İkram Kali

Van Kent Araştırma Merkezi

İkram Kali

Genelde seçim sürecine odaklanıldığı için ilimizde yaşanan bazı gelişmeler gözden kaçabiliyor.  Birde insanlarımızda umursamazlık, banane-sanane sosyal hastalığı buna eklenince   “ Sahipsiz Kent Van ” fotoğrafı ortaya çıkıyor.   

Yerel seçim öncesi Aydın Talay Yer altı Çarşısı girişleri ile ilgili yapılmaya çalışılan mimari çirkinliğin, uyumsuzluğun durdurulmasını dile getirdiğim,  Belediye Başkanımız Bekir Kaya’ya hitaben yazdığım yazıma sağduyu sahibi değerli okurlarımızdan çok yoğun destek ve teşekkür geldi. Bende buradan şehrine, memleketine sahip çıkan, duyarlı,  yürekli insanlarımıza teşekkür ediyorum.

Hemen şunun altını çizeyim.

Bu şehri yönetenlerin, sorumluların, Van adına konuşma hakkını kendinde görenlerin, yetkisi olanların, Van halkının tepkisine, sesine, önerinse kulak vereceklerine, yaşanan çirkinliğe de izin vermeyeceklerine, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının konuya yan çizmeden müdahil olacaklarına inanıyoruz, inanmak istiyoruz. Her ne kadar o çirkin demirler yükselip antipas ile boyansa da!  Eğer ki Yer altı Çarşısı Van halkından gelen bütün tepkilere rağmen,  estetik, mimari yaklaşımdan uzak çirkin haliyle tamamlanırsa bence açılışını da Van Belediyesi Estetik Kurulu ve aşağıda ki muhterem heyet birlikte yapmalıdır.

Yeraltı Çarşısı girişi gazetemizde, bu köşede gündeme geldikten birkaç gün sonra Ticaret ve Sanayi Odası’nda  bir  toplantı  gerçekleştirildi.  Toplantıya YYÜ Rektörü Peyami Battal, Van TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, Van Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Ahmet Can, Van İl Afet ve Acil Durum Müdürü Cafer Giyik, Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği Van İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şemsettin Bakır, Van Mimarlar Odası Başkanı Ünsal Keser, Elektrik Mühendisleri Odası Van Temsilcisi Süleyman Balkan, sosyolog, akademisyen, mimar, haritacılar ve şehir plancıları katıldı.  Anlayacağınız şehrimizde yaşanan hızlı köyleşme ve çirkinlik ile ilgili sorumluluğu olan   sorumlular bu toplantıya katıldı.  Yer altı Çarşısı çirkinliğini toplantıda görüşüp görüşmediklerini şimdilik bilemiyoruz. Belki çok daha önemli ve acil konuları görüşmüş olabilirler. Çünkü ortada bir açıklama yok.

Şimdi gelelim konumuza.

Valilikte görev yaptığım dönemlerde 1998 yılında, dönemin Vali Yardımcısı, daha sonra Van Valisi olan Niyazi Tanılır ile birlikte eski Van fotoğraflarından oluşan kaliteli, eser niteliğinde bir albüm hazırlamak üzere “ Fotoğraflarla Van”  projesi üzerinde çalıyorduk.  Proje kapsamında İstanbul, Ankara’da çeşitli arşivleri Van üzerine araştırdık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Alman Kültür Merkezi ve aile fotoğraflarından yararlanmak amacıyla o gün Sabah gazetesi, bugünkü Haber Türk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı gibi köklü Vanlı ailelerle görüştük.  Birçok kişi ve kurumu ziyaret ettik. Neticede “ Fotoğraflarla Van Albümü” çıkarma çabalarımız Niyazi Bey Van’dan tayin olup gidince hayata geçmedi.  O günlerde Sayın Valimize Van’da fotoğraf, belge, yazı, kitap, film, kaset, CD, afiş, gazete, kişisel  belgeler, broşür, dergi ve etnoğrafik değer  taşıyan objelerin  bir  arda  bulunacağı  Van Dokümantasyon ve Arşiv  Merkezi- Van Kent  Müzesi   oluşturalım dedim. Çok beğendi. Hatta Tekel binasının bu amaçla kullanılmasını, buranın aynı zamanda Van’ın hafızası olacak şekilde tasarlanması ve yönetilmesini önerdim. Gerçekleşmedi.  Hatırlatmakta yarar var. Van şehri hafızasını 1915 savaş ortamında kaybeden çok talihsiz bir ildir. Yozlaştırılan kadim kültürü, kent bilgileri acınacak  durumda. Son 30 yılda plansız şehirleşme ve sosyalleşmeden uzak yaşanan iç göçler hafıza kaybını daha çok tetiklemiştir. 

Yukarıda anlattıklarımın ile ilgili en çok sorumluluğu olan kurumlar üniversitedir, belediyedir, valiliktir.  Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin şehirden kopuk,  içe kapanık rahatsız eden durumundan dolayı üniversiteyi en çok eleştiren gazetecilerden biri benim.  Eleştirilerimin amacı tamamen üzüm yemektir. Arzumuz üniversitemizi Van’da bilme yakışan yönlendirici yerde görmektir. Biz Van’ı dert edinen, Van’ı esas alan, Van’da yaşamın içinde olan, sosyal kültürel ve bilimsel öngörüleriyle kentimize yön ve heyecan veren bir üniversite istiyoruz. Biz Van’da öğretim görevlisi payesini alıp, Van dururken başka şehirlerde araştırma yapma lüksüne giren akdemik anlayışı eleştiriyoruz.  Biz yapılan bilimsel araştırmaların halka sunulmasını istiyoruz. Biz matbaası olan ancak kitap, yayın basılamayan bir üniversite istemiyoruz. Biz bilimsel aydınlık istiyoruz.

Bu anlamda Yüzüncü Yıl Üniversitesi tarafından Kent Araştırma Merkezi kurulması sevindirici güzel bir gelişme oldu. Umarım merkez Van halkının, şehrimizin beklentilerine cevap verir.   Kent Araştırma Merkezi yukarıda saydığım olumlu olumsuz bütün gelişmeleri yönlendirebilirse, Van’ın doğru belleğini oluşturabilirse, kent arşivi yaratacaksa, Van’ın hafızasını kazanmasına katkı sunulacaksa,  şehrimizde yaşanan kentsel çirkinliğe “  dur” denilecekse,   hayal ettiğimiz Van yayınları  çıkarabilirse Van adına çok önemli bir kurum hayata geçmiş olacak. Yoksa….

Yazarın Diğer Yazıları