İkram Kali

Toplu iftarlar

İkram Kali

Betona, yağmalanmaya ve köylüleşmeye yenik düşmediği, kuşların ötüştüğü bahçeli kerpiç evlerin yan yana dizili olduğu, kerhizlerden billur gibi suların aktığı, iftar vakitleri toprak sokakların sulanıp süpürülerek sonra doğanın doğal kokusunun etrafa yayıldığı çocukluğumuzun Van'ında Ramazan günleri çok daha güzel geçerdi.    

İftarlar ve sahurlar genelde hane halkıyla birlikte evlerde yapılırdı. İftar saatini beklemek, sofrada büyüklerle birlikte aynı disipline tabi olmanın tadına varırdık.

 Kimi zaman davet edilen akraba, komşular iftara gelirdi. Kimi zamanda davet eden akraba ve dostların sofralarına misafir olunurdu.   Yabancıların, öğrencilerin misafirlerin bulunduğu sofralar ayrı bir güzellik ve heyecan kazanırdı.

Paylaşma dayanışma, yoksulu gözetmek,  zengin, fakir demeden ortak duyguları hme ayı olan Ramazan günleri ibadet ayı olmakla birlikte kendine has kültürel zenginlikleriyle insanları bir araya getirerek mutlu eden zaman dilimidir.   Yaz aylarına denk gelen Ramazan günlerinde gölgede oturmak, esen rüzgara karşı durmak, evlerden sokaklara taşan yemek kokuları, minarelerin ışıkları, koşuşturmalar, iftar sonrası başlayan kültür etkinlikler ve daha fazlası Ramazan ayının farkıdır.

 Ramazan'ın kendine özgü başka bir farkı da toplu iftarlar sofralarıdır. Toplu iftarlar dünde vardı, bugünde var, yarın da olacak.

Sağlıklı ömürler dilediğim Timurlenk Bozkurt ağabeyimizden Van'ın kasaba görünümünde olduğu 1950'li yıllarında hayırsever Vanlıların toplu iftar verdiklerini ayrıntılarıyla dinlemiştim.    Timurlenk ağabey anlattıklarını daha sonra gazetemizdeki köşesinde yazarak şunları aktarmıştı:

"Eskiden Van'da bazı hayır sahipleri tarafından iftar yemekleri verilirdi. 200 bazen 300 yoksulun iştirak ettiği bu yemekleri veren hayır sahibi kişilerden biri de, aslen Siirtli olup yıllar önce Van'a yerleşen tüccardan Hacı Osman Bekiroğlu idi. Onun verdiği iftar yemeği malum olduğu üzere ramazan ayının tümünü kaplardı ve bu yıllarca devam etti.

Hacı Osman Bekiroğlu'nun küçük oğlu rahmetli Nebih benim arkadaşım ve dostumdu. Bir akşamüzeri bana; Gel bu akşam bizim eve iftara gidelim dedi. Bundan 56 yıl önceydi. O yıl Ramazan ayı Temmuz ayının yirmisinden Ağustos ayının onsekizinci günü akşamına kadar sürüyordu. Günler çok uzun,havalar çok sıcaktı. Buna rağmen o yıllarda tüccarından tutun memuruna, esnafından tutun amelesine, işçisine, ustasına, ot biçenine, buğday biçenine, bağ bahçe sulayanına ve möhre(toprak yığma)  duvar örenine kadar herkes oruç tutardı. Oruca ve namaza karşı şimdilerdeki gibi lakaytlık yoktu.

İftara birkaç dakika kala birlikte evlerine gittik ve bahçeye çıktık. Genişçe bir bahçeleri vardı. Bahçe meyve ağaçları ile doluydu, ağaçlardan elma, armut ve erik aşağı doğru sallanıyordu. Ağaçların altına saymadım ama 50 den fazla masa kurulmuş ve masaların etrafına sandalyeler dizilmişti. Masalarda 300 ü aşkın vatandaş yerlerini almışlardı. Rahmetli Nebih Bekiroğlu'nun annesi, yani Hacı Osman Bekiroğlu'nun hanımı bizzat kollarını sıvamış yoksullara yemek dağıtıyordu. O akşamki iftar yemeği mercimek çorbası, etli kuru fasulye ve pilavdı. Ayrıca bir dilim karpuz da tatlı yerine veriliyordu.

Yoksullara ve yolda kalmışlara verilen bu iftar yemeklerine Van'da oldukları zamanlarda Hacı Osman Efendi, oğlu Mehmet, Bekir ve Mithat efendiler bizzat iştirak ederler ve ayrı masalarda değil bizzat konukların arasına dağılarak yemeklerini yerlerdi. Tabii Nebih Bey bir masaya, bende başka bir masaya oturduk ve iftarımızı açıp yemeğimizi yedikten sonra teravih namazını birlikte kapalı sebze hali civarındaki Hacı Osman Camiinde kıldık…"

Ekonomik gücün artması,   yaşam şekli ve ihtiyaçların değişmesi, sosyal anlayışın yeni bir boyut kazanmasıyla birlikte belediyelerin, bazı kuruluşların sosyal dayanışmaya daha önem vermeleriyle birlikte başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kayseri gibi büyükşehirlerde halka açık " toplu iftar" geleneği oluştu.  Bu gelenek ilgi görünce bütün illerde, ilçelerde hatta mahallelerde zaman içinde hayata geçirildi.

