İkram Kali

Van Denizi suyunun sırları

İkram Kali

Van Sabunevi sahibi Murat Sait Yaşar’ın Van Gölü suyu ile sabun yapımını içeren “Van Gölü Suyundan Sabun Üretti “ manşet haberimiz yankı uyandırdı. Haberimiz sonrası Van’dan ve Van dışından vatandaşların Van Gölü suyundan üretilen sabuna yoğun ilgi gösterdiğini  memnuniyetle öğrendik.

Sabunun yanı sıra Van Gölü suyundan yararlanmak isteyen sedef hastaları başta olmak üzere çeşitli cilt hastalıklarından muzdarip olanların bu yaz rotası Van olacak .

Van Gölü’nde şifa bulmak için her yıl gelen yüzlerce insan var. 2016 yılında Antalya’dan ailesiyle Van’a gelen Nahide Görer isimli kadının Gevaş sahillerinde Van Gölü sularına girerek sedef hastalığına şifa bulduğunu kendisinden dinlenmiştim. Nahide Görer’in Van’a geliş ve hastalık hikayesini “Van Gölü'nde Şifa Buldu” haberimizle okurlarımıza duyurmuştuk.

 Van Gölü hakkında aslında çok az şey biliniyor.

Modern zamanlardaki ismi, sınırlarına dâhil olduğu Van’dan alan Van Gölü, Vanlıların tanımıyla Van Denizi, ülkemizin en büyük gölü, dünyanın da en büyük sodalı gölüdür. Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu oluşan kraterde biriken suların oluşturduğu varsayılan volkanik Van Gölü suyu tuzlu ve sodalıdır. 

Yüzey alanı 3.713 km2, derinliği 450 metre olan Van Gölü’nün suyunun tuz oranının yüksek olmasının, bor ve sodyum karbonatın varlığı, volkanik taşların etkisinden ve akarsuların taşıdığı tuzlu suların gölde birikmesi ve buharlaşarak yoğunlaşmasından kaynaklandığı belirtiliyor.  Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunan Van Gölü’nde endemik olarak Van balığından başka balık türü bulunmuyor.

Sahip olduğu birçok özelliğinden dolayı araştırmacıların ilgisini çeken Van Gölü, hem sosyal, hem kültürel hem de bilimsel anlamda araştırma konusu olarak önemini korumaktadır. 

Bulunduğu havza endüstrileşme bakımından çok gelişmiş bir bölge olmamasına rağmen Van ilimizin iç göç nedeniyle artan nüfusu, çarpık kentleşme ve atık suların göle deşarj edilmesi nedeniyle mavi göl kirlilik tehlikesi altındadır.
Yapılan araştırmalarda;

12 ülkeden 36 bilim insanının katıldığı araştırma sonucunda, Van Gölü'nün 600 bin yaşında olduğu belirlenmiştir.
Van Gölü, içinde barındırdığı bazı minerallerin değerlerinin yüksek olmasından ötürü  birçok cilt hastalığına iyi geldiği saptanmış. Özellikle akne, ayak mantarı ve sedef gibi bazı deri hastalıklarında Van Gölü'nün tedavi edici özelliğinin bulunduğu görülmüş.

Dalış eğitmenleri ve dalgıçlar, Van Gölü’nde su altı dalış sporuna büyük katkı sağlayacak biri 50 bin, diğeri ise yaklaşık 70 bin yıllık olduğu tahmin edilen, 23,4 metre boyundaki dünyanın en büyük mikrobiyalitlerin(Kayaç benzeri yapılar) olduğunu tespit  etmeleri büyük  bir heyacan yarattı. Mikrobiyalitlerin dalış turizmine kazandırılması için çalışma yapılması gerekiyor.
Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden bilim adamlarının katılımıyla 2010 yılında Van Valiliği ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin (Van YYÜ) ortaklaşa düzenlediği "Van Denizi Suyunun Sağlık Turizmi ve Cilt Bakımı Açısından Değerlendirilmesi Çalıştayı" yapıldı.  Çalıştaya katılan bilim adamları konuşmalarında Van Gölü suyu üzerinde detaylı araştırmaların yapılmasını, sağlık merkezleri açılarak sağlık turizmine kazandırılmasının çok önemli olduğunu kaydettiler. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklomatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle,  çalıştay da gölün sodalı ve tuzlu suyunun strese, aşırı kiloya, yaşlanmaya ve özellikle cilt yaşlanmasına karşı olumlu etkilerinin olduğunu, göl kenarında kurulacak uygun termal tesislerde suyun günlük kullanıma sunulmasının da mümkün olduğunu belirterek paketlenmiş göl suyu kristalleri, paketlenmiş çamurlar, kozmetik ürünler, hatta şişelenmiş minerallenmiş su tarzında kullanımı da söz konusu olabileceğini söyledi.

