İkram Kali

Türkleri ve Kürtleri öldürün, köyleri yakın

İkram Kali

Ruslar tarafından Van'ın işgali için siyasi ve silahlı tüm hazırlıklar devreye sokulmuştu. 

İşgalin amacına ulaşmasında Ruslar için en iyi araç Osmanlı Ermenilerdi.

 XIX. yüzyılın ikinci yarısındaki Disraeli ve Salisbury yönetimindeki muhafazakâr hükümetler Rusya'nın durdurulması için Türkiye'ye yardım etme eğilimindeydiler. Buna karşılık Richard Gobden'in 1856'da tesis ettiği görüş, Türkiye'nin Hıristiyanlık adına ve Rusya yararına parçalanmasını tavsiye ediyordu. İngiliz Liberal Partisi de bu çizgiyi benimsemiş, Palmerston ve Gladstone'dan, Grey ve Asquith'e kadar bütün Liberal hükümetler bu politikayı izlemişlerdi. 1880'de Gladstone'un seçimleri kazanması, İngilizleri Ermenilerin avukatı konumuna getirmişti. İngiltere'nin bu tutumunda, Almanya'nın tehdidi karsısında Rusya'yla uzlaşma ihtiyacı en önemli etken olmuştu.

Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasındaki Mora Savaşı konusunda Osmanlı ve Mısır filolarının Batırılmasını anlattıktan sonra örgencilere bu olayı alkışlamalarını emretmiş ve bunu üç kez tekrarlatmıştı.

Ermeni örgütleri Avrupa ve Amerika'yı "Türkler Hıristiyanları kesiyor" kara propagandayla heyecana düşürdüler. Oysa Rus Ermenisi olan ihtilalci çeteler sadece Türk ve Müslümanları değil, kendilerini desteklemeyen, isyana karşı çıkan Ermenileri de öldürmekten geri kalmamışlardı.

Rusların müdahalesine ve Küçük Asya'yı ele geçirmelerine zemin hazırlamak umudundaki bir Hınçak (Çan anlamında) komitecisinin provokasyon planları ile ilgili sözleri dikkat çekicidir: "İmparatorluğun her yerinde örgütlenen Hınçak çeteleri, Türkleri ve Kürtleri öldürmek, köylerini yakmak için fırsat gözleyeceklerdir ve sonra da dağlara kaçacaklardır. Bunun üzerine canı yanan Müslümanlar ayaklanarak savunmasız kalan Ermenilere saldıracaklar. Rusya 'da Hıristiyanlık uygarlığı adına memleketi işgal etmek üzere ileriye atılacaktır."

Van'da isyan hazırlıkları yaparak ağır cinayetler işleyen Ermeni çetelerini Rus idaresi Kars ve Revan'da himaye ediyordu. İşsiz güçsüz ayak takımı Ermeni Van'da pervasızca tedhiş faaliyetleri yürütüyorlardı.

 

I. Van İsyanı 2-3 Haziran 1896 yılı gecesi askeri devriyeye ateş açılmasıyla başlatıldı. İsyan eden asiler arasında farklı kıyafetler giyen Amerikan, Rus, Bulgar olanlarda vardı. Van'daki Ermeni olaylarında, mümkün olduğu kadar çok sayıda Ermeniyi konsolosluk binasında saklayan Fransız Konsolosu, etrafta ne olup bittiğini anlamak için terasa çıktığında, arkasından gelen iki kurşun başının kenarından tiz bir sesle geçip gitmişti. Arkasına dönünce, komşu evin penceresinden kendisine nisan almış durumdaki bir Ermeniyi fark etmişti. Yakalanıp sorgulanan Ermeni çetesine mensup saldırgan: "Bunu Türkler suçlansın ve Konsolosun ölümünden sonra Fransızlar da onlara karşı ayaklansın diye yaptım"   cevabı vermişti.

Van'da komitacıların girmedikleri, yerlerde Ermeni ahalinin daha raht ettiğini belirten Rusya'nın Van Konsolsu Generali Mayevvski, 1895-1896 yıllarında Ermeni komitelerinin ektiği fesat tohumlarının yöre halkı arasında yarattığı güvensizlikten dolayı hiçbir reformun buralarda yaşayamayacağını, Doğuda Hıristiyanların, özellikle kiliselerin, Hıristiyanlık esaslarını bir tarafa bırakıp halk arasında propagandacılığı başlıca görevleri saydıklarını kaydetmiştir.