Amacı birliktelik olan herkese açık toplu iftar sofralarına katılanlara dini, dili, ırkı,  kimliği, ikametgâhı mal varlığı veya oruçlu olup olmadığı bugüne kadar hiç sorulmadı sorulmuyor.  Ramazan aynın paylaşımıyla sofraya oturanlar yemeklerini yiyerek bu atmosferi soluyabiliyorlar. 

İlimizde belediye başkanlıklarından, kurumlara, STK'lardan, hayırsever vatandaşlarımıza kadar birçok kuruluş toplu iftar proğramları organize ediyor. Kimileri üyeleri için, kimileri çalışanları ve vatandaşlar için. Gerekçesi ne olursa olsun, toplu iftarlar kardeşlik, dayanışma, buluşma adına çok önemlidir.  Toplu iftarların aynı zamanda  sosyal dayanışma, kaynaşma, farklılıkları bir araya getirme " vefa" yanlarıda vardır.  Birçok kurum ve kuruluş toplu iftarlarda güzel bir vefa örneği göstererek, eski yöneticilerini, üyelerini, emeklilerini de misafir ediyor.   Farklı makamlara, unvanlara, sahip insanlar toplu iftarlar sayesinde bir araya gelme şansı buluyorlar.

İlimizde de belediyeler, kuruluşlar, hayırseverler tarafından toplu iftarlar veriliyor. Bugüne kadar yüz binin üstünde insanımız iftar sofralarına misafir oldu.   Van sokakları, sahiller, caddeler, ilçeler güzel görüntülere bürünüyor. İftar sonrası gerçekleştirilen sanatsal ve kültürel etkinliklerle Ramazan geceleri renkleniyor. Kadın erkek, çoluk çocuk İnsanlar huzur ve mutluluk içinde gecenin geç vakitlerine kadar sokakları dolduruyor.

Dünyanın çeşitli yerlerinde insanlar açlıktan ölürken ekmeğin,  yemeğin israf edilmesi elbette çok yanlıştır, inancımızın gereği olarak da haramdır, günahtır.  Bunları kimse normal karşılayamaz.  Ancak insanların bir araya gelmesinden, kardeşlik görüntüleri vermesinden huzursuz olan popülizm hastalığına tutulan bazı kafalar toplu iftarlara karşıdırlar. Ön yargılı bu kafalar toplu iftarın yanı sıra içinde dayanışma, kardeşlik olan her şeye de karşıdırlar.  Onların eleştirileri haklı, yapıcı değildir. Kendileriyle çevreleriyle barışık olmayan bu tipler bir şeylere karşı çıkmak için her şeye karşı çıkarlar. Her etkinlikte, her organizasyonda mutlaka bir fitne, fesat ararlar. Bulamazlarsa kendileri icat ederler.   Halkı dillerinden düşürmeyerek duygu sömürüsü aracı yaparlar.

 Türkiye içersinde ve yurt dışında milyonlarca insana kucak açarak bizlerin vergileriyle mağdurların ihtiyaçlarını karşılayan ülkemizin, belediyelerinin, kuruluşlarınin Ramazan günlerinde kendi vatandaşlarına toplu iftar vermeleri kardeşlik, kaynaşma,  bütünleşme, gelenek, iletişim, paylaşma adına gerekli fevkalade doğru bir uygulamadır. Yeter ki sofranın arkasında kötü niyetler, vurgunlar, istismarlar farklı amaçlar olmasın

 

Erciş’in farkı

Bütün ilçelerimizde toplu iftarlar veriliyor.  İftar sonrası bazı ilçelerimizde kültürel etkinlikler düzenleniyor.  Konser, gösteri gibi etkinliklerle insanlarımız iftar sonrası hoşça vakit geçiriyorlar.  Yorgun insanlarımız ve güzel şehrimiz için ne yapılırsa azdır. Daha iyisi daha fazlası yapılmalıdır. 

Ancak yapılırken kültürümüz ve bu kente emeği geçmiş sazı, sözü olan insanlarımızda unutulmamalıdır.

Bu anlamda Erciş Belediyesi'ni kutluyorum.  Kültür beşiği Erciş'te iftar sonrası  her gece Erciş'in aşıkları, şairleri, sanatçıları   Erciş Belediyesinin organizasyonuyla sahne alıyorlar. Hem Erciş'in kültürü yaşatılıyor hem de Ercişli sanatçılar destek, ilgi görüyor.  Soru şu: Diğer ilçeler neden kendi kültürüne ve  insanına gereken değer vermiyor?

Yazarın Diğer Yazıları