İkram Kali

Tek parti dönemi bitiyor mu?

İkram Kali

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirileri ile başlayan tartışma hızla büyüyor Erdoğan ile polemiğe girmeyen Arınç Erdoğan’a saygısızlık yapmasının mümkün olmadığını belirterek, “  Bizim liderimizdir, çile, insanıdır, aile reisidir, halkın kahramanıdır”  ifadeleriyle övgüler yağdırdı.

Bülent Arınç,  Erdoğan eleştirisi nedeniyle kendisini “darbeci, paralelci” diye suçlayarak istifasını isteyen Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’e, ” Hayasız, haysiyetsiz, terbiyesiz, kucağa oturdu, oğlunun adaylığını garantilemek istiyor…. Gökçek görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli değildir” gibi çok ağır ifadelerle verdi veriştirdi. Gökçek’in kimyasını bozdu.

Sinirlenen ve zembeği boşalan Arınç’ın “Okkalı cevaplar hazırladım. Ona değil ama eşine hürmetim var. Hayırsever bir kadındır. Ankara'daki yetimlerin başını okşayan bir hanımefendidir. Bugün burada Gökçek hakkında bir ifade kullanacak olsam Nevin Hanım'ı üzmüş olacağım… Ailemle ilgili damadımla ilgili şeyler konuşuyor… Ankara'yı parsel parsel satmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır… Gökçek'le ilgili 100 konuyu seçimden sonra konuşmak isterim”  sözleri karanlığa mum yakan mesajlar içeriyor.

Yenilir yutulur gibi değil. Bunlar alışık olmadığımız açıklamalardır. Anlaşılan o ki  Bülent Arınç Gökçek’in eşini üzecek,  sarsacak derin bilgilere sahip. Arınç bildiklerinin şimdilik açıklamadı ama açıklamaktan daha beterini yaptı.  Cumhuriyet Başsavcılığı açıklamalar üzerine Arınç ve Gökçek hakkında soruşturma açtı.  Başbakan Davutoğlu’da: "Her iki açıklama da yanlıştır parti disiplin kurallarını işleteceğiz gerekeni yapacağız" dedi.

Ayıkla pirincin taşını.

Arınç-Erdoğan, Gökçek- Arınç arasında yaşanan siyasi polemikler, Ak Parti’de vesayetçiliğe yönelik bir başkaldırı ötesinde anlam taşıyor. 7 Haziran seçimlerine 76 gün kala Ak Parti içinde güçler arası alevlenen kavga çok şeye gebedir.

İktidar ağrı, sancı içinde.  Sancı iç organlarda.  7 Haziran maçı iktidar için bu sancıyla zor geçer. Nitekim siyasi kulislerden iyi haber alan Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan,  Abdullah Gül'ün yeni bir siyasi parti kurmak üzere için harekete geçtiğini, yeni parti çalışmaları için Ali Babacan,Taner Yıldız ve Hüseyin Çelik gibi isimlere görev verdiğini,  Cemil Çiçek de bu oluşum içinde bulunduğunu yazdı. Bu yol ayrılığının ilanı oldu.

Kavgalar, polemikler ailelere kadar uzanıyorsa yaşananların arkasında görünmeyen daha büyük kavgalar, çekişmeler var demektir.  Ailelerin, kurumların, iktidarların çöküşü kavgaların sonucunda ve gerçeklerin orta yere serilmesiyle başlar.   Kamuoyu da yolsuzlukları, vurgunları, adaletsizlikleri kavgalar sayesinde ancak öğrenir. Gökçek olayında olduğu  gibi.

İyi ki polemik, iyi ki çıkar kavgası var.

 Van’ı Unutanlar

Deprem yaşayan Van unutuldu. Bakan dediklerimiz bakmıyor,  görmüyor, ilgilenmiyor. Bakan olduktan sonra Van’a lütfedip gelmeyen bakanlar seçim öncesi ilimize damlayacaklar. Siyasi söylemde bulunacaklar. Yapılanları tekrar tekrar anlatarak gözümüze sokacaklar. Atıp tutacaklar. Bizde  kendilerine dün nerdeydiniz  diye soracağız.

