İkram Kali

Vali denilince…

İkram Kali

Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Gezi olayları sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz davasının il dışında görülmesi yönünde görüş belirtmesini haberleştiren Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz'a gönderdiği e-mail'de, "Oğlum İsmail, yine rahat durmuyorsun. Sen adi ve şerefsizsin" dedi. Şık olmayan bu üsluba her kesimden yoğun tepki geldi.
Sonra da mazeret  aradı.
Vali Tuna, Radikal Gazetesi muhabiri İsmail Saymaz'a tehdit ve hakaret dolu maili kendisinin göndermediğini, ancak bazı ifadelere katıldığını belirtti!  Vali Güngör Azim Tuna, daha sonraki açıklamasında bu kez maili kendisinin yazdığını kabul etti ama içeriğinin paylaşılmasını manidar buldu.
Vali hükümeti temsil eden en büyük memur,  devletin ilde temsilcisi ve ayrı ayrı her bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır.  Vatandaşın gözünde vali " devlettir". Yani sırdan bir kişi değil. Bu nedenle ne olursa olsun sokak ağzı ile argo üslup kullanarak kabadayılık yapmak Vali Tuna'ya yakışmamıştır.  
***
 Vali denilince merhumu anımsadım. Vanlılar onu bir asırdır farklı duygular içinde her fırsatta dua ile yâd ederler. Buna  da "Yaşayan sevgi"  deniliyor.
Van Valisi Ali Paşa'dan söz ediyorum.
 Osmanlı döneminden bu güne kadar adına ağıt yakılmış tek Vali dönemin Van Valisi merhum Ali Paşa'dır.  Ağıt Vanlıların valilerine olan vefalarının, valinin de geride bıraktığı izin ve değerin gönüllerde,  dillerde yaşayan somut ifadesidir.
Osmanlı devleti 18 Mart 1907 de Hakkari mutasarrıfı Ali Paşa'yı zor bir dönemde Van'a vali vekili olarak tayin eder.
Ali Paşa, Hükümet işlerini yoluna koyarak, devlet otoritesini hissettirmeye gayret edip kısa sürede halkın büyük bir güvenini kazanır. Devletin alış verişini, mali kaynaklarını düzene koyar. Adalet işlerinin aksayan yönlerini yoluna koyarak Ermenilerle ihtilaf teşkil edebilecek bütün meseleleri bir bir gözden geçirir. Van'da bozulan sosyal barışı tekrar tesis edilerek şehre sükunun hakim olmasını sağladı. Ali Paşa Müslüman-Hıristiyan geniş halk kitleleri tarafından büyük bir beğeniyle taktir edilir.
Ali Paşa'nın bu fevkalade başarısı doğuda sosyal barışın bozulmasını isteyen Avrupa devletleri tarafından iyi karşılanmadığı için İstanbul'a Paşanın görevden alınması hususunda büyük baskılar yapılır. Neticede Avrupalıların baskısına dayanamayan Babıali, Ali Paşa'nın Van valiliğine son verir. (20 Ekim 1908) Van halkı çok sevdikleri Ali Paşa'nın görevine tekrar iadesi için İstanbul'a telgraflar çekerek baskı yapmaya çalıştılar. Fakat II. Abdulhamid Van'a daha iyi bir vali göndereceğini söyleyerek halkın galeyanını yatıştırır.
Ali Paşa, İstanbul'a dönerken Van'da devlet ve milletin çıkarları için gözünü bile kırpmadan çalıştığı için Ermeni komitacıları tarafından mutlaka öldürüleceğini biliyordu. Onun için İstanbul'a gideceği güzergahını gizli tuttu. Yaklaşık bir buçuk yıl canla başla çalışarak hizmet verdiği Van halkıyla duygulu bir şekilde vedalaştı. Bu manzarayı hatırlayan bugün aramızda olmayan yaşlılar bütün Van halkının gözyaşlarını tutamadığını söylerler. Ali Paşa gözü çetecilerinden kurtulmak için hedef saptırarak önce Erzurum'a oradan bin bir güçlükle Revan'a gider. Her gittiği yerde bölgede organize olmuş Ermeni komitacılarının nümayişleri ile karşılanan Ali Paşa hemen Tiflis'e geçer ve Tiflis üzerinden de Batum'a geçip oradan da vapurla İstanbul'a gitmek ister. Fakat Ermeni komitacılarından Alev Başyan tarafından 1908 yılının son günlerinde Ali Paşa, Batum iskelesinde vapura binerken öldürür. Harekete hazır olan gemi Ali Paşa'nın cenazesini İstanbul'a götürmek için demir alır. Ancak aksilikler birbirini kovalayınca ve gemi ancak on beş günde Sinop açıklarına gelebilir. Ali Paşanın cesedinde çürüme emareleri baş gösterince kaptan Sinop limanına yaklaşır. Cenaze Seyid Bilal caminin giriş kapısının karşısında defnedilir. Mezarın başucunda bulunan ise şu ibare yer alır. (Van İlbayı (Valisi) Ali Batum'da Ermeni komitaları öldürdü.
Ali Paşa'nın katledilmesi Van'da duyulması üzerine Van ahalisi gözyaşı dökülerek adına  " Ali Paşa" ağıtı yakar. Vanlı Ruhi Su'nun seslendirdiği anlamlı ağıttın bir dörtlüğü şöyle der:  Paşa giyer iki kürkü/Biri samur biri tilki/Ali Paşa'yı vurdular/Harap oldu Van'ın mülkü
***
Van Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı olarak görev yaptığım sırada yaşadığım anekdotla konuya nokta koyalım.  
O gün gazetede çıkan haberin başlığı, aktarılışı Vali Beyin hoşuna gitmemişti.  Başlık ile haberin bağlantısını gazetecilik diliyle anlatmaya çalışmama rağmen valimiz ikna olmadı. Sinirlenerek haberi yapan gazeteci arkadaşın makama gelmesini söyledi. Kişiliğini bildiğim gazeteci arkadaşa Vali Bey'in haber başlığına kızdığını ve kendisini bu nedenle makama beklediğini söylemem durumunda gelmeyeceğini biliyordum. Telefon açarak " Sayın Valimiz bir konuyu görüşmek üzere müsaitseniz sizi makama bekliyor" dedim.  Gazeteci arkadaşımız bir süre sonra geldi, gayet rahat bir şekilde birlikte makama girdik. Vali Bey arkadaşın yüzüne bir süre bakmadı. Sonra gazeteyi göstererek yüksek bir sesle " Bu ne rezalet" diyince arkadaşımız şaşırdı. Çünkü böyle bir şey için geldiğini bilmiyordu. Kendisini toparlayıp başlığı, haberi medenice izah etti ama Vali Bey'in kızgınlığı geçmedi.  Bir süre daha karşılıklı konuşma sonrası vali bey ikna olduğunu hissettim. Sonra hizmetliyi çağırarak çay söyledi. Gazeteci arkadaşımız gelen çayı içmeden çıkmak için izin istedi. Vali Bey de durumu anlayınca "  çayını içmeden gidemesin " dedi. O an soğuk hava yerini sıcak, samimi sohbete bıraktı Uzun sayılacak bir süre geçmişti. Makam odasının çıkışında Özel Kalem'de bekleyenler, "  Bu ne uzun bir röportajdı"  diyerek serzenişte bulunmuşlardı.

Yazarın Diğer Yazıları