi başı, kethüda (zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların birtakım işlerini gören kimse)  ve bazarbaşı gibi isimler alıyorlardı.

 Bugün sayıları  mantar gibi türeyen zincir marketleri karşısında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan  bakkal esnafının her türlü  işlerini yürütmek üzere  bazen bakkalların ileri gelenleri, bazen de şehir yöneticileri tarafından  tayin edilen görevliler bulunmaktaydı. Bunlara bazarbaşı denilirdi.  Bazarbaşılık tayini padişahın beratıyla olur görev süresi azledilinceye kadar babadan oğla geçen bir hizmet olarak devam ederdi. Bazarbaşı yaptığı hizmetlere karşılık pazara getirilen mallardan alınan bac-ı bazara (Osmanlı Devleti'nde pazar yerlerinden alınan vergi) vergisinden bir miktar hisse alırdı.

 

1611 yılında  Van şehrinde bazarbaşı olarak Yusuf b. Kamber isimli esnafın  görev yaptığı kayıtlarda yer almaktadır. Dürüst olması sebebiyle kendisine nişan-ı hümayun (Padişahların ferman ve resmi evrakı imzalamak için kullandıkları tuğra işareti) yazılması için şerh (belirtme) verilmiştir. Van'da görev yapan bazarbaşının bütün esnafın bugünkü odalar birliği başkanı gibi  görev ve yetkilere sahip olabileceği düşünülmektedir.

Van'ın zengin ve renkli tarihine ilgi duyanların bu konuda  Orhan Kılıç'ın 1997 yılında Van Belediyesi yayınları arasında çıkan, benimde  yararlandığım XI ve IXVII. Yüzyıllarda Van adlı eserini okumalarını öneririm.

 

Van Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve diğer oda yöneticilerinin seçim yarışına verdikleri önemi, harcadıkları enerjiyi Van'ın tüccar, esnaf ve ticari tarihine vermeleri gerekir. Bu bağlamda kent hafızasına katkı sağlayacak içerikte, ticari hayatı derli toplu ele alan kaynak bir eser hazırlatılması oda başkanlarının üyelerine, kentin ticari yaşamına ve bulundukları makama duydukları saygı ve vefanın gereğidir; zira söz uçar yazı kalır.  

Yazarın Diğer Yazıları