İkram Kali

Unutmak mümkün mü?

İkram Kali

Başka mahallede otursam da doğup büyüdüğüm mahallem, toprağım Tepebaşı-Çavuşbaşı'ndan hemen hemen her gün gelip geçiyorum.

 

Geçen gün DSİ Şube Müdürlüğü ve eski futbol sahasının önünden geçerken anılarla dolu film şeridini başa sardık.

 

Aslik, pamuk, cebe girmez, kışlık, şık şıkı elma, erik, fındık, mellaki armut, siyah üzüm, alo, vişne ağaçlarının, olduğu, kerdilerin bulunduğu meyve bahçelerimizi yaz mevsimi başında sulamak için DSİ'ye su parası yatırıp makbuz aldığımız günleri… 

 

Bağ ve bahçelere yaz mevsiminin ilk aylarında kanallardan gürül gürül akan sulama suyunu sırasına göre taksimi ile görevli olan bisikletli ve motorlu çırpaçların kurumun sahasında neşe saçan sabah sohbetlerini...

 

İlkbahar aylarında kehriz kuyularının derinliklerine inerek karpit lambası ışığında özenle, sabırla bakımlarını yapan kenkanların gruplar halinde görev yerlerine gidişini, karpit kırıntılarını küçük çukura döküp üstünde bos konserve kutusunu havaya uçuruşumuzu DSİ Şube Müdürlüğü önünden adımlarken hatırladım.

 

Elektrik kısıtlı verildiği veya kesildiğinde her taraf zifiri karanlığa bürünürken DSİ'nin anında çalışan jeneratörünün etrafı aydınlatmasına, lojmanlarda lambaların yanmasına gıpta edişimizi de anımsadım. 

 

Meyve ağaçları, çiçeklerle donanan bahçe içindeki DSİ Bölge Müdürü rahmetli Turgut Güzeloğlu'nun da oturduğu tek katlı şirin lojmanların olduğu arka yola geldiğimde anılar başka bir boyut kazandı. 

 

Van'ın ilk kuyumcu esnafından, mağazalarına son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin üçüncü ve son eşi, Vanlıların sevdiği Farah Diba'dan esinlenerek Diba Mağazası adını veren Yüzbaşıoğlu ailesinin amatör maçlar, okul müsabakaları ile 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin 1970 yıllara kadar yapıldığı Van'ın ilk futbol sahasının bitişiğindeki, betona yenilerek 2018 yılında yıkılan evleri ile evin kâhyası Hoppe Dayı gözümün önüne geldi. 

 

Futbol maçı olduğu gün Hoppe Dayı için azap günüydü.  Maç sırasında sert şutlar sonrası top taş duvarın üstünden Yüzbaşıoğlu ailesinin evinin bahçesine giderdi.  Topu geri atmak sahanın duvarının arka tarafında evlerin işleriyle ilgilenen Hoppe dayıya düşerdi.  Bazı maçlarda o kadar çok top bahçeye giderdi ki sahaya topu atmaktan yorulan Hoppe Dayı kızarak atmazdı. Topu almaya birileri gittiğinde maç dakikalarca dururdu.

 

Yanına vardığım eski sahanın bilet gişelerinin olduğu giriş kapısının taştan örme duvarlarının kalan kısmı başka şeyleri anımsattı.

 

Futbol tutkunu seyircilerin güneşte, yağmurda, karda, çamurda ayakta ve duvar üstünde 90 dakika heyecanla maç izlediği sahanın yerinde şimdilerde iç içe geçmiş Endüstri Meslek Lisesi binaları var.   Toprak sahada öyle bugünkü gibi seyircilerin oturacağı tek bir tribün, futbolcuların soyunma odası yoktu.  Futbolcular kendi kulüp binalarında şortlarını, formalarını giyer o şekilde saha kenarında yerlerini alır ve maça çıkardı.

 

Maça bilet alanlar kapıdan girer, bilet alamayan parasızlar iki metre yükseklikteki duvara yandaki boş tarladan tırmanarak veya duvar üstündeki vicdanlı birinin el yardımıyla tırmanarak izleme şansı bulurdu.  

 

Hoca'nın peynir- domatesli ekmeğini devre arasında lezzetle yiyerek karın doyurmak kebaba eşdeğerdi.

 

Yaz aylarında buzlu ayran, limonata ve su satanlar güneşte kavrulan sahadaki seyircilerin yardımına koşardı.

 

Kış aylarında futbol seyri çileydi. Yaz aylarında pudra şekeri kıvamına dönen saha toprağını el arabasına doldurarak çatlayan ani yağmurlarda damlayan evlerimizin damına serer loğlayarak akmasını böylece önlerdik.

 

Van Gençlikspor, Şengençlerspor, Erekspor,  İkinisanspor, İskelespor, Jandarma Gücü, Erciş Birnisan, Erciş Gençlik gibi Van'ın güzide takımlarının uzun yıllar şampiyonluk mücadelesi verdiği saha 1970'li yıllarda Van Şehir Stadyumunun yapılmasıyla önceleri döner sandalye, tren, çekiliş, çarpışan otoların olduğu fuar alanı oldu. Rahmetli Aloş'un uçan sandalyede dönerken arkadan itenlere salladığı seçmece küfürleri kulaklarımda çınladı.

 

1971-72 futbol sezonunda sarı lacivert renkli Şengençlerspor'un efsane futbolcusu Metin Irak'ın ayağının kırıldığı ve yağmurun başladığı tanık olduğum anı düşündüm.

 

Daha sonraları Van Gölü, Bitlis Taç, Hazar, Harput gibi firmalar ilk otogarı oldu. Otogar briketten yapılan yazıhane ve yolcu bekleme yerinden ibaretti.

 

Eski futbol sahasında o kadar yaşanmışlık var ki… Hangisini anlatsam.

 

70'li yıllarda ipin iki ucunda cevizden biraz daha büyük sert plastik top bulunan ve tablacılarda yok satan  " Lak lak" denilen oyun aleti tüm çocukların gözde oyuncağıydı.  Elin orta parmağına geçirilen lak lakın ipinin iki ucundaki topu salladıkça toplar bir birine değerek ses çıkarıyordu, biz çocuklarda bundan acayip keyif alıyorduk.  Fırlamanın biri bir gün lak lakı hızla sallayarak havadaki helikoptere fırlatarak vurmuştu.  Helikopter arıza görmesi nedeniyle sahaya zorunlu iniş yapmıştı. Bizlerde helikopteri görmek için arkadaşlarımızla sahaya koşmuştuk.

 

Eski Van'dan ve anılarımızdan bir sayfa paylaştık.

Yazarın Diğer Yazıları