Van Gölü'nün suyu, çamuru ve Güneşli gün sayısıyla sağlık turizmi merkezi olarak ön plana çıktığına işaret eden Karagülle; Van Gölü'nün sağlık turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyleyerek, göl suyunun, bilimsel yöntemlerle doz ve uygulama şeklinin araştırılması sonucunda, içerdiği mineraller açısından cilt sağlığı üzerinde etkili olabileceği sonucuna varıldığını bildirdi.

Prof. Dr. Zeki Karagülle, çalıştay sonrası 21 Aralık 2010 tarihinde Van Gölü Çitören sahilinden alınan su örneğini soğuk zincir koşullarında kargo ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklomatoloji Anabilim Dalı Tıbbi Balneolojik  götürerek analiz gerçekleştirdi. 

Girişimcileri cesaretlendirecek ve teşvik edecek analiz değerlendirme raporu yaklaşık  13.01 2011 tarihinde Prof. Dr. Zeki Karagülle ve Doç. Dr. Mine Karagülle imzasıyla 20 Kasım 2011 tarihinde Van Sağlık Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Degrekendirme yazısının içeriği kadar başlığı da dikkat çekiyor. Bilimsel  bur yazıda göl için Van Denizi tanımı kullanılıyor. 
“Van Denizi suyunun Fiziko Kimyasal Su Analiz Raporu ve Bakteriyolojik Su Analiz Raporu” sonuçlarına göre Tıbbi Balneolojik (Doğal şifalı sular, çamurlar ve iklimsel faktörler gibi doğal terapötik kaynakları fiziksel, kimyasal, biyolojik, jeolojik, hidrolojik, ekolojik ve medikal yönden inceleyen banyo bilimi )   önem taşıdığı bilgisine yer veriliyor.
Raporda Van Denizi suyunun “ Doğal Mineralli Su” niteliği taşıdığı,  “Sodyum Bikarbonatlı ve Tuzlu Su” grubunda olduğu, “ Doğal Özel Balneolojik Kaynak” netliğinde olmakla beraber  “ Sodyum Klorürlü Bikarbonatlı Sülfatlı, Florürlü ve Brömürlü Su “ olarak sınıflandırıldığı kaydediliyor.

Girişimciler için yol haritası niteliğindeki analiz degerlendirme raporuna göre;

Van Denizi suyunun özellikle banyo kürleri şeklinde  “doğal tuzlu bikarbonatlı su” olması nedeniyle yararlı etkiler göstereceği, gerekli oranlarda ısıtılarak izotermal termal ve hiper termal  banyo kürleri şeklinde kullanılabileceği ayrıca  hareket havuzlarında ise 30-33 derece sıcaklıklarda su içi egzersiz uygulamaları için uygun olduğu belirtiliyor.
Romatizmal (eklem hastalıkları, bel ağrıları, doku romatizmaları vb.)hastalık ve durumlarda önleme, tedavi ve rehabilitasyon amaçlı banyo kürelerinde kullanılabileceği öneriliyor.

Özellikle güneş banyosu yada fototerapi ile banyo kürleriyle, akne, egzama için yararlı etkileri olacağı anlatılıyor.
Van Denizi suyu içerdiği tuz konsantrasyonu nedeniyle  Astıma Bronşiyal, Kronik Bronşit, Alerjik Üst Solunum Yolları Hastalıkları için  ekspektoran ve spazmoltik  etkileri nedeniyle de kullanımının  mümkün olduğunun altı çiziliyor.
Van Denizi  suyunun banyo, kaplıca  kürlerinde uygulanan diğer ek uygulamalarla birlikte ( masaj, egzersiz, hamam, sauna vb) kombine kullanımı sağlığı koruma ve güçlendirme amacıyla  sağlık ve wellens kürlerinde değerlendirilebilir görüşüne yer veriliyor.

Van Deniz'nin değerinin bilinmesi ve özellikle de sağlık turizmine kazandırılması için eylem planı yapılıp araştırmaların yoğunlaştırılmasının zamanı geldi geçiyor.

Ülkemizin ve kentimizin eşsiz hazinesi Van Denizi’nin şifalı suyunun sabun yapılması tedavi amaçlı şişelenmesinin yanı sıra sahillerinde termal tesisler kuracak yatırımcıları ve projeleri bekliyor.

Özetle…

Van Denizi sağlık turizmi için keşfedilmeyi bekliyor.

Yazarın Diğer Yazıları