Van’ı unutan o bakanlar:

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE: Bakan olduktan sonra deprem görmüş, yıkılırmış bir yığın sorunları olan Van’a gelmeyi gerekli görmedi.  Çözüm bekleyen kentsel dönüşüm düzenlemesini taca atarak ilgilenmedi. TOKİ afet konutlarında yaşanan sosyal ve yapısal sorunları gidermedi. Ama Edremit TOKİ afet konut alanında yeşil alan, park, spor tesisi yapılması gereken arsada nalıncı keseri hesabıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü için göl manzaralı beton saray yapımı başlattı.  Daha ne yapsın! 

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ÖMER ÇELİK: Bakan oldu. Deprem sonrası ilde bakanlığına bağlı kurumların ve Van’ın durumunu merak ederek ilimize gelmedi. Orta hasarlı olan Atatürk Kültür Sarayı Kampusu ve 3 yıldır kapalı duran tiyatro salonuna müdahale etmedi.  İl Halk Kütüphanesi olmayan Van’ı görmedi.  Van’da kültür ve sanatsal faaliyetler deprem çadırına girdi. Bakan Çelik konferans ve konser salonu yaparak Vanlıları ve sanatı çadırdan çıkaramadı. Ucube Van Urartu Müzesi’ni dahi merak etmedi.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ: Samsunlu hemşehrisi Suat Kılıç’ın ardından Bakan oldu.  Depremde hasar gören Atatürk Şehir Stadı’nı gelip görmedi, incelemedi.  3 yıldır hasarlı sahada futbol oynamaya çalışan Van için yeni bir stat yapımını diline almadı. Yalnızca 2 çim sahası bulunan 1 milyonluk kentte yeni sahaların yapımı düşünmedi.  Muhtemelen 4 yıl önce yapımına başlanan Nur Tatar Spor Salonu’nun açılışına gelecek ve nutuk çekecek. 

 İranlıları pişman ettik

Bu kadroyla, ben merkezli cinliklerle, köylü zihniyeti ve şark kurnazlığıyla Van bir arpa boyu ilerleyemez. İlerleyen bazı imtiyazlı kişiler olur. Turizm ve İranlı turistler ile ilgili bu köşede 15 Eylül 2014 tarihinde “ İranlı turistler Van’a can veriyor” başlıklı bir yazı yazdık. Yazıda, “Van turizmle çelişen hatalar yapıyor. İranlı turist Van’a gelirken ilk eziyeti personeli yetersiz Gümrük kapılarında iki saat bekleyerek zaten çekiyor. Van’a geldiğinde ise kendilerine günlük yaşamda yardımcı olacak,  yol gösterecek tek bir kent rehberi, broşür, kroki bulamıyor. Hoş geldiniz, ne iyi ettiniz geldiniz diyen, küçük bir ikramda bulunan, sıcak el var mı? Yok….. İranlı zaten geliyor diyerek kibirlenmeye, havaya girmeye gerek yok. Ayağımıza kadar gelen,  kentimize hareket getiren, ekonomiye ciddi katkı sağlayan,  gizli krizi hafifleten İranlı komşularımızın değerini bilelim, sevgi ve saygıda kusur etmeyelim. Turizmin, komşuluğun, ticaretin, insanlığın gereği neyse onları yapalım yeter. Keselerine bin bereket olsun dediğimiz İranlı komşularımızı küstürürsek, kaybedersek kendimize ve kentimize yazık ederiz. Bizden söylemesi” dedik. İranlı kazıklanıyor. Kentteki eksiklikler aynen devam ediyor. İlgilenen var mı? Ne değişti hiç bir şey.  İranlı komşumuz tepki göstermekte, Van’a gelmemekte haklıdır.

Japon mühendisin onuru

Üç gün önce İzmit Körfez geçişi asma köprüsünde 'Catwalk' olarak bilinen halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan 51 yaşındaki Japon mühendis  Kishi Ryoichi maket bıçağı ile kol ve boyun damarlarını keserek intihar etti. Ryoichi’nin cansız bedeni Yalova-Altınova Mezarlığı’nın girişinde bulundu. Cesedinin üzerinde  “Halatın kopmasından ben sorumluyum. Bu yüzden hayatıma son veriyorum” yazılı bir not bulundu.

Türkiye’de bu tür olaylarda normalde soruşturma açılır bir iki gariban sorumlu bulunur.  İçeri tıkılır veya işlerine son verilir. Asıl sorumlular, “Halatı ben mi kopardım, beni ne ilgilendirir?” diyerek işlerine bakar. Dava kapanır. Memleketin parası uçup gider. Olan onurlu insan Japon Ryoichi’ye olur. 

Yazarın Diğer Yazıları