İngiltere'nin Van Konsolosu Mr. Williams da, basında çıkan Ermeni sorunlarına ait yazıların hepsinin yalan olduğunu belirtmiştir. Ihtilalcilerin komutanları arasında Bulgar ve Rus Ermenileri de vardı. Bunların sayısı 15-16 kadardı. Ihtilalcilerin sayısı 600'ü aşıyordu.

Batının zayıflayan Osmanlı Devleti üzerinde baskı kurması sonucu silahlı Ermeni çeteleri İran'dan Van'a rahatça girerken çevre illerden Müslüman halkın Van'a girişi ise yasaklanmıştı.

4 Aralık 1894 tarihli Rus Novia Vremia gazetesinde İngiltere'nin Ermeni sorunu bahanesiyle Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karıştığı, Ermenilere karşı yapıldığı ileri sürülen suçlamaların abartılı ve şüpheyle karşılanacak nitelikte olduğu ifade edilmiştir.

Ermeni Komiteciler ayrıca Osmanlı Devletine sadik kalan Ermenilere de hayat hakkı tanımamışlar, 9 Temmuz 1895'te Rusçuk Ermeni Komitesi Başkanı iken devlete sığınan Migirdiç Tütüncüyan'i, 24 Eylül 1895'te Ermeni Avukat Artin Dirserkisyan'ı öldürmüşlerdi. Ermeni Komitecileri Osmanlı Devleti'nde ne reform ne de asayişin sağlanmasını istemiyorlardı. Çünkü bunlar gerçekleşirse kendi varlık sebepleri kalmıyordu.

1902 yılında Ermenilerin Türkiye'de 803 okul, 2.088 öğretmen, 59.513 erkek ve 27.713 kız örgencileri bulunuyordu.

Meşrutiyetin ilanı Ermenileri hem sevindirmiş, hem de cesaretlendirmişti. Ermeni Komiteleri artik Osmanlı Devleti'nde de hukukî statü kazanmışlardı. Adapazan'ndan, İttihat ve Terakki ve Tasnaksütyun Cemiyetlerinin birlikte kutlama telgrafı çektikleri, Meclis'in 22 Aralık 1908 tarihli oturumunda belirtilmişti.

Balkan Savası'nın Osmanlı Devleti aleyhinde gelişmesi, Rusya için elverişli bir fırsat yaratmıştı. Rusya'nın Bitlis Konsolosunun Çarikofa yazdığı 24 Aralık 1912 tarih ve 63 nolu raporda, Ermeni kamuoyunun Ruslar lehine hazırlanmasında Tasnaksutyun'un büyük etkisinin olduğu, Cemiyetin, Ermeni-Müslüman çatışmaları yaratarak Rus müdahalesine ve işgaline zemin hazırlamak için inatla çalıştığı bildiriliyordu.

Diğer taraftan Van ve Bayezid konsoloslarının raporları da Doğu Anadolu Ermenilerinin bir Rus işgalinin özlemi içinde oldukları yönündeydi. Ecmiyadzin Katogikosu da ayni doğrultuda istekte bulunmuştu. Rusya'nın İstanbul'daki Elçisi Giers, Rus Dışişleri Bakanı Sazonov'a çektiği telgrafında, Rusya'nın ele geçmiş bu derece uygun bir fırsatı kaçırmaması gerektiğini bildirmişti. Birinci Dünya Savaşı baş gösterdiğinde Anadolu Ermenilerinin tek baslarına Osmanlı Devleti'ne karşı büyük bir tehdit oluşturabilmeleri olanaksızdı. Bu nedenle dış güçlerin desteğine ihtiyaç duymuşlar, bunu da Rusya'nın sağlayabileceğine inanmışlardı. Meclis-i Mebusan'da Ermeni azınlığın lideri Pastirmaciyan, Türk Ermenileri arasında ihtilalı organize etmek için Rusya'ya kaçarken sayısız gönüllü Taşnak Ermeni de, Rusların saflarına katılıyordu.

Yaklaşık beş ay süren 1. Van İsyanı  isyan, Ekim ayı sonlarında büyük oranda bastırılabilmiştir. Ancak tam anlamıyla bitirilmiştir de denilemez, çünkü 1897 yılında da devam etmiştir.

Asırlarca kardeşçe bir arada yaşamış olan iki toplum dışarıdan yapılan kışkırtmalar sonucu birbirlerine kırdırılmış, en büyük acıyı ve yıkımı Van ve Vanlılar yaşamıştır.

Yazarın Diğer Yazıları